Atsumu'nun apartmanına geldikleri zaman güneş çoktan gökyüzünü yanık bir turuncu rengine eritmişti. Kışın çok erken batıyordu. Atsumu kalpten bir köy çocuğu olduğu için soğuktan etkilenmiyordu ama günışığının eksikliği bu hoş sıcaklığa yeni alışmaya başlayan biri için fiyaskoydu.
Telefonunda Inunaki'den bekleyen yeni bir mesaj vardı, aklının bir köşesinde ev kurmaya başlayan bir ağırlık gibi.
<< İki hafta kaldı. Yapacak mısın gerçekten? >>
Atsumu kaşlarını çatıp cihazı yatağa fırlattı. Sanki hatırlatıcıya ihtiyacı vardı.
"Hey, Shouyou-kun," diye seslendi Atsumu, Hinata ana bölgede ne yapacaksa yapabilmesi için tıkıldığı odanın tahta kapısının arkasından. Elinden geleni yapmıştı ama bir saat olmuştu ve itaatkar bir sahte sevgili olmaktan yorulmuştu. "Şimdi dışarı çıkıyorum?"
"Ne?!" Bir şeyin çarpma sesi, sonra bir küfür, sonra da panik bir ciyaklamayla "Hayır, gelemezsin! Hazır değilim!" sesi.
Sesindeki büyük dehşet o kadar tapılasıydı ki Atsumu kahkahasını tutmak zorunda kaldı. "Şey, burada sıkılıyorum," diye abartılı bir şekilde şikayet etti. "Bunun amacı ne ki zaten? Sadece rastgele bir gün. Niye tamamını yatakta sevişerek geçiremiyoruz?"
"Söz veriyorum sonra kirli işlerini yapabilirsin benimle." Hinata neredeyse saygılı bir şekilde yemin etmişti ve bu kez Atsumu, onun ne kadar ciddi konuştuğuna gerçekten güldü. "Ama sadece- yirmi dakika daha. Lütfen?"
Ah, sinsi şey. Atsumu'nun onun "lütfen"lerine karşı ne kadar zayıf olduğunu biliyordu. "On dakika," dedi, sadece Hinata'yı tekrar kızdırmak içindi ve işe de yaramıştı çünkü kapıdan bile Hinata'nın ürkmüş bir fare gibi ortalıkta gezinmeye çalışırken sevimli, sesli gıcırtısını duyabiliyordu.
Atsumu yatağa yuvarlanıp gülümsemesini saklamak için kolunu yüzüne attı.
Kelimeler için fazla, çok fazla tatlıydı Hinata.
Çeyrek saat bekledi, çünkü böyle iyi biriydi. Sonra parmaklarını kapıda tıklattı ve dışarı çıktığını duyurdu. Ani bir cevap olmadığına göre bunun bir evet olduğunu varsayıp odadan dışarı adım attı.
Donakaldı.
Hinata özel bir şey yapmak istediğini söylediğinde Atsumu'nun aklından geçen bu değildi. Evin bütün açık alanı Sevgililer Günü hatıralarıyla kaplıydı. Kırmızı alüminyum kalpler tavandan sarkıyordu, dantel flamalar duvarlara dikkatle asılmıştı, kadifemsi gül yaprakları birkaç düz yüzeye kasten dağıtılmıştı... Masa bile, hiç kullanmadıkları hoş porselenlerle ve sevimli, şekilsiz kuğulara katlanan ipek peçetelerle hazırlanmıştı.
Mutfakta ocağın ışıkları ekstra bir parlaklık sağlıyordu ama bunun dışında evdeki bütün ışıklar kapatılmıştı. Önemli bile değildi çünkü odada çelik binayı tutuşturmaya yetecek kadar mum vardı.
Vıcık vıcık bir romantik komedi gibiydi, ki bütün bunların arasında en çok nefes keseni de odanın ortasında en pembe yanaklar ve kusmak üzereymiş gibi omuzlarını titreten en tatlı utancıyla Hinata'ydı.
O mükemmeldi.
"Sen- her şeyi mahvettin," diye patladı Hinata, ve Atsumu sessizlik içinde uzun bir süre göz diktiğini Hinata'nın sesindeki gergin çatlamayla bölünmeseydi fark etmeyecekti. "Ben- planım vardı! Dekorasyon, yemek, mumlar ve çıktın oradan! Ama tabi sen- sen bekleyemezdin bile burayı hazırlayana kadar, yani yemeği hazırlamaya geçemedim bile, ve en sevdiğin de o olacaktı çünkü bütün bunları aptalca bulduğunu ve çıplak bir şekilde yemek hazırlamamdan memnun olacağını biliyorum, ama-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AtsuHina | Ampersand ✔çeviri
FanfictionAtsumu bir iddia üzerine Hinata'ya açılır, sonra her şey dağılmaya başlar. by: infantblue on AO3 Ampersand hayran kurgusunun Türkçe çevirisidir. (Ampersand "&" işaretinin adı.) !! Atsuhina etiketinde #1 derecesi aldı. !! !! hinatashoyo #1!!