15

7.7K 1.4K 264
                                    

İçi Dolu Her Şeyim - Kaan Boşnak

İçi Dolu Her Şeyim - Kaan Boşnak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

A R D A

Bir varmış bir yokmuş. Kardan adam eridikçe altından yaralı ve yalnız bir ruh çıkmış. Epeydir tek başınaymış ve karanlıkta bir ışığa ihtiyacı varmış. Çünkü el yordamıyla ilerleyip durmaktan çok yorulmuş.

Sanki suyun değil de çok daha yoğun ve karanlık bir sıvının doldurduğu kocaman bir denizin en derin noktasında, en dibindeydim. Güneşi göremiyordum. Yukarıda, orada bir yerlerde olduğunu biliyordum ama ışık bu yoğun sıvıyı aşıp bana ulaşamıyordu. Benimse yüzeye ilerleyecek takatim yoktu. Öylece duruyordum.

Nihayet sessizliğe gömülmüş olan evdeki dağınıklığı toparlarken hissettiğim en baskın şeylerden birisi yorgunluktu. Kaç saattir ayaktaydım? Kaç saattir uyumamıştım? Hiçbir fikrim yoktu. En son Tan'la sahilde yürüdüğümü, onun yüzüne baktığımı ve en sonunda biraz huzur bulduğumu hatırlıyordum. Nefes almıştım. Omuzlarımdaki yükler hafiflemişti ve kendimi çok uzun zaman sonra ilk defa o kadar ağırlıksız hissetmiştim. Öyle ki az kalsın Tan'a ona duyduğum hayranlığı itiraf etmek üzereydim. Ama bu, bir rüyaya benzeyen puslu bir hatıraydı ve üstünden seneler geçmiş gibi hissettiriyordu. Oysa yalnız bir, en fazla iki gün geçmiş olmalıydı.

Koltukların minderlerini düzeltip etraftaki dağınıklığı toparladıktan sonra biraz önce şarja takmış olduğum telefonumun yanına gittim. Şarjı ne zaman bitmişti de kapanmıştı bilmiyordum. Zaman mefhumunu yakalamanın çok gerisindeydim doğrusu. Tek umduğum önemli bir aramayı kaçırmamış olmaktı.

Telefonu açıp kısa bir süre bildirimlerin gelmesini bekledim. Tahmin ettiğimden daha fazla e-posta ve daha fazla mesaj bildirim çubuğunda kısa sürede birikti. E-postaların hepsini daha sonra okumak üzere geçtim. Mesajlara geldiğimde ise Semih ve Murat'ın mesajlarına dönmeyi bir süreliğine erteledim ve görmeyi umduğum tek ismi görmem hiç vaktimi almadı.

Tan Gürkan.

Kalbim, benim zavallı, yorgun ve umutsuz kalbim neredeyse çocukça bir heyecanla göğsüme çarptı. Bir saniyeliğine her şeyi değiştirmek istedim. Olduğum yeri, yaşadığım hayatı, her şeyi... Ekranda yazan isme bakarken ona kolayca gidebilecek ve onun yanında sorunsuzca kalabilecek bir adam olmak istedim. Ki sıradan bir hayatın içinde bunu yapmam çok kolay olurdu zira aynı yerde yaşıyor, aynı yerde çalışıyorduk. Ama hayat sıradanlığından kayıp beni de beraberinde sürüklediği için kendi evimde bile değildim. Bugün işe de gitmemiştim. Hal böyleyken de Tan'la aramızda asırlar ve aşılmaz yollar varmış gibi hissediyordum. Sanki hem zaman, hem mekân ikimiz için de farklı işliyordu ve bir türlü denk gelemiyorduk.

Gün içinde alabildiğim en derin nefesi aldım, sonra da mesajı açtım. Kaşlarım şaşkınlıkla yukarı kavislendi. Tan yaklaşık beş mesaj yazmış, sonra onları tek tek silmişti. Neyse ki altıncı mesaj yerinde duruyordu.

Kar ve KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin