Ne yaparsa birebir takip ediyordum. Attığı bir adımı bile atıp onunla aynı şekilde eğiliyordum. Bu durumdan sıkılmış olsa gerek işini durdurup bana döndü.
Yaptığı aynı şeyleri yapmaya o kadar alışmıştım ki ben de kafamı arkaya doğru çevirdim. Boğazını temizlediğinde yaptığım salaklığı fark edip ona döndüm tekrardan."Beni rahat bırakmayacak mısın?" Dilimi şaklatıp genişçe gülümsedim. Elindeki toz bezini alıp yerine koyarken serçe parmağını yakalayıp halay çekerek mutfağa doğru gitmeye başladım.
"Kız dur! Sabah sabah kafayı yedi iyice ." Sabahın köründe uyanıp Sibirya'yı yanımda görmeyince mutlu olmuştum. Dün biraz yanlış vaktime geldiği için ilgi dilenmiş olabilirim ama o hata bir kere olur canım.
Havuza düşen yılana sarılır işte. Her ne kadar özür dileme çabasına girişse de kolay yırtamayacaktı.
Uyandıktan sonra seke seke bizim evin kadrolu çalışanı Halime ablanın yanında almıştım soluğu. Halime abla tam bir tonton teyzelerdendi. Yardım etmek için uzun uğraşlar versem bile kabul etmemişti.
Ben de uyuz etmeye başlamıştım işte. Bu huyum Sibirya'ya çekmişti kesin. Ne kadar kötü huyu varsa hepsi ondan bana gelmişti, kanıtlayamam ama bundan emindim.
Temizlik yardımımı kabul etmemişti ama kahvaltıyı ben yapacaktım. Türkümü söyleye söyleye mutfağa çektim onu.
"Tombalacık Halime'm yar başına geel,
Ben gidiyorum mutfağa, düş peşime gel.Tombalacık Halime'm otur şuraya geel,
Ben yapıyorum işleri itiraz etme gel." Halime abla utanıp gülerken, omzuma geçirdi yumuşacık elleriyle."Deli kız seni. Utandırmasana beni." Ben de gülüp tontiş yanaklarını sıktım.
"Sen şimdi burada oturuyorsunnn, ben sana yorgunluk kahvesi yapıyorum. Bakalım benim kahvaltımı sevecekler mi?" Düşünüyormuş gibi yaptım parmaklarımı çeneme vura vura.
"Sevmezlerse sen yaptın kahvaltıyı tamam mı Halime'm? Oy yanaklarına kurban."
Halime abla bilmem dercesine dudaklarını büzdü. Ayaklarını önündeki sandalyeye uzatıp kahvesinden bir yudum aldı.
"Valla bilemiyorum, benim elimden çıkan yemeği tanırlar. Sevmeme ihtimalleri yok." Güldüm onun bu hallerine. Elimi belime koydum. Gelin kaynana didişmesi yapıyor gibiydik şuanda."Hanım hanım bak gör sen, daha güzel kahvaltı hazırlamazsam bana da Nesli demesinler." İkimiz de birbirimize meydan okurcasına bakarken gözlerime baka baka höpürdeterek içti kahvesini.
Sen de fena kadınsın Halime'm. Yanaklarını sıkıp işime döndüm. Güzel bir kahvaltı beni bekliyordu.
-----'-----'-----'-----'-----'-----'
Kadir abim dışında herkes masaya oturduğunda hiçbir şey belli etmeden masadakilerin gözlerinin içine bakıyordum. Halime abla da çayları doldurken çaktırmadan bizimkileri izliyordu.
Yağız abim önündeki böreğe uzanıp tadına baktığında ikimiz de nefesimizi tutmuş, vereceği tepkiyi bekliyorduk. Bir ısırık alıp gözlerini kapattı. Güzel mırıltılar çıkarırken kolumla Halime ablayı dürttüm gördün diye. Aşk yaşıyor resmen.
"Halime abla ne güzel olmuş bu börek! Bundan sonra hep bu tarifle yap." Allah diyerek ayağa kalkıp Halime ablaya götümü vura vura göbek atmaya başladım. Mutfakta söylediğim türküye devam etmiştim.
"Nesliciğine övgü yağıyor görebildin mii
Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?"
Halime abla kaşlarını çatsa çok geçmeden gülmeye başlamıştı. Masadakiler bize hala anlamsızca bakarken oynayarak Yağız abinin yanına gidip bir börek daha alarak ağzına tıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aile Hikayesi (Neslişah Ver. 1.7)
Teen FictionKendi halimde aksiyonsuz bir hayat yaşadığımı zannederken aslında hayata direkt aksiyonlu olarak giriş yapmışım. Aslında işin güzel yanına bakacak olursak 17 sene boyunca iyi hayatta kalmışım...