1

10K 1.4K 518
                                    

Yorumlarınızı merakla bekliyorum, keyifli okumalar!

Yorumlarınızı merakla bekliyorum, keyifli okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pekâlâ, iyi yönünden bakalım. Unutulamaz biri olduğum tezi bir kere daha doğrulanmıştı. Arda'nın bana gülümsemesini ve beni unutmadığını söylemesini hiç beklemiyordum fakat bunu öğrendiğim için mutsuz da sayılmazdım. Yalnızca bir parça kafam karışmıştı, o kadar.

"Bana bella dedi." Ablamın yaptığı çilekli pudingden aldığım koca bir lokmayı yuttuktan sonra başımı iki yana salladım. "Seni elbette hatırlıyorum, bella." Arda'nın başarısız bir taklidini yapıktan sonra yüzümü buruşturdum. "Bella kelimesinin güzel manasına geldiğini bilmiyor olabilir mi sizce?"

"Bilmediği çok şey var." dedi küçük ablam Gece. Ben olan biteni anlatırken o kendi pudingini çoktan bitirmiş, kâsenin kıyısında köşesinde kalanları kaşığıyla toplamaya uğraşıyordu. "Haddi gibi mesela. Ya da görgü kuralları, nezaket... Ama bu kelimenin anlamını bildiğine eminim."

"Sana böyle hitap etmesi ikiniz de ergenken tatlıydı." diyen ise büyük ablam Şafak'tı. O puding yemek yerine aynanın karşısına oturmuş nemli sarı saçlarına balıksırtı örgü yapmakla meşguldü. "Ve elbette Arda saçma sapan şeyler söyleyip seni üzmeden önce. Kocaman insanlar birbirine bella dememeli. Eğer ki İtalyan değillerse yani."

Ben bir cevap veremeden Gece yüzünü buruşturup ablama "Kocan sana Orman Perisi diyor." diye naçizane hatırlattı. "Bu konuda atıp tutma hakkına sahip değilsin."

Ben bu sözler üzerine kıkırdarken ablam göz devirip "Onun bir hikâyesi var bir kere." dedi. "O yüzden kendi aramızda gayet anlamlı ve sevimli. Aksini iddia eden, etmesin ki bu sen oluyorsun Gececiğim."

Araya girmesem sabaha kadar bu mesele yüzünden didişip duracaklarını bildiğim için iç çekerek "Bırakın şimdi hitap şekillerini de, ben bu adamla nasıl çalışacağım bana onu söyleyin." dedim. "Hiç hoşlanmıyorum kendisinden. Nefret ediyor falan değilim tabii ama yine de sürekli dip dibe olmak istediğim birisi değil. Bir daha hiç görmesem aramayacağım, merak etmeyeceğim birisi. Keşke bir daha hiç görmesem, ne güzel olurdu."

"Yapabildiğin kadar onu görmezden gelmen lazım." Bu dâhiyane fikir Şafak ablamdandı. "Bu kolay olur demiyorum ama zamanla kolaylaşır. Sonra bir bakmışsın Arda'yı zerre kadar bile umursamıyorsun. O öyle kendi haline takılıp dururken sen hayatına devam ediyorsun."

Gece başını iki yana sallayarak araya girdi. "Bence bu bir işaret. Son bir senedir dergiden yayınevine geçmek istediğini, orada editörlük yapmak istediğini söyleyip duruyordun. Yeni çalışma arkadaşın bu geçiş için seni cesaretlendirebilir diye düşünüyorum."

Oflayarak "Olmaz ki." dedim. "Üniversite üçüncü sınıfa başladığımdan beri bu dergide çalışıyorum ben ve editörlüğe kadar yükselmişken hemen bırakıp gidemem. Önce biraz tecrübe kazanmam lazım. Üstelik Kemal Bey'i bu sıralar yeni bir editör aramak zorunda bırakmam hoş olmaz. Bana güvendiğini söyleyip duruyor."

Kar ve KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin