Of ya elim çarptı, paylaştım yanlışlıkla dlnfmdlcndm
- -
Owen, ertesi gün yarı zamanlı bir işte çalışıyordu. Bu iş, daha çok lüks bir otelde hazırlanmış olan lansmanda insanlara minik kanepeler veya şarap bardaklarıyla dolu tepsiyle dağıtım yapmaktan oluşuyordu. Kendini bildiğinden beri sürekli yaptığı bir işi yoktu, yarı zamanlı işlerde çalışırdı.
Kolundaki saate baktığında akşam dokuzu çeyrek geçtiğini fark etti. Boş olan bir köşeye geçerek telefonunu çıkardı ve Harry'yi arayıp kulağına götürdü. Ancak telefon, tıpkı saatler öncesinde olduğu gibi telesekreter mesajına bağlanıyordu: Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor...
Etrafa bakındı. İnsanların arasında birçok komi dolanıyordu, bu yüzden kendisine çok ihtiyaç olmayacağını düşünerek telefondan bu kez Liam Payne'i aradı. Birkaç çalış sonunda telefon açılmış, "Alo?" diyordu.
"Liam, merhaba. Benim, Owen."
"Evet, Owen. Bir sorun yoktur umarım?"
"Aslında Harry'yi soracaktım. Yanındaysa telefonu ona verir misin lütfen?"
"Hm? Evde değil mi?"
"Hayır- Bir dakika, ne?"
"Dün gece üçte devriye gezdik, sonra eve gitti. Bugün izin günü zaten."
"Ama- ama eve hiç gelmedi ki. Ben de nöbette olduğunu düşünmüştüm. Neredeyse on sekiz saat oldu. Ondan hiç haber alamadım."
"Şimdi evde olamaz mı peki?"
"Bilmiyorum ki, saat dörtte işe geldim, ondan önce de aradım ama açmıyordu. Meşgul diye düşündüm. Saat ona geliyor, yine açmıyor."
"Biraz bekle, ben sana dönüş yapacağım."
"Tamam."
Liam Payne, arkadaşı Harry'yi aradı ama telesekreter mesajıyla nefesini bıraktı, bir üst kata çıkıp bilgisayar başında olan arkadaşı Kaithlyn'in yanına geldi. "Katy, bugün Harry'le hiç konuştun mu?"
"Hayır."
"Nerede olduğunu biliyor musun peki?"
"İzin günü. Muhtemelen evinde keyif çatıyordur."
"Hayır. Owen aradı az önce. Tüm gün eve hiç uğramamış. Telefonunu da açmıyormuş. Ben aradım ben de ulaşamadım bu yüzden."
"Açmıyor mu?"
"Açmıyor değil, telefonu kapalı."
"Ne?! Harry telefonunu titreşime bile almazdı."
"İşte bu tuhaf. Baksana telefonunun sinyali en son nerede görünüyor."
Kaithlyn bilgisayara döndü. Merkeze ait programa Harry'nin telefonunu girdi ve önüne çıkan koordinatlarla yutkundu. "Evine çok yakın bir mesafede görülüyor. Sonrası yok."
"Ben bakmaya gidiyorum. Evine yakın olan konumu bana atarsın."
Liam aceleyle ofisten ayrıldı. Harry daha önce hiç böyle ortadan kaybolmamıştı. Bir şekilde bunalmış olsa ve çekip gitmek istese de mutlaka nerede olduğuyla ilgili yakınlarına haber verir, telefonunu açık tutardı. Bu durum Liam'a da Kaithlyn'e de tuhaf geliyordu.
Liam hızlıca Lincoln Tüneline girdi, tünel çıkışından sonra Harry'nin evinin bulunduğu Hudson Bulvarı'na yakın iki sokak yukarıdaki caddeye geçti. Son sinyalin bulunduğu kısma geldiğinde arabayı kaldırım kenarına bırakıp etrafa bakındı, Harry'nin arabası hiçbir yerde yoktu ama-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️
Teen FictionHarry Styles kusursuz denebilecek bir yaşama sahipti. Anlayışlı bir eşi, onlarca dostu, başarılı olduğu bir işi ve sağlıklı bir vücudu vardı. Ancak her şey bir anda tepe taklak olunca, artık kusursuz olmayan bir yaşama değil, bir yaşamı olduğuna bil...