Hector elindeki kadehiyle kahkaha atıyordu. Etrafındaki hizmetkârları da ona eşlik ediyordu.
"Sevgili ailem ne kadar da güzel bir gün."
"Efendim bu mutluluğunuzu neye borçluyuz."
Hector elindeki ipek mendiliyle ağzının kenarından akan şarabı silmişti.
"Ahh sevgili Zack Louis küçük bebeğini terk etti."
Herkes şaşkındı. Çünkü o gün Louis'in ona ne kadar değer verdiğini herkes görmüştü.
"Ama nasıl olur bu o gün herkes gördü oğlumu asla bırakmam diyordu."
Hector daha çok kahkaha attı. Yanındaki Victoria'ya dönüp dudağını öptü.
"Sevgili karım onlara sen mi söylemek istersin?"
Victoria uzun siyah saçlarını arkaya atıp Hector'a şehvetle baktı.
"Sonradan vampir olma kendini bir halt sanan Louis'in küçük bebeği aslında küçük sevgilisi."
Bu sefer ikisi birlikte kadehlerini tokuşturup gülüşüyordu. Duyduklarına kimse anlam verememişti.
"Victoria bebeğim, onu almanın zamanı geldi."
"O küçük oyuncakla çok eğleneceğiz."
Victoria gözlerinin kırmızılığıyla şimdiden yapacaklarını düşünüyordu.
*****
"Niall o iyi mi?"
Louis Harry'nin aramalarına cevap vermiyordu ama onu merak ediyordu. Açsa bile ona ne diyecekti ki? O yüzden Niall'ı aramıştı.
"Sürekli seni sayıklıyor."
Louis de sürekli onu rüyalarında görüyordu ve lanet olsun bu ona daha çok acı veriyordu. Sanki ruhu onunla birlikteydi.
"Onu yalnız bırakma Niall sen onun babasısın."
Ben de babasıydım ama onu yalnız bıraktım.
"Louis bundan sonra ne olacak?"
"Bilmiyorum. Başka çözüm yolu yok."
"Kader değişmez Louis."
"Eğer ona bir şey olacaksa değişecek."
Louis dediğine kendi de inanmıyordu Niall da bunu biliyordu.
"Kapatmam lazım görüşürüz dikkatli olun."
"Sen de."
Harry üstünü değiştirip aşağı indi. Artık eve tıkılmaktan bunalmıştı. Temiz havaya ihtiyacı vardı.
"Harry nereye gidiyorsun?"
"Hava alacağım biraz."
"Ben de geleyim."
"Yalnız kalmak istiyorum."
Niall itiraz etmedi zaten onu takip edecekti. Harry küçükken babalarıyla geldiği parka gelmişti. Yeşil salıncağa oturup yavaş yavaş kendini sallamaya başlamıştı.
"Şu an benimle sallanman gerekiyordu baba."
Niall onun buraya geldiğini görünce duraksamıştı. Küçükken onu getirdikleri parktı. Louis Harry'i kucağına alıp salıncağa otururdu Niall ise onları sallardı.
"Niall babamın ise bizi sallaması... Büyüdüm diye mi artık sallanamıyoruz."
Niall yavaşca gelip arkasından onu sallamaya başladı. Harry başını çevirdiğinde babasını gördü. Buna şaşırmamıştı. Büyümesine rağmen hâlâ onu sokağa tek başına çıkarmıyorlardı. Yaşıtları tek başına ülke bile değiştirirken o tek başına parka bile gelemiyordu.
"Baba- özür dilerim Niall."
Harry onların çocuğu olmasa bile onlar Harry'nin gözünde babaydı. O aralarına sonradan katıldıysa da onun için baştan beri babaları vardı. Ama bundan rahatsız olduklarını düşünüyordu.
"Ben senin babanım Harry hep öyle olacağım."
"Louis değil mi?"
Niall gözlerini kaçırmıştı.
"Beni hiç sevmedi mi? Kendi çocuğu değilim diye mi?"
"Harry babanın seni ne kadar sevdiğini en iyi sen biliyorsun. Onun kucağından hiç ayrılmazdın."
"Buna önceden hiç şüphem yoktu ama şimdi-
"Harry Louis seni hâlâ seviyor."
"Ama sevdiğimiz insanlar her zaman yanımızda olmaz mı?"
"Bazen şartlar uzak olmayı gerektiyor Harry ama sevgi için yan yana olmaya gerek yok uzaktan da sevgiyi hissedebilirsin."
"Yanımda yoksa beni sevmesin de çünkü benim kalbim acıyor!"
Salıncaktan hızla kalkıp ilerlemeye başladı. Niall ise arkasından ona bakıyordu. Biliyordu Harry'nin kalbindeki acı başka bir acıydı.
Avını avlamaya hazır olan Victoria ise mutlulukla gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INFINITY
FanfictionÜç vampir ve bir kurtun yaşadığı eve bebek gelirse ne olur? Üstelik bu bebek insansa...