6

358 36 4
                                    

Atsumu'nun bacağı üçüncü kez kontrolsüzce sektiğinde, ne yaptığını fark edip eliyle durdurdu kendisini. Hinata ona garip bir ifadeyle döndü. "Atsumu-san, gergin misin?"

"Hayır," dedi Atsumu, bayağı gergin biri ne yapıyorsa öyle yapmaya devam ederken. 

"Aman Tanrım."

"S-sus! Daha önce hiç randevuya çıkmadım, tamam mı? Dalga geçme benimle!"

"Geçmiyorum! Sadece..." Hinata'nın yüzü boş bir ifadeye  bürünerek Atsumu'yu endişelendirmişti ki hemen ardından Atsumu gülmemeye çok çabaladığı için dudaklarını sımsıkı birbirine bastırdığını fark etmişti. Yanakları daha bile kızardı. "Tamam bu kadardı! Eve dönüyorum!"

"Hayır!" Hinata ciddi bir tavırla onun elini tuttu, bencil, berbat bir "sahte" erkek arkadaş olduğundan da, iğrenç bir hain olduğundan da tamamen habersiz bir şekilde; Atsumu o kadar utanıyordu ki bundan ağlayabilirdi. "Çok özür dilerim, kastetmemiştim," dedi Hinata sanki vahşi bir hayvanı sakinleştiriyormuş gibi. "Affet beni? Lütfen?"

"Bana hiçbir şey söylemiyorsun," diye şikayet etti Atsumu. "Yaptığımızın ne halt olduğundan bile haberim yoksa nasıl iyi bir erkek arkadaş olacağımı nasıl araştıracağım?

Hinata bir gülümsemeyi daha bastırdı. "İyi bir erkek arkadaş nasıl olunur diye mi araştırıyorsun sen?"

"Eh, doğal olabileceğim bir şey değil sonuçta, ha? G*tüm ben, bilmiyor muydun?"

"Değilsin," diye rahatlattı Hinata onu. "Ama güzel bir taneye sahipsin. Cidden, Tanrı katı resmen."

Atsumu kızardı. "Sen- sen benimle dalga geçiyorsun."

"Asla," dedi Hinata, eğer o büyük, parlak; kötü niyetin veya kinin en ufak bir kırıntısının olmadığı gülüşü olmasaydı, Atsumu sonraki ilk durakta inerdi. "Bunu bir sır olarak tutarken seni germek istememiştim," diye ekledi dürüstçe. "Sadece eğer her şeyi ben planlarsam ve sen bir şey yapmak zorunda kalmazsan daha kolay olacağını düşündüm, sonra da sürprize çevirmek istedim. Ama seni heyecanlandırmak yerine gereceğini bilmeliydim, benim hatam, senin değil."

Atsumu, surat asmayı tamamen serbest bırakacak kadar büyük bir insan olmasa da, yumuşamış bir halde koltuğuna geri yığıldı. En azından henüz bırakmıyordu. "Ben pasörüm. Kontrol manyağıyım. Bu flört olayında yeni olabilirim ama bu, bu- bu erkek arkadaşımın beni kör halde yönetmesiyle bir sorunum yok anlamına gelmez, tamam mı? Nereye adım attığımı da bilmek isterim. Muhtemelen daha birçok şey hakkında da aptal olacağım."

Hinata yanağını Atsumu'nun omzuna sürtmek için yaklaştı. Atsumu'nun isteği üzerine halk içinde fiziksel olarak sevgi göstermeye en yakın hareketiydi bu. "Tamam," dedi şefkatle. "Sonraki sefer birlikte planlamaya ne dersin? Bu sana daha iyi hissettirir mi?"

"Bir dahaki sefer olacak mı?" Atsumu düşüncesizce sordu, Hinata sabit kalınca kendine küfretti.

"E-eğer sen de istiyorsan," dedi Hinata, belli belirsiz, tereddütlü bir sesle.

Sorun şuydu, Atsumu Hinata'yla çıkıyormuş gibi yapma işini önemsemiyordu. En azından yapacağını düşündüğü kadar önemsemiyordu. Televizyon şovları ve romantik komediler ona ilişkilerin nasıl olması gerektiğine dair gerçekçi olmayan -drama ve duyguyla dolup taşan, toplum tarafından eğer başarmak istiyorsa sürekli sırnaşık ve etkilenmemiş davranmaya şartlandırılmış biri için gerekenden fazla gözyaşı içeren- beklentiler verdiği için Atsumu burun kıvırıp bunun kendisine göre olmadığına karar vermişti. [çevirirken nefesim kesildi resmen]

Bunun Hinata ile arasındaki kolay ve doğal, birbirlerini kızdırıp şakalaşabildikleri, Hinata'nın arada onu öpebileceği -Atsumu için sorun değildi- bir şey olmasını tercih ediyordu. Hinata konu buyken çok tatlıydı.

Ayrıca, randevu fikri genel olarak garipti, özellikle de halk içinde birbirlerine gülümsemek dışında pek bir şey yapamayan iki erkekse konu. Bir arkadaşla baş başa takılmak gibiydi, laf arasında romantik cümleler geçmesi ve bir tarafın geleneksel olarak hesabı ödemesi dışında tabi.

Buna surat asmamaya çalışıyordu. Eğer bu akşam Hinata bir şeyi ödeyeceğini düşünüyorsa kesinlikle yanılıyordu. Atsumu sahte bir erkek arkadaş olabilirdi ama oradaki en iyi sahte erkek arkadaş olacaktı.

"Kesinlikle başka bir randevu daha olacak," dedi, çünkü bir ay olmasını kabullenmişti ve Hinata'nın kalbini kırmaya kazır değildi. "Sadece yakın zamanda olabileceğine emin değilim; antrenmanların ne kadar yoğunlaştığını düşününce."

Hinata bir nefes verdi, gözle görünecek şekilde rahatlamıştı, Atsumu Hinata'nın Atsumu'nun artık onunla olmak istememesinin en ufak düşüncesinden bile ne kadar korktuğunu fark edince hasta hissetti. Atsumu aralarındakini bitirince nasıl tepki verecekti?

Diğerleri kolay olacağını söylemişti, önce çıkarmış gibi davranıp sonra ayrılmak direkt olarak her şeyin bir yalan olduğunu söylemekten daha kolay demişlerdi ancak Atsumu haklı olup olmadıklarından emin değildi. Hinata daha fazla bağlanmayacak mıydı bu şekilde?

Atsumu onu incitmekten korkmayacak mıydı?

"Antrenman bundan sonra daha kolay olacak," dedi Hinata. "Temelimiz güçlendiği için  daha çok her zamanki şeylere odaklanacağız, şey gibi; voleybol, voleybol, daha da voleybol! Aman aman da bir zorluk değil bu!"

Atsumu homurdandı, sadece Hinata reddedilemez bir şekilde insanları kendine düşkün hale getirebiliyordu. Ne kadar aptal. "Niye Koç'un antrenman programını benden daha iyi biliyormuşsun gibi davranıyorsun, seni velet? Senden daha uzundur takımdayım. Büyüklerine saygı duy."

"Her fırsatta Meian-san'a büyükbaba diyorsun," dedi Hinata kuru bir şekilde. "Senin saygın nerede?"

"Ben özelim."

"Hm, bugünlerde böyle mi diyorlar buna?"

Atsumu, Hinata'nın alnına hafifçe fiske atarak gülmesine rağmen acıyla ciyaklamasına neden oldu. "Bu benim ilk randevum," dedi Atsumu dramatik bir şekilde. "Bana kur yapman ya da başka bir şey yapman gerekmiyor mu? Beni gezegendeki en gösterişli adam gibi hissettirmen falan? Üzerinde yürümem için ceketini ayaklarıma bırakman, ve bunun gibi şeyler?"

Çok bariz bir gülümsemeyi bastırmaya çalışan Hinata, Atsumu'nun yüzünü iki elinin arasına aldı ve neredeyse burun buruna olacak şekilde onu yaklaştırdı. Hinata'nın kehribar rengi gözlerindeki altın zerrelerini görebilecek kadar yakındı; gerçek olamayacak kadar canlı ve dinamikti. İfadesi ciddileşti; Atsumu, Hinata'nın bakışlarının ani yoğunluğu karşısında nefesinin boğazında takıldığını hissetti.

"Atsumu-san, gerçekten çok, çok tatlısın ve şu anda insanlarla dolu bir trende olmasaydık seni öperdim. Dille."

Atsumu açık kırmızı, utandırıcı bir renge bürünürken Hinata yolun kalanını Atsumu'nun birkaç kelimeyle ne kadar utandığına gülmemeye çalışarak geçirdi.

***

Bazı cümleler çevirmesi inanılmaz zor/çift anlamlı olduğu için yeniden yazmam gerekiyor. Bu bölümde iki, toplamda maksimum dört kez olmuştur. Tam çeviriden ziyade akıcılık katmaya çalıştığım için buna dönüşüyor, yine de açıklama borçluymuşum gibi hissettim çünkü çok severek okuyorum bu fanfic'i. <3

AtsuHina | Ampersand ✔çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin