22) Şimdi sırası mıydı, Şerif?

1.7K 208 555
                                    

"Bu gömlek seni pazar ayini için kiliseye gidiyormuşsun gibi gösteriyor, Lou."

Felicite başını salladı. "Ve peder de gülme krizi geçirip ayini yapamazdı."

İki kız gülmeye başladığında, Louis sinirle soluyup, boğazına kadar kapattığı krem rengi gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Gömlek iyiydi de, oluşturduğu biçim komikti.

"Kıyafetime özen göstermek istediğimde hep böyle oluyor."

"Bay Styles aklımı başımdan alıyor demiyorsun da."

Gülümsedi. "O da muhtemel tabi."

"Bak Lou, ne diyeceğim, gömleğin yakasını açık bırak ve siyah kotunu giy. Siyah çorap ve converse ayakkabılar, birkaç bileklik ve güzel bir parfümle işin hazır."

Başını salladı. "Olabilir aslında."

"Gömleğinin bileklerini de katla ama."

"Evet, iyi fikir."

Kızlar odadan çıkınca, Louis ayna karşısında Lottie'nin dediği üzere giyindi. Son rötuş olarak parfümü boynuna sıktı ve sert bir nefes bırakıp kendine baktı. Gömleği ketendi ve pantolonuna sıkıştırmamıştı, hoş görünüyordu. Kendine gülümsedi ve parfümü komodin üzerine bırakıp odasından çıktı.

"Louis?"

Babası Mark, salonla birleşik olan mutfağın tezgâhında kendisine sandiviç hazırlarken oğluna seslenince, Louis o tarafa yönelip tezgâhın diğer yanından yaslandı ve dilimlenmiş bir adet salamı ağzına atarken, "Hm?" diye sordu. Saat, akiam altıya geliyordu.

"Nereye gidiyorsun?"

Ağzındaki lokmayı yavaşça çiğnerken, temkinli bir şekilde babasına baktı. "Yani... Arkadaşıma gideceğim."

"Hm? Kimmiş o?"

"Şey... Harry."

"Ah." Başını sallayıp kestiği malzemeleri sandiviç ekmeğine sıkıştırmaya başladı. Garip bir şekilde sakin görünüyordu. "Harry... Tabi, iyi çocuktur."

Gülümsedi. "Değil mi?"

"Ancak onunla çok sık birlikte olman sence doğru mu?"

"Neden olmasın ki?"

Mark bir an durdu. Derin bir nefes alarak oğluna baktığında ellerini tezgâha yasladı. "Ben sık sık tesiste olduğum için fark etmemiştim ama annen bana bir şeyler söyledi."

Louis umursamıyormuş gibi görünmeye çalışarak, jülyen kesilmiş tatlı biberlerden birini alıp ısırdı. "Hm?"

"Louis, bak evlat, Harry'yi severim ancak senin onunla çok sık buluşman doğru değil."

"Peki bunu düşündüren şey nedir?"

"Seni kırmasından korkuyorum."

Duraksadı. Ağzındaki lokmayı yavaşça yutup bakışlarını eğdi. "Neden kırsın ki?"

"Özel hayatında yaptıklarını bilmediğini söylemezsin herhalde bana? Bu kasabada bilmeyen yoktur."

Derin bir nefes alıp babasına baktı. "Özel hayatı bizi ilgilendirir mi?"

"Zarar verecek türde ise, ilgilendirir. Ayrıca yaptıklarının bir özeli de olduğunu sanmıyorum. Eve girip çıkanlar belli değil."

"Baba bak... Gerçekten beni uyarmanı anlıyorum, kırılmam veya ne bileyim, ona benzememden falan korkuyor olabilirsin. Ama Harry geçmişte çok fazla şey yaşadı. Biraz acımasız gelebilir ama protez bacağına baktığında bunu net bir şekilde anlarsın."

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin