29. BÖLÜM

96 6 44
                                    

Medya: Derin
Özlediniz dimi? Özlediniz özlediniz..

Derin'den...

Etrafa bakınırken gördüğüm kişiler ile kaşlarımı çattım.
"Bunların ne işi var burada ya?"

Kendi kendime sorduğum soruyu duyan Ateş,
"Kimin?"

Başımı ona çevirdim ve hafifçe gülümsedim.
"Hiç," dedim. "Bak şurası bosmuş oraya oturalım." Dedim ve elinden tutarken oraya doğru ilerledim. Diğerleri de arkamızdan geliyordu.

Masaya oturduktan sonra Deniz'e baktım. Onları o da görmüştü ama aynı benim Ateş'e söylemediğim gibi o da Savaş'a söylememişti.

Mekanda Yiğit ve arkadaşları vardı. Ateş'ler bunu öğrenirse gecemiz bok gibi geçerdi ve ikimizde bu yüzden susmuştuk. Kavga veya gerginlik istemiyorduk.

Mira ve Doruk bir şeyler içmeden direkt piste ilerlemişti ve dans ediyorlardı. O sırada yanımıza gelen garson ile sipariş verdik.

"Düşünsene sarhoşsun." Dedi, Ateş iyice yaklaşarak. "Çok eğlenceli olur, o halini çok merak ediyorum." Güldüm. "Sarhoş halim üzerine kusmam ile biter ve bu bence hiç eğlenceli olmaz." Sırıtırken yüzümü ona döndürdüm.
"Yani senin açından eğlenceli olmaz yoksa üzerine kusmak hoşuma giderdi."

Ateş gülerek başını iki yana salladı ve sipariş verdi.

Savaş ve Deniz kendi aralarında sohbet ediyordu.
Deniz'i bu şekilde mutlu görmek gülümsememe sebep oldu. Huzurlu ve mutluydu.

Siparişin gelmesi ile elime bir bira aldım ve içmeye başladım. Her zaman önce bir bira ile başlardım. Sebepsizce içtiğim zaman vazgeçemediğim tek alkol çeşidiydi.

Ateş yanımda benim gibi bir bira almış onu içiyordu. Normalde daha ağır içtiğine emindim sadece bana ayak uyduruyordu.

Ateş'e baktım ve gülümsedim. "Seninle yapmak istediğim bir şey var."

Aynı benim gibi gülümsedi ve sorarcasına göz kırptı.
"Smoke kiss." Dedim.

İçtiği yudum boğazında kalırken sırtına hafifçe vurdum.
"Ne yapacağız ne yapacağız?" Diye sordu şaşkınca.

"Duydun işte." Dedim, omuz silkerken. Ayağa kalktım ve çantamı alıp elini tuttum. Mekanda ki en köşe ve insanların az olduğu yere ilerledik. Çantamdan paketi çıkarıp, içinden bir sigara çıkardım ve yakıp dudaklarımın arasına koydum.

"Dudaklarına değmemeye özen göstereceğim." Dedi bana bakarak.

İlk öpücük ile ilgili dediğimi unutmamıştı. Evlenince vereceğim demiştim ve buna saygı duymuştu. Gülümsedim.

Sigara dumanını içime çektim ve Ateş'e yaklaştım. Ateş ağzımdan dumanı aldıktan sonra geri çekildi ve başını havaya kaldırıp dumanı üfledi. Karşımdaki görüntü kusursuzdu.

"Sıra sende." Dedim.

Sigarayı elimden aldı ve dumanını içine çekip bana yanaştı. Gerçekten dudaklarımızın değmemesine özen gösteriyordu. Bir elimi ensesine koydum ve ağzındaki dumanı ağzıma üflerken dumanı içime çekip aşağı doğru geri  üfledim. Onun geri çekilmesine izin vermeden ensesinden tuttuğum elim ile ona baskı yaptım ve iyice kendime çektim.

Dudaklarım dudaklarına değerken şaşkın gözlerini görmüştüm. Şaşkınlığı yüzünden bana karşılık vermezken gülerek geri çekildim.

Şaşkın yüzü ile bana bakarken gülmeye devam ediyordum.

"Evet seni öptüm. Yani sonuç olarak ne bileyim evleniriz seninle ya. Evleniriz diye düşündüm dedim beklemekten vazgeçtim."

Bir anda kaşlarımı çattım ve ciddi ciddi sordum.
"Ateş ya evlenir miyiz ki?"

Ben bunu düşünürken Ateş dudaklarımızı tekrar buluşturdu. Bacaklarımı beline sarıp kollarımı boynuna doladım.

Yumuşak ve hisler ile dolu öpücüğüm az öncekiydi. Tutkulu ve daha şiddetli hisler ile dolu öpücüğüm ise şimdi oluyordu.

Nefes nefese dudaklarımızı ayırdım ve alnımı alnına yasladım.

"Evlenmez miyiz," Dedi o muhteşem ses tonu ile. "Evleniriz düşünmeye gerek yok."

Gülümsedim ve birbirine sardığım bacaklarımı açarak kucağından indim.
"Şimdi sarhoş olma zamanı." Dedim, büyük bir istekle.
"Üzerime kusacak mısın?" Diye sordu oturduğumuz yere ilerlerken. Gülerek başımı salladım. Yerimize otururken, Ateş "Ne yapalım başa gelen çekilir." Dedi.

Ateş'ten...                  

Bitirdiği bilmem kaçıncı bardağını masaya bıraktı ve diğerine uzanırken elinden tuttum.
"Kelebek yeter mi artık? Oldun zaten sarhoş, devamı zarar verir."

Kaşlarını çattı ve dudaklarını büzdü. "İçmek istiyorum." Dedi.

Başımı iki yana salladım ve onu kendime çekip başını omzuma yasladım. Başı hemen boynumda yerini bulurken iyice sırnaştı.

"Bence sana kelebek değilde kedi demek lazımmış." Dedim, saçlarına öpücük bırakırken.

"O niyeymiş?" Diye sordu, yarı uykulu ve yarı sarhoş bir sesle."Kedi gibi sırnaşıyorsun, saldırıyorsun. Basbaya kedisin sen."

"Hayır," işaret parmağını kaldırdı ve iki yana salladı. "Ben kelebeğim. İki günlük ömrünü bir türlü bitireyemen güzel ve zarif bir kelebek."

Gülümsedim.
"Ömrün hiç bitmesin kelebeğim."

Merhabaaaa! Bizi özlediniz mi? Ben sizi ve karakterlerimizi çok özlemişim.
Yeni kurgumuzu yakında yayınlamayı düşünüyoruz. Bu da size ufak bir haberim olsun. :)

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Bir bilgilendirme yapmak istiyorum, biliyorsunuz ki biz bu kitabı üç kişi yazıyorduk. Şimdi belirli sebepler için iki kişiyiz ve böyle devam edecek. Çilek artık yok.

Kelebek ve Deniz kızı olarak biz devam ediyoruz.

Ve yine son bir bilgilendirme kelebek emojisi yerine artık yılan emojisini kullanacağım bu da yeni kurgumuz ile ilgili bir şey. Bu yüzden kelebek yerine yılan görürseniz şaşırmayın bebeklerim.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayalım.<3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 03, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LANET OLASICALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin