18

7.8K 1.3K 399
                                    

I Follow - Loi

Bir varmış, bir yokmuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir varmış, bir yokmuş. Kar ve kıvılcım birbirini eritmiş, birbirini tutuşturmuş, birbirini söndürmüş.

Henüz Arda'nın küçük öpücüğünden Özüm'e ya da ablalarıma bahsedecek fırsatım olmamıştı. Eğer Semih bana delice ısrar etmemiş olsaydı bu akşam bir yemek vermek yerine ablalarımla uzun uzun konuşmayı, Arda'nın kalbimi durduran bu hareketinin her noktasını saatlerce analiz etmeyi planlıyordum. Fakat Semih yemeğin bu akşam olması konusunda öyle ısrarcı davranmıştı ki onu geri çevirememiştim. Bu yüzden bütün günümü yemek yapmaya çalışarak geçirmiştim. Neyse ki günün yarısında Arda da bu işe dâhil olmuştu da hayat benim için biraz kolaylaşmış ve elbette güzelleşmişti.

Esasında misafir ağırlamaya bayılırdım. Arkadaşlarımla kalabalık bir sofrada oturmayı da çok severdim. Bütün bunlar iyiydi, hoştu tabii. Fakat aklım Arda'yla, ona ve yaptıklarına dair sorularla doluyken bu ortamdan tam olarak keyif alabildiğimi iddia edemezdim. Üstümde bir de ilk defa fırında patlıcan kebabı yapmış olmanın gerginliği vardı, bir bu eksikmiş gibi. Güzel olup olmadığını bilmiyordum ve bu da beni daha huysuz bir insana dönüştürüyordu. Daha gergin bir insana.

Keşke bildiğim bir şey yapsaydım, diye düşündüm sızlanmamak için alt dudağımı dişlerken. Mesela makarna? Ton balıklı. Ya da fırında, beşamel soslu ve tavuklu. Bu ikisi uzmanlık alanımdaydı ama ben kalkıp patlıcan kebabı yapmıştım.

Arda da beni öpmüştü. Gerçi bu patlıcandan da kebaptan da epey bağımsız bir mevzuydu. Yine de...

Dürüst olmak gerekirse bazı pişmanlıklarım vardı. Mesela Arda beni öptüğünde donup kalmış olmak gibi. Eğer aklım başımdan birkaç metre yukarı fırlayıp uçmamış olsaydı donup kalmak dışında bir şeyler yapabilirdim. Mesela ben de onu öpebilirdim. Güzel olmaz mıydı? Bence olurdu. Arda'yı öpmek isterdim. Arda'yı onu tanıdığım günden beri mütemadiyen öpmek istiyordum. Bunun için nihayet bir fırsat yakalamışken donup kaldığım için bu fırsatı harcamış olmam çok yazıktı. Gerçekten çok, çok yazıktı.

"Çorba nefis olmuş. Açıkçası böyle bir performans beklemiyordum senden Tan, beni şaşırttın. Yediğim en iyi çorbalardan birisi bu."

Gözlerimi kısmamak için üstün bir çaba sarf ederek Semih'e döndüm. Bir diğer pişmanlığım da bu akşam yemeğiydi. Bu yüzden Semih'e kızgındım. Çünkü çok ısrarcı davranmış ve bunun önemli olduğunu söylemişti. Neden önemli olduğunu söylemiş olsa onu affedebilirdim ama o konuda fazlasıyla ketumdu. Bu yüzden kendisine ciddi manada kızgındım.

"Afiyet olsun." dedim kibar bir ev sahibi olduğum için. "Çorba işte." Tamam, o kadar da kibar değildim.

"Ellerine sağlık." diye araya giren Murat oldu. "Zahmet verdik sana da."

Murat iyi çocuktu. Gerçekten. Tam elinden tutup damat diye annenin önüne atmalık çocuktu ki Özüm'ün planlarının da o yönde olduğunu sezmekteydim. Arkadaşım fazla flörtöz bir insan sayılmazdı ama Murat komik bir şey söylediğinde öyle bir kıkırdıyordu ki onu ilk defa görüyormuşum gibi hissediyordum. Onu böyle güldürebilen herkesi sevebilirdim, bu yüzden Murat şanslıydı.

Kar ve KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin