25

257 25 7
                                    

Zaman yavaşça geçti.

Jackal'lar başka bir şampiyonluk aldı, sonra kaybetti. Zamanla geri aldı.

Atsumu tatil zamanını çoğunlukla Sayou'da Osamu ile geçirdi, bahçede büyükannelerine yardım edip ufak tefek işleri yaptılar. Yaşlanmadığında ısrarcıydı ama onu şımartmalarına izin veriyordu; büyükannesi bazen, çok nadiren, Atsumu'ya yumuşak gözlerle bakıp sebep yokken onunla gurur duyduğunu söylüyordu.

Hinata'nın tüm maçlarını izlediler. Başta, kazayla denk geliyorlardı, Osamu kanalı değiştirmek için acele ederken Atsumu onu durduruyordu.

"Görmek istiyorum," demişti, öyle yaptılar, sonra öyle yapmaya devam ettiler. Bir şekilde alışkanlık oldu bu, Osamu'nun hazırladığı ve Atsumu'nun övmeyi reddettiği sinir bozucu derecede iyi atıştırmalıkları yerken yayılarak oturdukları büyükannelerinin oturma odasında bütün kayıtları izlediler.

Hiç yalnız izlemek zorunda kalmadı.

Hinata'yı dünya turnuvalarında görmeye devam etti. Önceden kazanamadıklarından çok daha fazlasını kazandılar. Bütün bu zaman sonra, birlikte oynamaları çok iyi hissettirmişti onlara, sanki ruhları zahmetsizce uyum sağlıyordu birbirlerine, sanki yıllarını kaybetmemişler, sanki Atsumu bazı günler neden birlikte olmadıklarını hatırlayamayacak kadar çok özlemiyordu onu.

"Daha kolay olabilir," dedi Osamu bir gün, Hinata yine gittikten sonra canı yanmıyormuş gibi davranmaya çalışan Atsumu ile oturduklarında. "Eğer unutmayı denersen. Hayatına devam et." Bir duraklama. "Başka birini bul."

"Hayır," dedi Atsumu anında. Başka birini istemiyordu. Hazır değildi. Bir gün hazır olacağına bile emin değildi, ama kesinlikle şimdi değildi, hâlâ Hinata'nın başının ağırlığını göğsünde hissedebiliyorken değildi. Hâlâ Hinata'nın öpüştükleri her seferinde sanki dünyada bu kadar istediği başka bir şey yokmuş gibi mutlu olduğunu rüyalarında görebiliyorken değildi.

Osamu onu dikkatle inceledikten sonra başını salladı. "Tamam," dedi. Bir daha konusunu açmadı.

Yirmi dokuz yaşına girdiklerinde Osamu Sayou Hozoji'de bir ayçiçeği tarlasında sade bir törenle evlendi. Atsumu'nun isteği üzerine Hinata'yı davet etti ancak Hinata'nın katılacak bölgesel bir turnuvası vardı ve umduğu aksine o hafta sonu gelememişti.

Atsumu yıllar boyunca iyi bir iş çıkarmıştı, artık kalbi her şey çok fazlaymış gibi hissettiğinde ağlamıyordu. Bu kez, Atsumu'nun hayatının aşkına bir ara göstermeye söz verdiği ayçiçeği tarlasında kardeşi kendisininkiyle evlenirken, göğsünde bir şeylerin çatlamasını engelleyemiyordu.

"Ah, Atsumu." Büyükannesi onun yüzünü kendisine doğru çekerken çok nazikti, çünkü bu Osamu'nun günüydü ve Osamu Atsumu'yla ilgilenmek için çok çabalamıştı, şimdi hak ediyordu bunu, her şeyden fazla. 

"Onun için mutluyum," dedi zorla. "Gerçekten, çok mutluyum onun için, büyükanne. Her şey bu."

Sesi üzgündü. "Senin de mutlu olmanı istiyorum."

Atsumu güldü ama zayıftı; yine on yaşında gibi hissetmişti, diğer çocuklar yine Osamu'ya karşı kabaydı ve onu korumak için orada olamamıştı, bunu sonra öğrendiğinde hiç bu kadar işe yaramaz hissetmemişti. "Nasıl olunduğunu hatırlıyor muyum bilmiyorum."

"Bence," dedi büyükannesi sessizce, parmaklarını Atsumu'nun boyanmış sarı saçlarından geçirirken. "cesur olmak zorundasın."

***

Rusya şaşırtıcı bir şekilde iyiydi.

Atsumu'nun yeni takımının antrenman tesisinin önünde dururken düşündüğü ilk şey buydu. Japonya'dan ayrılmadan önce aldığı kısa dersler hariç dillerini çok fazla konuşmadığı düşünüldüğünde, yönetimin dairesini seçmek, havaalanından bir sürüş ayarlamak ve çevredeki her şeye her gün kaybolmayacak kadar alışana kadar onu her yere götürecek birini ayarlamak dahil her şeyle ilgilenmesine izin vermişti.

AtsuHina | Ampersand ✔çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin