herkese karşı tek başına

313 50 22
                                    

sağlıklı cinsellik konseptinden smuta evrilmiş bi bölüm. gerçekten KALP KRİZİ GEÇİRİYORUM ŞU AN ZAR ZOR İÇİNDEN KORUNMANIN ÖNEMİ VE CİNSEL KONUMLARIN SİYASİ BAĞLARI REFERANSLARINI ÇIKARDIM MANİFESTO OLCAKTI BÖLÜM YANLIŞLIKLA

ben ne yazdım şu an ya

inanılmaz yorgun geçirdiğimiz günün arkasından minho'nun yatağında erkenden üst üste uyuyakalmıştık. yeni günün saatleri arasında ağız kuruluğuyla gözümü araladıktan sonra telefonuma bir göz atmıştım. yanımdaki minho da aralık ağzıyla mırıldanarak dönüyordu. uykusunun çok derin olmadığını anlamak için uyku uzmanı olmaya falan gerek yoktu.

telefonumun ışığının onu rahatsız etmemesi için telefonu yastığın altına sıkıştırdıktan sonra kıstığım gözlerimle karanlığa tekrar alışmaya çalışarak minho'nun yüzünü izlemeye çalıştım. yenice çıkmaya başlamış sakalları ve uzamış favorileriyle gözüme olabilecek en gerçek şey gibi gözükmüştü. ellerim benden bağımsızca çenesine giderken parmak uçlarımı gıdıklayan dokuyla gülümsememi tutamadım. gözlerimi sıkıca yumup çenesinin altını okşamaya devam ettikçe mırıldanmaları artan minho ile mest oluyordum.

minho'ya evcil hayvanımmış gibi muamele ettiğim dakikaların arkasından, minho da oyunumu bozmayarak hafif uykusundan kalkıp parmağımı ısırmıştı. ısırdığı parmaklarımı tek tek öperken oda arkadaşlarının burada olmamasına şükrediyordum. saat ikiyi geçerken tükürüklü parmaklarımı minho'nun yüzüne sürmeye çalışarak debeleniyordum. minho da benim parmaklarımdan kaçmaya çalışırken üst ranzanın oluşturduğu alçak tavana çarpmamak için üzerime eğilmiş hareketlerimi kısıtlamaya çalışıyordu.

aralık pencereden gelen esinti üzerimize vururken pozisyonlarımıza bakıp utanmazca sırıttım. omzundan tuttuğum minho'yu yatağa bastırıp dudaklarını öperken içimde eski ilişkilerimde sahip olduğum çekinmenin birazını bile hissetmiyordum. yeni uyanmış iğrenç ağızlarımız birbirine kavuşurken insan olmanın getirdiği bütün pislik gözüme daha da seksi geliyordu. yükselen özgüvenimle ayrılmış minho'ya bakarken kocaman bir ateşin karnımda yanmaya başladığını hissediyordum. nabzım yükseliyordu.

birbirimizin gözlerine bakarak hızlı bir öpüşün içine girdaptaymışız gibi çekilirken ellerimi nereye koyacağımı bilemiyordum. dudaklarım dakikalar önce sevdiğim çenesinde ve yeni çıkmış sakallarının üzerinde gezintiye başlamıştı. her şey çok yumuşaktı ama içimdeki bastıramadığım vahşilik kendini ortaya çıkarıyordu. kendimi zorlukla minho'dan ayırabildikten sonra uzaklaştım ve masa lambasını açtım. yataktaki minho'nun önünde dizlerimin üzerine çökmüştüm. şişmiş dudaklarımız, yüksek nabızlarımız, derin nefes sesleri ve loş ışık. odadaki her şey karnımda büyüyen ateşin odaya taşmasına yol açıyordu. konuşursam bütün büyü bozulacak gibiydi ama yapmak zorundaydım.

"minho, biliyorum bunu daha önce konuşmadık." biraz duraksadıktan sonra utanmam gereken hiçbir şey olmadığını kendime hatırlattım, o benim biricik sevgilimdi. "seninle öpüşmeyi, seninle sevişmeyi çok seviyorum." uygun sorunun nasıl sorulacağından emin değildim. son cümlemden sonra yataktan yüzüme doğru eğilmeye başlayan minho da işleri kolaylaştırmıyordu. yutkundum ve tekrar konuştum "daha ileriye gitmeyi istiyor musun?"

minho dudağıma hiç olmadığı kadar sertçe saldırdı, betonun üzerindeki dizlerim çenemden tutuşuyla beraber yatağın altına doğru kayarken sahip olduğum ateş değil odayı bütün dünyayı kül etmeme yetecek gibi hissediyordum. suçlulukla kıvrandıran, ayıp görülen her şeyi onunla yapmak kalbimin ritminin hazdan bozulmasına yol açıyordu. çenemdeki parmaklardan minho'nun ensesindeki elime kadar her şey bana yasaklanmış açlığımı tetikliyordu. tekrar ayrıldığımızda minho olduğu yerden kalktı ve oda arkadaşının çekmecelerinde bir şeyler aramaya başladı. kondom aradığının farkındaydım ve her şeyin yaşanacağını kesinkes bilmek baştaki özgüvenimi baltalamıştı.

so what|| hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin