22

7.9K 1.3K 387
                                    

Bir sonraki bölümümüz final bölümümüz olacaktır. Herkese keyifli okumalar diliyorum!

Arda yine bir kardan adama dönüşmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arda yine bir kardan adama dönüşmüştü. Bunun için çok iyi bir sebebi olduğunu biliyordum zira tam şu an pansiyona ablam ve eniştemle birlikte akşam yemeği yemeye gidiyorduk. Fakat yine de evden çıkmadan önceki Arda'yı çabucak özleyivermiştim. Kardan adam olmayan Arda'yı. Benim Arda'mı.

Biz baş başayken farklıydı. Bu büyük bir fark değildi belki ama ben ilk bakışta fark ediyordum. Gerginlik ondan uzaklaştığında yumuşayan yüz hatlarını fark ediyordum mesela. Gözlerinin bana bakarken ısındığını, daha sıcak bir maviye büründüğünü ve dudaklarının bir gülümseye hazır durduğunu da. Duruşu bile bir parça değişiyordu. Etrafa yaydığı enerji değişiyordu. Uydurmuyordum bunları, görmemem imkânsızdı.

Cenazeden bu yana neredeyse bir ay geçmişti, ses kaydı konuşmasını yapmamızın üstünden ise yaklaşık iki hafta. Bu süreçte Arda benimle kurduğu iletişimde epey yol kat etmişti. Daha fazla konuşuyor, daha fazla anlatıyor, daha fazla gülümsüyordu. Yine de bütün bunlarda bana yetişmesi mümkün değildi tabii ama ondan bunu beklemiyordum zaten. İkimiz de benim kadar çok konuşsak ilişkimize tam bir kaos hakim olurdu. Kesinlikle böylesi çok daha iyiydi. Aramızdaki bu dinamiği seviyordum.

Ses kaydı konuşmasından sonraki ilk sabah, Arda'nın beni gördüğünde söylediği ilk şey "Çok güzelsin." olmuştu ve bu hala devam ediyordu. "Çok güzelsin. Günaydın." Her sabah beni gördüğünde böyle söylüyor ve sonra beni öpüyordu. Güne muhteşem bir enerjiyle başlıyordum yani. Sonra birlikte işe giderken ona gördüğüm rüyalardan, düşündüğüm şeylerden ya da ablalarımla konuşmalarımdan bir şeyler anlatıyordum. Hepsini her zamanki dikkatiyle dinliyordu. Dergiye geçmeden önce sevdiğim kahveciye uğrayıp kahve alıyorduk, ben Gözde'yle çene çalarken Arda tam yanımda duruyor ve Gözde'ye selam vermek dışında konuşmaya pek dâhil olmuyordu. İşe koyulduğumuzda ise ikimizin dikkati de yaptığımız işlerde oluyordu. Çoğunlukla. Ara sıra aramızdaki cam duvardan birbirimize gülümsemeyi de ihmal etmiyorduk yani.

Dergidekiler aramızdaki ilişkiyi çözmüşlerdi. Kimse gelip bize direkt bir soru sormamıştı ama arada yapılan yorumlardan, imalardan ve gönderilen bakışlardan bildiklerini anlayabiliyordum. Bütün bunları Arda'ya yapamıyorlardı elbette. Ondan epey çekindikleri için genelde belli bir mesafede durmayı tercih ediyorlardı ki Arda bundan oldukça memnundu.

Arkadaşlarımız da ikimizin bir çift olmasına kolayca uyum sağlamışlardı. Her şey çok doğal geliştiği için olsa gerek, kimse bu durumu biraz bile yadırgamamıştı. Sanki bundan önceki bütün buluşmalarımızda biz Arda'yla yan yana ve el eleymişiz gibiydi. Herkes için. Bir keresinde Özüm "Sanki yıllardır birlikteymişsiniz gibi geliyor." demişti. "Oysa daha ne kadar oldu? Birkaç hafta mı?"

Haklıydı. Gerçekten de yıllardır birlikteymişiz gibi geliyordu ama aynı zamanda o ilk günlerin heyecanı da vardı. Güzeldi yani.

Hayır.

Kar ve KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin