are you afraid of getting close?•
Jungkook(Mühendislik):
Chae Young, özür dilerim.
Sanırım dün fazla çıkıştım.
Şu an bile ne diyeceğimi bilemiyorum,
yüz yüze konuşmaya ne dersin?İletildi, 18.58 ✓
Görüldü, 20.22 ✓ ✓siz: Sorun değil.
Ben şu an çok gelebileceğim ya da gelebileceğin bir yerde değilim. Belki başka zaman?İletildi, 20.23 ✓
Görüldü, 20.24 ✓ ✓Jungkook(Mühendislik): Yanında olmamı istiyorsan, her yere gelebilirim.
siz: İstiyorum|
Ama çok uzak olduğumuza eminim.
Yarın yapabiliriz?Jungkook(Mühendislik):
Konuşmak istiyor musun?siz:
İstiyorum ama aramızda kilometreler varken şu an bunun ne önemi var ki?Görüldü, 20.27 ✓ ✓
Kaşlarım çatık bir şekilde telefonumu ters çevirip kapatırken, bir anda aklımdan gitmesine izin vermediğim düşüncelerimle önümde artık yeterince kararmış manzaraya odaklanmıştım. Günümü kısaca özetlemek gerekirse; sabah şu sıralar rutinim olan ders ekme olayını tekrarlayıp saat öğlen bir gibi buraya gelmiştim ve şu an saat akşam sekiz buçuktu. Neredeyse günümün yarısını asla ama asla rahatsızlık duymadan burada geçirmiştim. Burası aslında üniversitesinin ilk zamanlarında keşfettiğim bir tepeydi, yere karşı hatrı sayılır bir uzaklığı vardı ama aslına bakılırsa hiç bakmaya cesaret edememiştim. Ki merak da etmiyordum. Burası yalnızca beni mutlu eden yerlerdendi. Kendimi çaresiz istediğimde çekirdeğim ve kolamı alıp kaçabileceğim, buradaki yeşil boyası soyulmuş bankta saatlerce ağlasam bile kimsenin bana tek bir soru sormayacağı tek yerdi. Ve yegane gerçek de şuydu ki, ben çaresizdim.
Kendimi iyi tanıyan biriydim, bu nedenle kendine karşı dürüst olma olayı hiçbir zaman benim için pek üzerinde durulması gereken bir nokta olmamıştı çünkü acınası bir şekilde fazla dürüsttüm. Her ne kadar Jungook'dan hoşlandığımı anlamak beni içten içe biraz yorsa bile, en sonunda bu konuya bir nokta koyabilmem gerektiğinden dolayı bu tepeye düşünmek için gelmiştim. Aslında üzerinde oynanması gereken çok bir şey yoktu, yalnızca korktuğum birkaç şey vardı ve emindim ki bunları onunla konuşunca halledebilirdik ancak her şeyin bu denli kolay olmayacağını biliyordum. Bu yüzden şimdiye kadar bu uğurda kılımı bile kıpırdatmamıştım. Bunun da yanlış olduğunun farkındaydım işte ama dediğim gibi, pek bir şey yapamayacak kadar zahmetsiz bir aşk olmasını diliyordum.
Zahmetsiz bir aşk, çok komik geliyor.
Eskiden kırık bir ilişki yaşamış olmam büyük ihtimalle beni bir daha asla aşık etmez diyordum ancak yanılmıştım. Korktuğum şeyler de tam olarak bu konuyla ilgiliydi işte. Jungkook ve Eunwoo, sabahtan beri doğru olmadığını bilsem de gözümde bir kıyas halindeydi ve dışarıdan bakıldığında kabaca gelinlerini listeleyen kayınvalideler gibi gözüküyordum. Korktuğum şey neydi? Bu soruyu kendime defalarda sorduğum bir günün akşamında, buna artık birkaç cevap bulabilmiştim. Aslına bakılırsa beni içten içe tetikleyen şeylerin hiçbirinin gerçek olmayacağını biliyordum çünkü o ve Jungkook kesinlikle farklı insanlardı. Jungkook, Eunwoo değildi ve istese de onun gibi karaktersiz biri olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paramore
FanfictionBir dokunuşunla altüst etmiştin kalbimi. [Jeon Jungkook x Rosé] ©2021 6 Aralık🌪