|2|Korkmuyorum senden!

4.1K 408 214
                                    


Тайпан- Луна Не Знает Пути
___________________________

Hızlı cevaplar ve altı dolu olmayan kararlar...

Birini belli bir sona çeken bunlardı belki de. Jungkook, koğuş arkadaşının ona bir iyilik yapma teklifini kabul ederken sonuna doğru adım adım gittiğini ve işlerin bu sefer kolay bir şekilde çözülmeyeceğini anlamıştı.

Onu, ilk gece olsa bile, kimse rahatsız etmemişti. Koğuş arkadaşının gözetimi altında geçirdiği gecenin sabahında yine ilk kez burada duyduğu 'sahiplik' kavramını da öğrenmişti. Koğuş arkadaşı olan ve uyuşturucu operasyonunda yakalanıp, içeri atılan Wong Shwa, onu ilk gecesinde koruma karşılığında kölesi haline getirmişti.

Jungkook, güne uyandığı gibi Shwa'dan onun sahibi olduğu ile ilgili birkaç cümle duyduğunda olanlara inanamamıştı. O an koğuş arkadaşına siktiri basıp, ortak tuvaletlere doğru hızlıca yürümeye başlamıştı.

Onun için olan her şey birer saçmalıktan ibaretti. Bu hapishaneye gelmesi, geldiği gibi zor bir koğuşa atılması, yardımını istediği birinin kölesi olması ve cinsellik dahil tüm iğrenç durumları kabul etmek zorunda olması fazlaydı. Üstündeki sarı tulumu sıkan parmak boğumları beyazlamıştı ve nefes almak adına çektiği zorluktan bir onun haberi vardı.

Koridorları geçerken birilerine çarpıp, başına yeni bir bela almak istemiyordu. Bu yüzden dikkatli ama hızlı bir şekilde tuvalete ulaşıp, ulaştığı gibi klozete abanıp, midesindeki her şeyi çıkartmıştı.Klozetin mevcut durumu onu daha da kustururken olduğu yere çöküp, sırtını kabine yaslamıştı.

"Tanrım bunların hepsi bir kâbus olsun lütfen!"

Tuvaletin dayanılmaz kokusu, düzüşen mahkûmların sesleri, yanan soluk borusu, alt üst olmuş piskolojisi ve daha onlarca sebep sunabilirdi önüne, daha da dibe batmak için. Buradan çıkması gerekiyordu. Abisi ile hemen iletişime geçmeli ve olanlardan sonra onu bu yerden çıkarması için acele etmesi gerekiyordu.

Jungkook tüm bu düşüncelerle mücadele ederken içeriyi büyük bir gürültü sarmıştı. Birileri mahkumları dışarı çıkarıyordu ve sürekli bağırıyordu. Jungkook elinin tersiyle ağzını silip, ayağa kalkmaya çalıştığında içinde olduğu kabinin kapısı açılmış ve iri yarı bir mahkûmla göz göze gelmişti.

"Çaylak burada!"

Sarı dişlerini göstererek gülen mahkûmla birlikte kapıda birkaç mahkum daha belirdiğinde biri Jungkook'u yakasından tutup, kabinden dışarı çıkartmıştı. Sürüklendiği için sinirlenen genç çocuk, henüz karşısındaki mahkûma yaptığı şeyden dolayı tepki göstermemişken Shwa ile göz göze gelmişti.

Geniş alanda yalnızca Shwa ve onun adamı olduğunu öğrendiği birkaç kişi duruyordu. Banyo ve tuvalet ortak bir alandaydı. Tuvaletleri banyodan ayıran tek şey kabinler hâlinde olmasıydı ama bu kabinler elbette duş için geçerli değildi. Duş için herhangi bir kabin ayrımı yapılmadan ortalıkta duş alınması bile şuan için Jungkook'un aklını meşgul eden bir şey değildi.

"Sana öğretmem gereken ilk şey; ben sözümü bitirmeden gitmemen gerektiği." genç çocuk duyduğu sözlerden hemen sonra yediği sert tokatla birlikte gözlerini kocaman açarak, Shwa'ya dönmüştü. Onun için şiddet tehlikeli boyutlara ulaşmadığı sürece sıkıntı edebileceği bir şey değildi ama elbette daha bir gecedir tanıdığı koğuş arkadaşının ona bu şekilde davranmasına müsamaha gösteremezdi.

"Ne yaptığını zannediyorsun sen?" kocaman açtığı gözleriyle Shwa'ya dönmüştü. Bağırışı tüm alanı kaplarken bu karşısındaki bedenin hoşuna gitmemişti. Adamlarının yanında ona bağırılması canını sıkmıştı. Yeniden Jeon'a doğru bir hamle yaptığında, onu durduran karşısındaki genç olmuştu.

No Devotion | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin