25) Kutu

1.9K 204 361
                                    

Louis'nin telefondaki ismi görmesi üzerinden yarım saat geçmişken, Harry hızlı adımlarla Tomlinsonlar'ın evine doğru ilerliyordu.

Bunun gerçekleştiğine hâlâ inanamıyordu; her şey rayına oturmuşken son anda bir pisliğin çıkması sinirini alt üst etmişti. Owen'ın aramasına kızıp duruyordu, sonra ise ona bu yüzü verdiği için kızgınlık kendisine dönüyordu.

Nihayet geldiğinde çitlere tutunup eve bakındı. İkiz kızlar, Felicite ve Lottie piknik örtüsü etrafında hem sohbet ediyor, hem abur cubur yiyor hem de telefonlarına bakıyorlardı. İçlerinden en büyüğü olan Lottie, Harry'yi görür görmez ayağa kalkıp karşısına geçti. Sonra da kızgın bakışlar eşliğinde kollarını kavuşturdu, kalçasını yana büktü.

"Buyrun, Bay Styles?"

"Louis'yi çağırır mısın?"

"Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum."

"Lütfen, Lottie. Onunla konuşmalıyım."

"Eve çok sinirli ve kırgın geldi. Beni bile yanından kovdu ama en azından Harry yüzünden dediği için şu an size bu iyiliği yapamam."

"Louis'yi çağırırsan, bir tek bana değil, abine de iyilik yapmış olacaksın."

"Abime yapacağım en büyük iyilik bence onu çağırmayışım olur. Bilirsiniz, yeniden kırılması filan-"

"Lottie. Eğer Louis'yi çağırmazsan buraya gelene kadar onun adını bağırırım."

Genç kız gözlerini devirip içeriye geçtiğinde, Harry onu zor durumda bıraktığı için kendine kızsa da bunun olması gerektiğini biliyordu. Bugün olmazsa, Louis'nin kızgınlığı ve kırgınlığı daha da büyüyecekti.

Birkaç dakika sonra Lottie evden çıktığında, Harry'ye sinirli bir bakış atarak yerine oturdu. Sonrasında da Louis çıktı, Harry'nin heyecan ve telaşla aydınlanan suratına dümdüz bakarken, karşısında durarak kollarını birbirine doladı. Aralarında yalnızca ev bahçesinin çiti vardı.

Dik dik bakan gözlerini Harry'den almadan, "Lottie, gelir misin canım?" diye sordu. Lottie abisinin yanına geldiğinde, "Beyefendiye sorar mısın-" dedi. "-yine sapık gibi evimi gözetlediği ve beni görmeden gitmeyeceğini söylediği hâlde neden burada olduğunu?"

"Şimdi de sapık mı oldum?"

Louis sessizce ona bakmakla yetindi. Kırgınlığı ve öfkesi elbette belli oluyordu ama bunlardan ödün vermiyor, dik duruşuyla güçlü imajını koruyordu.

"Louis... Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını söylemek istiyorum."

"Lottiecim, Harry'ye söyler misin, tamam, diyorum."

Harry'ye bakıp, "Tamam, diyor," dedi.

"Böyle çocuk gibi mi davranacaksın? İki yetişkin gibi yüz yüze konuşabiliriz bence."

Louis, kız kardeşine inanamazmış gibi baktı ama bu bakış daha çok Harry'ye bir göndermeydi. "Lottiecim, Harry Beye söyle: kendisinin yetişkin tavırları beni çok ürkütüyor, çocukça davranmak en azından güvenilir bir eylemdir."

Lottie bu cümleyi tekrarladığında, Harry gözlerini kıstı. "Bu böyle olmaz, Louis. Her şeyi yanlış anladın ve bir şey demeden gittin. Tanrı aşkına, ne olur benimle gelsen!"

Louis yine çenesini kaldırıp, "Lottie-" demişti ki, "Lottie falan yok." diye araya girdi Harry. "Sen keyfine bakabilirsin, Lottie. Ben abinle iki yetişkin gibi konuşabilirim ve bence o da bunu başarabilir."

"Lottie, Bay Styles'a söyle ki, benim başaramayacağım şey yoktur, birini silme konusunda da öyleyimdir."

Lottie bunu tekrarlarken, Harry gözlerini devirerek sağ tarafını çitlere yasladı. Bakışları bıkkınlık barındırdığından, Louis buna daha fazla devam etmenin anlamsız olduğunu bilerek iç çekti ve kız kardeşini yerine gönderdi.

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin