17.bölüm

342 30 36
                                    

Media: Semiramis

DENIZ ULU'NUN AĞZINDAN:

"Şerefsizin teki. " dedi bir milyonuncu kez Mira. "Doruk Kayaer şerefsizin teki." ona gerçekten üzülüyordum çünkü yaşadıkları normal değildi.

2 hafta önce:

"Bana bak, arza mısın Azra mısın nesin bilmiyorum ama. Bir daha Miraya veya Doruğa yaklaştığını görürsem" sözümü kesen karşımdaki malın cırlamasıydı.

"Doruk benim bebeğimin babası tamam mı? Bakın kızlar Benim Mira ile bir problemim yoktu, onun var olduğunu bile bilmiyordum, siz ister inanın ister inanmayın benim tek amacım Doruk" dediğinde Derin sinirle

"Al da siktir git o zaman." diye bağırdı. "Üzgünüm ama 2 arkadaşımı bekliyorum onlar gelsin ardından Savaş ve Ateşi görsünler 2 hafta kalıp gideceğiz" dediğinde sanırım beynimden vurulmuşa döndüm.

"Savaş ne alaka" dedim bir çırpıda. Ne dediğim fark ettiğim an düzeltip. "Yani Savaş ve Ateş ne alaka"

"Ya Banu ve Beren gelicekler. Banu Ateşin, Beren de Savaşın eski flörtleri. Yani Savaş ve Bereninki flörtten daha yakın ama." sinirle lavabodan dışarı çıktım ve sınıfa ilerledim. Kolumdan tutulup çekilmemle duraksadım.

"Sen hayırdır Deniz, ne bu tavırlar Savaşın ismini duyunca bir sinirlenme ler falan"

"Anlamıyorsun işte, bu Beren Savaşın bana benzettiği kız. Aklım almıyor o kızı gördüğüm yerde dövebilirim" Derin ağzı beş karış açık bir şekilde bana bakıyordu.

"Sen bunu nasıl anladın?"diye sorduğunda o günü anlattım.

" Hani bana anonimden bir ses kaydı gelmişti ya, işte o ses kaydında Savaşın beni ona benzettiği için kıskandığını, iyi davrandığını falan duydum"dediğimde mümkünmüş gibi ağzı daha da açıldı.

Vakit kaybetmeden konuşmaya başladı." Ne zaman geliceklerini sordum sen çıktıktan sonra, birkaç tenefüse dedi" bunu söylediğinde içimden küfürler etmek istedim.

Sınıfa girdiğimizde Ateş hızla Derinin ellerinden tutup. "Derin bak ne olursa olsun sana hissettiğim hiçbir şey değişmiycek, asla da değişmez" dediğinde Derin ona anlamsızca baktı.

"Ne diyorsun Ateş, neler oluyor?"

"Sorma güzelim" diye fısıldadı Ateş. Derinin yanağına değen saçları kulağının arkasına sıkıştırdı ve saçlarını kokladı. Derin bu yaptıklarına anlam vermiyordu.

Gözlerim Savaşı bulduğunda anında başka yere bakmıştım. Çünkü gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Şimdi bana ağlamamam için tek bir sebep söyleyin. Ateş Derinin yanına geçince Savaşın yanına geçmek zorunda kaldım. Ona hiç bakmadan ellerimle oynarken istemsizce gözümden bir damla yaş düşmüştü. Sizce de yaptığı çok büyük adilik değil miydi?

Bana yaptığı çok büyük bir yanlıştı. Ben ona karşı birazcık da olsa bir şeyler hissetsemde onun bana yapmış olduğu şeyi değiştirmiyordu.

Yavaşça parmakları parmaklarıma uzandı. Ellerimi birbirinden ayırdı ve parmaklarıma oynamaya başladı. O da ne demesi gerektiğini bilmiyordu.

"Çok özür dilerim" diye fısıldadı. "Çok iğrenç biriyim özür dilerim" gözleri gözlerimi bulduğunda o ismi söyledi. "Özür dilerim Semiramis." yıllar sonra bu ismi ilk defa onun ağzından duymak beni germişti. Ellerimi ellerinden çektim ve olabildiğince soğuk bir ifadeyle. "Seninle ilgili bir problemim yok Savaş, beni ilgilendirmiyorsun sana o zaman da söyledim." içimden ona olan hislerimi bağırırken dışımdan böyle konuşmak aşırı sinir bozuyordu.

~

"Aşkım çok özlemişim" diyen Berene iğrenç bir varlıkmış gibi baktım. Beren geldiği için Rüzgarın yanına geçmiştim ve bu Savaşı aşırı sinirlendiriyordu. Rüzgar benim için saçlarını siyaha boyamıştı.

Ellerimi saçlarının arasına daldırdım ve dudaklarımı büzdüm. "Benim için böyle bir şey yapmana gerek yoktu" dediğimde yapmacık bir sinirle.
"Hadi ama denizim, senin için değil saçlarımdan kendimden bile vazgeçerim" gözlerim dolmuştu. Rüzgar ona böyle davranmamı hak etmiyordu ama benim her şeyden önce kızları düşünmem gerekiyordu.

Çantamı ve telefonumu alıp kızların yanına gittim. İkisi de ağlamaklı bir şekilde oturuyorlardı. İkisinin de çantasını ve telefonunu alıp kızları ayağa kaldırdım. Tam kapıdan çıkarken bağırarak. Görüşürüz sınıfım, yeni gelen iğrenç yaratıklar ve Rüzgar"bu dediğime herkes gülerken ben kızlarla dışarı çıktım. Mira dayanamayıp ikimize de sarılınca kollarımızı sıkı sıkı doladı ona. Yaşadığı kolay değildi ama bir yandan da suçluydu. Doruğu hiç dinlememişti bile, belki de kız yalan söylüyordu, DNA testi yaptırmadan bilemezlerdi.

"Hadi ama Turşular sizde, bu ne kasvet, bu ne dram, bu ne üzüntü yahu." diyip kızlar arabaya doluşturdum. Yolda giderken kızlarla en sevdiğimiz şarkı olan Oyunbozan'ı açtım ve camdan dışarı "Girls is coming baby" diye bağırdım. Kızlarla kafa dağıtmaya ihtiyacımız vardı.

LANET OLASICALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin