Ertesi gün Mustafa amca işe gitmemi istememişti. Uyandığımızdan beri içimde en ufak bir şüphe varsa gitmemem gerektiğini söyleyip duruyordu.
"Çantanı götürüp ne yapacaksın kızım, kalsın burada hem beğenmezsin belki evi?"
"Çok ses yapar o hergeleler sen burada kal başın ağrımaz ,hemen gel yukarı çıkaralım valizini?"
"İş yerine uzak orası sürekli git gel mi yapacaksın ? Burası daha yakın ayrıca ne güzel mis gibi yürüyerek gider gelirsin." Gibi bir sürü cümle kurmuştu ve hala da kurmaya devam ediyordu. Bir ara kurtadamlar çıkıp saldırır gibi fantastik hikaye de yazmıştı ama hepsine gülüyordum sadece.
"Rahat bırak kızımı Mustafa. Gerçek ailesi onlar." Leyla teyze sonunda müdahale ettiğinde ona teşekkür eden bakışlarımı yolladım ama Mustafa amcanın bana sarılmasıyla bu kısa sürmüştü.
"Biliyorum hanım ama ne yapayım? Benim de kızım Nesli. Kolay mı sanıyorsun göndermek?" Kıkırdayıp sarıldım Mustafa amcaya.
" Çok uzağa gitmiyorum ya Mustafa amca. Zaten her gün mutlaka görüşürüz. Söz, özletmem kendimi. " Son kez sarılıp baba adama mesaj attım beni almaya gelmesi için.
Yarım saat sonra gelmiş, eve doğru gidiyorduk. Radyonun sesini kısıp bana döndü. "Anlat bakalım kızım heyecanlı mısın?"
"Senelerdir kendi evim dışındaki evlerde yaşıyorum. Yabancılık çekeceğimi düşünmüyorum." Yandan bir bakış atıp yola odaklanmaya devam etti.
"Bana eski aileni anlatmak ister misin? Nasıl bir aileydiniz?"
Yeni tanıştığım birine ailemi anlatmak istemiyordum ama işin kötü yanı o babamdı. Sokaktan geçen herhangi biri gibi davranmamalıydım ona. Ama aynı zamanda tanımıyordum ama aynı zamanda babamdı ama aynı zamanda tanı-
Kafamda kurduğum bu döngüden sıyrıldığımda hala cevap vermediğini fark ettim."Bunları daha sonra konuşsak olur mu ? Uzun hikaye." Derin bir nefes alıp onayladı beni. Çok uzak olmayan eve gelmiştik zaten o arada.
Kapıyı güler yüzüyle anne kadın açtı. Yerinde duramıyordu heyecanından.
"Ay hadi hadi çabuk gelin kızıma odasını göstermek istiyorum." Baba adam valizimi alıp önden ilerlemişti bile. Ben de el mecbur takip ettim. Kocaman bir villaydı. İlk gördüğüm zaman alıcı gözüyle bakmamıştım ama şuan gözümde daha da büyümüştü. Kurye olarak geldiğim bu yere şuan evin kızı olarak giriyordum.3 katlı bu villanın 2. Katında durup bir odaya girdik üçümüz beraber. Giyinme odası ve içindeki banyonun yanı sıra çok güzel dekor edilmiş bir teras vardı bu odada. Amcamların eviyle aynı büyüklükte bir odam vardı. İnsanlar ne hayat yaşıyor anasını satayım şuraya bakın. Heyecanla anneyle babaya döndüm.
" Teşekkür ederim burası.... Çok güzel. Aşırı güzel. Öyle böyle değil yani o kadar güzel."
Daha da devam ederdim ama annenin bana sarılmasıyla sözlerimi yutmuştum.
"Biz senin aileniz güzel kızım. En iyilerine layıksın. Teşekkür etmene gerek yok." Onayladım onu. "Hadi sen eşyalarını yerleştir bakın odana eksik bir şeyler var mı , akşama doğru yemek için çağırırım ben seni."İkisi de beni şimdiden sıkmak istememiş olacaklar ki zorlamadan çıkmışlardı. Akşama kadar kıyafetlerimi,eşyalarımı yerleştirip terasa kurulmuştum. Tüm ormanı karşıma alıyordum ve inanılmaz huzur verici bir ortamı vardı buranın. Yemek vaktine kadar aşağı inmek istemediğim için amcamların tabiriyle çerçöplerimi toplayıp yere çöktüm terasta. Bir elimde 50 fonksiyonlu dev çakım diğer elimde uzun süredir tamir edilmeyi bekleyen kar küresi şeklinde radyom vardı. Bir yandan Türkü mırıldanırken bir yandan da tamir etmeye çalışıyordum.
"Mardin kapı şen olur ley ley ley ley le le le canım
Mardin kapı şen olur dibine girme nolur
Buralarda yar seven vallahi verem olur le le Le Le canım
Le hanımey hanımey sormisen hiç hağlim ney
Göğsüme vura vura çürüttüm sol yanımey le le le le canım
Le hanımey hanımey sormisen hiç hağlim ney
Göğsüme vu-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aile Hikayesi (Neslişah Ver. 1.7)
Teen FictionKendi halimde aksiyonsuz bir hayat yaşadığımı zannederken aslında hayata direkt aksiyonlu olarak giriş yapmışım. Aslında işin güzel yanına bakacak olursak 17 sene boyunca iyi hayatta kalmışım...