1

1K 54 16
                                    

Güm!

Voleybol topunun oldukça sert bir servisten sonra yere çarpış sesi, genelde hayatında yanlış giden her şeyi gölgede bırakmaya yetecek kadar katartikti; ancak o gece, Atsumu bu sesi nadiren duyabiliyordu. [Katartik: bastırılmış duyguların dışa vurulması.]

 Bu gece yeterli değildi o ses.

Güm!

Bir top daha aldı sepetten, adımlarına odaklanmaya çalıştı; böylece Hinata'nın Atsumu'nun ona neler yaptığını fark ettiğinde takındığı ifadeyi unutabilirdi.

Güm!

O acı dolu kavrayışın gözlerine yavaşça yayılışı, ah çünkü Hinata herkese karşı ne kadar kibardı, insanların içindeki iyiliği görmeye çok hevesli ve inançlıydı! Ve ona göre, Atsumu'nun onu bu şekilde yaralayabileceği, canını yakışı akıl almazdı. Buna inanmak istememişti. Atsumu'nun bu denli acımasız olabileceği aklının ucundan bile geçmemişti.

Güm!

Hinata'nın, kalbinin açıkça darmadağın olmasına rağmen herkesi iyi olduğuna ikna etmek için takındığı o sahte gülümseme.

Güm!

Anlamsız bir bahane üretip kaçmadan önce ağladığını maskelemek için yetiyormuş gibi yere eğilmiş başı.

Atsumu çığlık atmak istedi.

"Orada durup servis mi atacaksın tüm gece?"

Atsumu neredeyse eline yeni aldığı topu düşürecek kadar şiddetli sıçradı yerinden, Sakusa'nın sesinin kendisi dışında boş olan spor salonunda yankılanmasını beklemiyordu. Gece yarısını geçeli çok olmuştu. Herkes eve dönmüştü, yola düşmeden önce Atsumu'ya acıyarak bakan temizlikçiler bile gitmişti.

Derin, titrek bir nefes aldı Atsumu; elleri üzerindeki MSBY rüzgarlığının ceplerinde, keskin ama okunamaz ifadesiyle dikilen Sakusa'nın durduğu kapı tarafına çevirdi başını. Duruşu sanki gergin atmosferden tamamen etkilenmemiş gibi kamburdu, ancak o mesafeden bile Atsumu Sakusa'nın ne kadar katı durduğunu görebiliyordu. Ne kadar kızgın.

Hakkı vardı buna.

"Ah, Omi-kun, uyuyamadın mı? Sana masal okumamı mı istiyorsun?" Atsumu yalaka bir sırıtışla gerdi dudaklarını, ancak zayıf hissettiriyordu, yanlış, çok yanlış, kendini bile kandıramıyordu, nasıl ondan Hinata'nın ettiği kadar nefret etmeye hakkı olan birini kandıracaktı?

Sakusa'nın gözleri kısıldı. "Yarın gitmeyeceğini varsayıyorum."

Atsumu boş bir kahkaha attı; Sakusa'nın yargılayıcı bakışlarının yarattığı darbeden kaçabilmek için alnını bileğinin tersiyle sildi. "Sanki o gitmemi isterdi de."

"Takımın kalanı onu uğurlamak için orada olacak. Senin yokluğunu fark eder."

"Ve buna minnettar kalırdı." Topu ellerinde çevirirken yüzüne sıvanmış, plastikten daha sahte korkunç gülümsemesini sürdürdü. "Hadiii, Omi-kun. Shouyou-kun'un benden ölesiye nefret ettiğini herkesten iyi biliyorsun. Ben orada bulunup onu parçalamadan daha iyi bir uğurlaması olacak."

"Ve sen Hinata'nın birinden nefret etmeye fiziksel özürlü olduğunu biliyorsun. Etmesi gerekirken bile."

Atsumu'nun maskesi çatlamış, parçalanmıştı. "Bunun için zamanım yok."

Sakusa boğazının derinliklerinden iğrenmiş bir ses çıkardı. "Neden şaşırmadım? Hep korkakların yolundan giderdin zaten."

Ah, sınırına ulaşmıştı.

"Ne halt istiyorsun sen benden?!" diye haykırdı Atsumu, intikam arzusuyla kendi ekseninde dönerken. "Ondan uzak durmamı sen söyledin bana ve şimdi- ne için buradasın sen? Bana havaalanı veda toplaşmasına katılmamı söylemek için mi? Yine Brezilya'da oynama şansı yakaladığı için ne kadar mutlu olduğumla ilgili son bir yalan söyleme fırsatı vermek için mi? Onu desteklediğimi söylemek için? Orada çok güzel zaman geçirmesini umduğumu söylemek için? Çünkü hepsi de koca, sikik birer yalan. Onun için mutlu falan değilim, gittiğini gördüğüm için mutlu falan değilim. Ben-" Atsumu keskin bir nefes aldı, dişlerinin arasından havayı dışarı vermeye çalışırken, acımasız ve etkilenmemiş görünmesini sağlayan maskesini yüzüne tekrar yerleştirme girişiminde bulunurken kör uçlu tırnaklarını elindeki voleybol topuna saplamıştı çünkü o anda her şey, ciğerlerini terk etmeyi reddeden bu korkunç histen çok daha iyiydi.

"Güven bana." Aldatıcı bir şekilde güldü. "O beni- o beni orada istemez. Ben de orada olmak istemiyorum."

Hayır- son kısmı da bir yalandı. Atsumu havaalanına gitmeyi istiyordu. Atsumu Hinata'yı görmek istiyordu. Ama sadece bencil nedenlerle. Sadece yalvarmak için.

Hak etmiyordu.

Bu yüzden de Sakusa'yı olduğundan daha fazla kızdıracaktı ve orada , kapanma saati geçtikten saatler sonra MSBY spor salonunda, takım arkadaşlarının meraklı bakışlarından ve onaramayacağı şekilde incittiği o çocuğun boğucu yokluğundan uzakta servis çalışmak yeterince iyiymiş gibi davranacaktı. Başka hiçbir şeye, hiç kimseye ihtiyacı yokmuş gibi. Daha önce hiç yapmamıştı.

Ancak şimdi her şey farklıydı.

Şimdi kaybedeceği birinin olmasının nasıl bir şey olacağını biliyordu.

***

Doğru çevireyim diye canım çıkacak, anlaşılır kılmaya çalışıyorum ancak cümleler uzun ve zor yazılmış. Türkçe'ye düzeltmesi zorluyor. Umarım yapabiliyorumdur.

AtsuHina | Ampersand ✔çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin