Biraz yorum ve beğeni fırlatın bana, okuyup geçtiğinizde kendimi işe yarar ve iyi yazmış gibi hissetmiyorum :')
Bir dakika...
YA ÖYLEYSEM
- -
O gece Harry ve Liam sorgu odasına geçmiş, yakaladıkları Matt Stewart'ın karşısında umursamaz bir pozisyonda oturuyorlardı. Kollarını birbirine kavuşturmuş, yaklaşık üç dakikadır dik dik Matt'e bakıyorlardı. Todd Stewart'ın rehineyi silahla vurmuş oldukları haberini aldıkları için öfke de duyuyorlardı. Şu an kız ameliyattaydı ve durumu kritikti.
"Matt..." Liam ona doğru eğilip birbirine sardığı kollarını masaya yasladı. "Todd'ın nereye gitmiş olabileceği konusunda bizi bilgilendirmelisin."
Matt yayıldığı sandalyeden onlara bayık bakışlar attı ve bir dakika boyunca hiçbir şey söylemedi.
"Burası polis merkezi ve kaçacak başka bir yerin de yok. Bizce şu an, kardeşinin nereye gittiğini söylemen çok iyi olur."
Sessizlik.
Harry derin bir nefes alarak dik oturdu. "Kardeşim beni öylece bırakıp gitse yüzüne tükürürdüm." Oyunbaz bir üzüntüyle başını yana yatırdı. "Ama sen onun yüzüne bile tüküremeyeceksin. Kaçtı. Üstelik şu an gününü gün ediyordur, değil mi?"
Liam sırıttı. "Belki şu çok sevdiğiniz tozlardan bile çekmiştir. Yanına iki kadın da almıştır, ha? Kafası güzelken seni düşünmüyordur bile."
"O beni kolay kolay bırakmaz."
"Benzinlikte hatırladığım tek şey-" Harry alayla iç çekti. "- topukları kıçına vururcasına kaçmasıydı. Yanılıyor muyum Li?"
"Haklısın."
Matt onlara sessizce baktığında, Harry de Matt'e doğru eğildi. "Bize sadece adres lâzım. Sen burada sorguya çekilirken, Tanrı bilir o neler yapıyordur Matt. Hadi."
Matt masaya bakındı. Dişlerini sıktı ve kendisini bırakıp giden kardeşi Todd'ı düşündü. Arabaya binişini, kaçışını, hatta soygun yapmaya teşvik eden konuşmalarını da düşündü. Buraya düşme sebebi oydu ama o yoktu.
"Manhattan."
Liam ve Harry heyecanlarını belli etmeden yavaşça dik konuma geçerlerken ön tarafı ayna, arka tarafı cam olan duvara bakındılar. Arkasında izleyen polislere bir işaretti bu.
"Manhattan Köprüsü altındaki parkta takılırız genelde. Cherry Sokağı. Kaykay parkurları falan var."
Harry başını salladı. "Peki eviniz?"
"Rivington Caddesi. Spor kıyafetleri satan bir yerin üstünde." Kaşlarını çattı, siyah kıvırcık saçına parmağını dolayıp masaya bakındı. "Hatırlayamadım mağaza adını. Daire numarası altı."
Harry yine başını salladı. Orası alt sınıfların olduğu bir semtti. Yaşaması zordu. "Güzel. Başka takıldığınız bir yer? Ya da gidebileceği ortamlar?"
"Im... GoGo Bar." Kendi kendine güldü. "Shahrazad her zaman fazla para alır ama iğrenç öpüşür."
"Peki neden Manhattan'dan buraya geldiniz?"
Omuz silkti. "Times Meydanında biraz gezmek için."
"Bu kadar mı?"
"Evet."
"Times'ın neresini gezecektiniz?"
"Dostum, bilirsin işte-" Anlamsız el hareketleri yaparak bir şeyler anlatmaya çalışırken polisler kaşları çatık hâlde onu izliyordu. "Tanrım... İki el kumar oynayalım dedik, Vegas'a gidemiyoruz sonuçta."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️
Teen FictionHarry Styles kusursuz denebilecek bir yaşama sahipti. Anlayışlı bir eşi, onlarca dostu, başarılı olduğu bir işi ve sağlıklı bir vücudu vardı. Ancak her şey bir anda tepe taklak olunca, artık kusursuz olmayan bir yaşama değil, bir yaşamı olduğuna bil...