Inunaki gülmeyi kesemiyordu, Thomas da onunla birlikte gülüyordu ama bunun nedeni takım arkadaşlarından birinin koltukta sızıp kalması ve Atsumu Hinata'nın sokakta güldüklerini duymasından korkarak herkesi eve sokana kadar tüm gösteriyi kaçırması da olabilirdi.
Hayatının en büyük hatasını yapmış g*tün teki olabilirdi ama yavru köpek tekmelemeyi seven bir türden değildi; yine de Hinata'yı incitmek bir tırla düzinelerce yavru köpeğin üzerinden geçmeye denkti.
"Komik değil!" diye haykırdı Atsumu, Inunaki'ye bir yastıkla sertçe saldırması mı gerekiyor yoksa yüzünü ellerine gömmek mi istiyor emin olamamıştı.
"Hayatın boyunca ilk kez bir ilişkin var ve hepsi de bir iddia sayesinde. Biraz komik."
"O- o evet dedi. Ne bok yapmam gerekiyordu benim? Yüzüne gülüp 'Haha dalga geçiyordum!' diye mi bağırsaydım ve sanki bana daha önce hiç belirti vermemesine rağmen en içten duygularını itiraf etmemiş gibi davranıp dans ede ede mi uzaklaşsaydım?"
"Bayağı beklenmedikti," diye katıldı Meian. "Kim Hinata'nın şerefsizlere ilgisinin olduğunu tahmin edebilirdi?"
Inunaki düşünceli görünüyordu. "Biliyor musun, biraz mantıklı gibi. Hinata Miya'nın korkunç şakalarına gülen tek kişi, ve şakaları da gerçekten- inanılmaz kötü. Bunu sadece birinin s*kine gerçekten hevesliysen yaparsın."
"Ben iyi biri olduğu için öyle yaptığını düşünmüştüm."
"İyi biri olmak ve berbat bir erkek zevkinin olması el ele gibi görünüyor."
Atsumu saçlarını sökmek istiyordu. "Niye bunu hiçbiriniz ciddiye almıyorsunuz?! Ne yapmam gerek benim?"
"Ah, rahatla," diye göz devirdi Inunaki, koltuğun ayak kısmına yaslanırken muhtemelen ılımış ve artık içmeye niyetinin olmadığı birasını çeviriyordu. "Her şey yoluna girecek. Nasıl bir p*ç olduğuna ikna olacağı kadar uzun süre çık ve senden kendi kendine ayrılacak. Abartılacak bir şey yok."
"Abartılacak bir şey yok?" Atsumu inanamayarak tekrarladı. "Abartılacak bir şey yok? Dalga mı geçiyorsun sen benimle? Biriyle çıkmadım daha önce! Hoşlanmadığım biriyle nasıl sahtesini gerçekleştireceğim ki ben?"
Barnes homurdandı, elindeki bira kutusunun çıkıntısıyla oynarken patlamasını engelleyecek kadar dikkatli bir şekilde ileri geri katlıyordu. "Sen Shouyou'dan bayağı bi daha kötüsün."
Inunaki ciddiyetle başını salladı. "Diğer taraftan, Hinata çok daha iyisini yapabilir."
"Tamam, kabasınız. Konuyla ilgili bile değil!"
"Bir ay ver," dedi Meian. "Eğer senden kendisi ayrılmazsa, 'üzgünüm, yürütebilirmişiz gibi gelmişti ama benim için öyle işlemedi' kartını oynarsın. Ona voleybola odaklanmak istediğini fark ettiğini falan söylersin. Senin kadar çılgın o da. Anlayacaktır."
"Bir ay sahte bir ilişki," diye donuk bir şekilde tekrarladı Atsumu. İlk ilişkisi. İlk öpücüğü- oh Tanrım. Dudaklarından uzun bir inilti kaçarken alnını chabudai'nin serin ahşabına yasladı.
Birisi garip bir rahatlatma niyetine başının arkasını okşadı. "Fark bile etmeden geçer," diye cesaretlendirdi Thomas.
Bir şekilde, Atsumu'nun buna şüpheleri vardı.
***
Black Jackals, Ohasuhigashi'nin kenarında, Kyuuhouji Yeşil Alanı yakınlarındaki, bölgede üniversite beyzbol takımının maçını izlemekten hoşlanan tüm yerliler nedeniyle her türlü trafiğe sahip tek yer olan bir arenada antrenman yapıyordu.
Bunun dışında alan oldukça sessizdi ve Atsumu kesinlikle bunu tercih ediyordu. Onu kendi bölgesine konuşlanan birkaç profesyonel takımdan birine yerleştiren şans değildi. Yaratılışı gereğiydi; Atsumu, tüm o özgüvene rağmen, voleybol dışındaki değişiklikten nefret ederdi ve diğer her şeyi sıkıcı, istikrarlı, tanıdık bir temel üzerinde tutmayı severdi, böylece sahada ona başka türlü mümkün gelmeyecek riskler alabilirdi.
Hyougo'ya yakın bir yerde kalmak, kardeşinin profesyoneller arasında ona katılmayacağını anlayınca tutunduğu pek çok desteğinden biriydi. Diğer bir desteği ise dairesinin büyükannesine iki saatlik mesafede olmasıydı.
18'inde Kansai'nin dışına çıkmaya hazır hissetmiyordu, ve şimdi, neredeyse 24 yaşındayken hâlâ hazır hissetmiyordu.
Osamu ile görünüşte hâlâ ikiz olduklarını bilmek rahatlatıyordu onu, çünkü Tokyo'da ya da biraz daha kuzeyde, Osaka gibi daha turistik bir yerde Kita ve Minami gibi daha başarılı olacağını bilmesine rağmen kardeşine yakın bir yerde açmıştı restoranını.
Atsumu hâlâ eve yakın kalmayı, kırsalı şehre, kalabalıktan uzağa tercih ettiği için kötü hissetmeyi reddediyordu. Dünyanın öbür ucuna taşınarak yaptığı şeye olan tutkusunu göstermeye de ihtiyacı yoktu. Voleybol hayatıydı onun, şuana kadar ailesi dışında önemsediği tek şeydi. İhtiyacı olan tek şeydi. Kötü davranışlarını tamponlayacak Osamu artık yanında olmadığı için yüzeysel arkadaşlıklarda daha iyi olmaya çalışıyordu, böylece voleybolu etkilenmezdi, ancak romantik ilişkiler anlamsızdı. Sıfır amacı vardı onların.
Ya da en azından, pazartesi sabahı antrenmana geldiğinde ve Hinata'nın olduğunu düşündüğü düşkün erkek arkadaş gibi dış kapının önünde beklediğini gördüğünde Atsumu'nun kendisine söylediği şeydi bu.
"Atsumu-san!" Hinata'nın tüm yüzü onu gördüğünde aydınlanmıştı, ve Atsumu en sahte sırıtışını sıvadı yüzüne, hâlâ birisinin ona yaptığı spor dışında değer verebilmesi fikrine alışamamıştı.
Osamu'yla önceki gün bunun hakkında konuşmak 'yardımcı' bile denemeyecek kadar küçüktü- gerçi bunun nedeni Atsumu'nun ne yaptığını itiraf edemeyecek kadar korkması da olabilirdi. En fazla Hinata'ya açılabildiğini söylemişti ve Osamu katladığı pirinçten başını bile kaldırmadan kutlamıştı. "Ah, gerçekten mi? Zamanı gelmişti. Tebrikler."
Atsumu günün kalanını yine ne kadar kötü batırdığını düşündüğü için kafasını sürekli duvara vurup durmamaya çalışarak geçirmişti. Osamu ona üç kez aptal demişti, ki bu zaten Atsumu'nun olduğu şeydi.
"Hey, Shouyou-kun," dedi Atsumu, sırıtışını hafif, normaldeki gibi tutmaya çalışırken. "Beni mi bekliyordun? Ne şeker! Gerek yoktu."
Hinata melek gibi kızarmıştı ve Atsumu cehenneme gideceğine çok emindi. "Seni tüm hafta sonu görmedim," diye protesto etti. "Sadece merhaba demek istemiştim, çok mu garip?"
Hayır. Ben şerefsizim ama. "Harikasın," dedi bunun yerine, Hinata'nın saçlarını karıştırdı.
Hinata alt dudağını sarkıtarak surat asarken Atsumu'ya aynı dudağın dudağına sürtünüşünün nasıl hissettirdiğini hatırlatmış oldu. Onu selamlama adına öpmesi mi gerekiyordu? Ne kadar rahat olmaları gerekiyordu? Ironik olarak, daha fazla ilişki deneyimine sahip olan Hinata'ydı, ancak Atsumu bunun iyi bir şeyden çok lanet olduğunu düşünüyordu çünkü Hinata Atsumu'nun tıpkı sahada yaptığı gibi dizginleri eline almasına izin verdiğini belirtmişti- eğer Atsumu sürekli ne yapacağını düşünerek çıldırmasaydı tatlı bir davranış olurdu.
Sahte ilişkiler aşırı stresliydi. Atsumu'nun onların ilişkisinin daha da kötü olduğunu biliyordu, çünkü bu sahte ilişki, tamamen tek taraflıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AtsuHina | Ampersand ✔çeviri
FanfictionAtsumu bir iddia üzerine Hinata'ya açılır, sonra her şey dağılmaya başlar. by: infantblue on AO3 Ampersand hayran kurgusunun Türkçe çevirisidir. (Ampersand "&" işaretinin adı.) !! Atsuhina etiketinde #1 derecesi aldı. !! !! hinatashoyo #1!!