selammmm!!! normaşde böyle hatırlatmalara epey uyuz oluyorum ama yorum yaparsanız o kadar mutlu olurum kiiii en sevdiğim şey yorumlarınızı okumak:'(ASSSSLA İÇİME SİNMEYEN bi geçiş bölümü oldu... hyunjin içinizi bayabilir:( sürekli hastalıklı düşünceler ve ağır bölümler okumak boğucu oluyor ama hyunjin malsa ben napayım AAAAAAAA.
yetişkinliğin komün halinde yaşama bilinci olduğunu anlayabilmem için kendimi çokça yaralamam gerektiğini anlayalı birkaç saat oluyordu. son birkaç haftadır arkadaşlarımı aklımın almayacağı kadar meşgul ettikten sonra bana yine kocaman bir yük olduğumu hatırlatan bok gibi sesler geri gelmişti. çoğu zaman etrafımda dönüp duran her şeye fazla tepki verdiğimin, gereğinden fazla düşündüğümün farkındaydım. tam da bu yüzden artık insanlara bir şey anlatırken olduğum kişiden dolayı epey suçlu hissediyordum, sanki beni ben yapan bütün özellikler diğer insanlara eziyet olmam için özenle tasarlanmıştı.
sırf bu yüzden de yavaş yavaş kendime karşı anlayışlı tarafımın yok olduğunu hissediyordum, kimsenin bunları fark ettirmemek için ne denli çabaladığımdan haberi yoktu. kimsenin olaylara ve durumlara odaklı kalmak için kafamdaki tepeden izlemelik kargaşa sinemasını nasıl durduğumu bildiğini sanmıyordum. yanımda olan insanlara kendimi açıklamak konusunda ciddi sıkıntılarım vardı. kulübe girdiğimden beri bunları aşmaya başladığımı düşünsem de yaşadığım her olumsuzlukta aştığımı sandığım sorunlarla beraber geriye gidiyordum. geçen gece çocuklarla beraber geçirmemiz bunları gerilere atmama yardımcı olmuştu.
fakat sabah minho hyung'u geçirdikten sonra kahvaltımda pizza kemirirken yine kendimi berbat hissetmeye başlamıştım. onları zorla yanımda tutuyormuşum hissi bir an olsun yakamı bırakmazken hayatlarında çok daha iyisi varken seçtikleri yanlış seçenek olma düşüncesi nefeslerimi daha da daraltıyordu. istemsizce kendimi sahip olduğum herkesten soyutlamıştım. çocukları kaybetmekten ölesiye korktuğum için kendimi onlara açmam git gide zor hale geliyordu. ama bambaşka biri olduğum için yanımda duracak kimseye ihtiyacım da yoktu. ikilemler beynimin içinde, bir o yana bir bu yana atlı ordularla koşuyordu sanki, düşüncelerim otorite savaşına girişmişti. sonrasında da kafa karışıklığımın getirdiği dengesiz tavırlarımın insanları ne kadar bıktırdığını düşünürken yaşadığım krizler beni en baştaki çıkarımıma döndürüyordu. yetişkinlik komün halinde yaşama bilinciydi.
annem bunca zaman bana duygusal olarak birine bağlı hissetmenin büyük bir zayıflık olduğunu öğretmişti. bunu bana öğretmesindeki sebepleri anlayabilsem de çocuk kişiliğimin bu konuda bana söyledikleri hakkında doğru değerlendirmeleri yapabileceğini düşünmesi başlı başına büyük bir hataydı. hasta olduğum için yanıma gelen arkadaşlarımdan, üzgün olduğumda dertleşip de boğduğum bütün insanlara; herkes aklımda koca bir liste haline gelmişti. hayatlarından çaldığım zamanı fark edip, hiçbir şeyi kendi kendine halledememiş olduğumu kabullendiğimde bok gibi biri oluğum yüzüme çarpmıştı. ben hala büyüyememiştim, insanlara muhtaçtım ve beraber yaşayabilmek için sahip olunması gereken bilince sahip değildim.
kişisel gelişim kitaplarına geçebilecek komiklikteki iç çıkarımların bir yana dursun, oda arkadaşımla yaşadığımız problemler hız kesmeden devam ediyordu. minho hyungla sarılmış uyurken odaya geldiğinde ondan basit bir insaniyet belirtisi göstermesini rica etmiştim. yanımda birinin uyuduğunu ve sessiz olması gerektiğini hatırlattığım anda iki erkek sarılmış yatan halimize attığı tiksinmiş bakışını unutmam mümkün değildi. onu yok saydığımda bile koca dünyada bu bakışlardan kaçmak için her zaman elimden geleni yapmak zorunda olduğum gerçeği de beni fena tokatlamıştı. onun gibi sik kırıklarıyla dolu bir evrende, biz hala azınlık baskısını yaşıyorken bakışlarıyla, temaslarıyla, sözleriyle bizi sıkıştıracak bir anı her an yaratabilirlerdi. oda arkadaşım kendini bakışlarıyla sınırlayan grupta olsa bile aklından geçenleri bilmek rahatsız hissetmeme yetiyordu. ilerleyen günlerde, odanın içinde anadan doğma, hatta kibarlığı bir yana bırakırsam, dal taşak gezinen herifin aniden giyinip soyunurken benden kaçmaya başlaması da sabır sınırlarımın kotasına ulaşmama yol açmıştı. aynı odanın içinde yaşarken beni potansiyel bir sapık gibi görmesine katlanamamıştım. ancak itiraf etmem gerekiyordu ki aramızdaki bu soğuk savaşın gizli öznesinin minho hyung olması aptalca sırıtmama yol açıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
so what|| hyunho
Novela Juvenilgökkuşağı olacak bir gün yaşam tüm erkeklerin altından geçtiği.