🔐It's getting harder to breath out.
We only met each other just the other day
But you already got me feeling some type of way.*🔒
Resmi olarak çoktan yeni güne girmiştik. Saatlerdir yatağımda çektiğim mide ağrısı ve karanlık korkusu ile kıvranıyorken, ışığı açıp tuvalete kaçmak ve orada ölene kadar kusma isteğime engel olamıyordum. Bu his berbattı. Normalde bu ağrı yazın kilogramlarca dondurma yediğimde ancak mideme vururdu ama şu an kış mevsimindeyken ve tükettiğim tek şey kahveyken, bunun soğuktan olabileceğini düşünmem lanet saçma bir olaydı. Kaç saat önceden açtığımı bilmediğim abajurda yanan sarı ışığa baktığımda ofladım ve derin bir nefes alıp sarıldığım yastıktan destek alarak doğruldum. Sırtımı yatağımın başlığına yaslandığımda elimi mideme yaslamış öylece oturuyor ve banyodaki sıcak su torbasının kendi kendine su doldurup bana koşa koşa gelmesi için Tanrı'ya dua ediyordum.
Bu böyle devam edemezdi. Sekizde başlayan bölüm dersime yetişmem lazımdı ama daha düz bile duramazken nerede gidecektim ki? Gözlerimi kapatıp ağzıma gelen midemle derin nefesler aldığımda yıllardır kusan biri olarak bunun son nokta olduğunu biliyordum. Acaba hamile miydim? Ofladım. Hamile değildim ama kesin salaktım.
Pekala, kalkıp kusacaktım ve kendime sıcak su torbamla bitki çayımı hazırlayıp yatağıma geri dönecektim. Sonra da yarım saatlik uykuyla okula gidecektim. Plan buydu. Ama planın kalkıp kusmanın ne kadar zor bir şey olduğundan haberi yoktu, sanırım. Saçlarımı topuz yapıp, ayaklarıma puflarımı geçirip odanın sonuna kadar iki büklüm yürüdüğümde önüme gelen her ışığı açıyordum, lavaboya geldiğimde midem bir anda ayaklanmıştı ve ben kendimi kusturmadan yediğim her şeyle o an vedalaşmıştık.
Gözyaşlarımı silip elimi yüzümü yıkadığımda çok değil ama öncesine göre kendimi daha iyi hissettiğimi söyleyebilirdim. Ardından banyodaki sıcak su torbasını alarak mutfağa gittim ve su ısıtıp hem onu doldurdum, hem de kuruttuğum bitkilerimle kendime kocaman bir çay yaptım. Pekala, artık iyiydim. Odama ve yatağıma dönebilirdim. Işıkları tek tek kapatarak odama geldiğimde yatağıma girdim ve bir süre çayımla kendimi sakinleştirdim. Ardından saatlerdir bakmadığım telefonumu elime aldığımda yaklaşık beş saat önce Lisa'dan gelen mesajı görmüştüm.
Lisa (Mühendislik):
Hey güzellik😉😉
Jeon Jungkook belası benden onun numarasını sana fırlatmamı söyledi, e tabi ben de o sevimli pisliği kıramadım.
+82***
Buyrunuz!!!
İyi geceler bebeğim💩💗👍Numarayı kaydedip Lisa'ya kalp attığımda bir taraftan da mesajlara gülmekle meşguldüm. Numaranın üzerinde Jungkook (Mühendislik) diye yazı çıktığında, ona tıkladım ve klavyenin üzerinde bir süre ne yazacağımı bilemeden parmaklarımı oynattım.
siz:
hey, Jungkook?
numaramı kaydetmen için yazmıştım :lBüyük ihtimalle şimdi görmeyecekti, bu yüzden tam telefonumu kapatacaktım ki, mesaj sesiyle bu engellenmişti.
Jungkook (Mühendislik):
Zaten kayıtlıydı.siz:
anladımJungkook (Mühendislik):
Yarın okula gelmeyecek misin?siz:
nereden çıkarttın ki bunu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paramore
FanfictionBir dokunuşunla altüst etmiştin kalbimi. [Jeon Jungkook x Rosé] ©2021 6 Aralık🌪