5.bölüm

757 48 60
                                    

Media:Savaş

Savaş Karahan'ın ağzından:

"Osman acı sosu getir Osmaaan"dedim bağırarak.
" Oğlum ölcen lan okadar acı konulur mu? "
"Lan sizin ağız tadınıza sokayım yenir mi o öyle, basıcaksın acıyı"
"Gebercen aq çocuğu" dedi Ateş gülerek.

Şuan ne mi yapıyorduk? Okulun yemekhanesinde çiğköfte partisi yapıyorduk. Tamam lider olabilirim ama bu çiğköfte ye zaafım olmayacağı anlamına gelmiyor. Osman elindeki çiğköfteyle aşk yaşarken diğerleri de sessizce çiğköfte yiyordu.

Okulumuzun  şaklabanları Burak ve Mahmut ayağa kalktılar ve elindeki çiğköfte dürümü mikrofon gibi kullanarak bir masaya çıktılar.
"Beyler ve Beyler oturmaya mı geldik?" açtığı şarkıyla kahkahalarımız okulda yankılanıyordu.

"kontrol edim rafık
tesisata da sesi verek şöyle

antepliyim agam ben
çiğ köfteyi severim ben
baklava fıstık, baksana fıstık
güzelleri öperim ben."

Telefonumun çalmasıyla dikkatimi oraya verdim. Buğra arıyordu. Hemen şarkıyı kapattırdım

Kim:Buğra

-Alo, nasılsın kardeşim

-İyi Buğra sen nasılsın?

-İyiyim bende, ya sana önemli bir şey söyliycem.

                                   ~

"Ne demek lan erkek lisesine kız geliyor?" dedi Ateş, yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.

"Aman boşver be Ateş aşkım eğlence çıkar bize de, acaba güzeller mi?"

"Biri Buğranın kardeşiymiş, birkaç kere görmüşlüğüm var ama anlam veremiyorum. Burası bir erkek lisesi ve onlar kız."dedi Doruk bıkkınlıkla

"Güzel miydi bari?"dedi Burak dirseklerini masaya dayamış ellerini de yanaklarına koymuştu.

"Ney lan? "diye sordu Doruk

"Kız işte, güzel miydi?" Burağın sorusuyla Ateş Burağın ensesine bir tane vurup.

"Lan ırz düşmanı sanane kızdan puşt."

"Ne kızıyon Ateşim ya, merak ettim. Kim bilir belki benim senin sevgilin olurlar. Allahım lütfen güzel olsunlar"

Burağın bu lafına yemekhanedeki erkeklerin çoğu "Amin" diye bağırmışlardı. Doruk onlara "sikerim sizi" bakışları atıyordu.

                                   ~
"Bugün yeni konuya geçelim çocuklar çok geride kal-" hocanın sözünü kesen şey kapının çalmasıydı. Meltem hoca"Girin"diye seslendi. İçeriye giren 3 kızla bizim dingillerin dipleri düşmüştü.

"Analar neler doğuruyor beeğ"diye bağırdı Mahmut . Ona öldürücü bakışlar atıp kızları dikkatle incelemeye başladım. Hepsi manken gibi kızlardı, ayrıca çok uysal duruyorlardı. Müdürlerinin okadar dilekçeyle buraya gönderme sebebi ne olabilirdi ki? Gözüm en öndeki kıza takıldı, abartılı olmasa da renkli bir makyaj vardı yüzünde. Güzel ve değişik bir kızdı, onun arkasındaki kızın siyah saçları vardı, sade ve şık giyinmişti. Siyah gerçekten yakışmıştı kıza. En arkadaki kız ise sarışın gibiydi. Ve ben sarışın sevmezdim. Güzel bir kızdı ve o da siyahlara bürünmüştü. Ama sarışındı işte.

"Siz yeni öğrenciler olmalısınız kendinizi tanıtın ve yerinize geçin lütfen"

Deniz Ulu'nun ağzından:
Sabah erkenden uyanıp üzerimi değiştirdim.

Kzılarla kahvaltı yapıp okula girdik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kzılarla kahvaltı yapıp okula girdik. Okulun bahçesine geldiğimiz anda Derin konuşmaya başladı.

"Vay anasını sayın seyirciler, bu nasıl okul böyle"

"Okulun dışı bukadar güzelse içini düşünemiyorum bile" dedi Mira

"Okul bu kadar büyük olduğuna göre baya öğrenci vardır, hadi girelim" dedim. Zaman kaybetmeden müdürün odasını bulduk ve sınıflarımızı öğrendik. 11-E sınıfının önüne geldik ve Mira kapıyı tıklattı.

"Girin" sesini duyunca içeriye girdik.

"Siz yeni öğrenciler olmalısınız kendinizi tanıtın ve yerinize geçin lütfen"

"Mira Soyhan, İstanbul Şahin kolejinden geliyoruz" bunu dedikten sonra kulağıma fısıldadı

"Kendimi yarışmaya katılıyormuş gibi hissettim" onun bu söylediğine hafif sırıtarak tepki verdim ardından ciddiliğimi bozmadan sıramı bekledim.

"Derin Arslan, Miranın aynısından. Umarım sakin bir yıl geçiririz" dedi alayla. Yine gülmemek için kendimi zorlamıştım. Sıranın bana geldiğini hocanın yüzüme bakmasıyla anladım.

"Deniz Ulu, kızlar önemli şeyleri söyledi zaten" hoca bize sıcak bir gülümseme bahşedip yerlerimize oturmamızı söyledi. Mira ve Derin beraber oturunca ben de tek boş yer olan en arka sıradaki çocuğun yanına geçtim. Hoca ders anlatırken çocuk gevşek bir şekilde sırıtarak kolunu sıranın üstünden omuzuma attı.

"Selam bebek ben Mamut."

"Bana bak, Mahmut musun nesin, o kolunu indir, yoksa ben onu senin bir taraflarına sok- yoksa ben o kolunu indiririm."

Mahmut hızla kolunu çekip

" Hiii! sarı çiyan uzak dur benden" dedi korkuyla. Sarışın diye anılmaktan nefret ediyordum ve bunu en iyi kızlar biliyordu Mira sessizce "eyvah"derken Derin kolunu sıranın üstüne koymuş sırıtarak film izler gibi bizi izliyordu.

" Sensin sarı çiyan var ya senin o saçlarını tek tek koparıp"

"Napıcan saçlarımı koparıp he, hoşt hoşt. Doruk aşkım kurtar beni"

"Eline veririm saçlarını, deli etme beni"

"Sen zaten delisin tipe bak, sarı çiyan"

"Benden günah gitti" diyip sıranın üstüne çıkıp mahmutun üstüne atladım. Saçlarını çekerken bir yandan da kafasını ısırmaya çalışıyordum.

                                   ~

"Aman be ne abarttın sen de, alt tarafı bir saçını çekip kafanı ısırdım he. Ne bu tantana yani"

"Ya ama Deniz aşkım çok acıdı baaak" dedi dudaklarını büzerek. Mahmuta sarılıp özür diledim. Şuan yemekhanenin masasında bağdaş kurmuş mahmutun kafasına buz tutuyordum. Zilin çalmasıyla Mahmut beni sınıfa götürdü.

"Kıza bak amk, gelmesinin üzerinden 2 dakika bile geçmeden Mahmutun üstüne atladı, şey gibi istemem yan cebime koy, bunların amacı bu zaten istemiyormuş gibi yapıp zoru oynuyorlar, eminim diğerleri de böyledir. Sarışın da bir şey zaten."

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Seviliyorsunuz!
-Deniz kızı🧜🏻‍♀️

LANET OLASICALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin