Yalnızca bir gece yeterdi yeniden doğmaya. Tek bir hamle yeterdi ölmeye ve bir daha hiç varolmamaya. Yanlış kararlar taşırdı insanın soluklarını kursaklarında. Kapattığı kapıların ardında bıraktığı şeylere yeniden kavuşmak için açtığı, tüm yeni kapılar çıkmazlara sürükler. Kaybolur ve kaybolduğunun farkına bile varmaz.Jungkook içeri girdiği gibi onu aynı sırıtışla bekleyen adama doğru ilerledi. Bir şey söylemek istese de aceleci davranmak istemiyordu. Belki de şişe onda değildi ve derdi başkaydı. Böyle bir durumda kendini ele vermek istemiyordu. Bu yüzden bir süre sessizce koğuş arkadaşının suratını izlemişti. Shwa, onun ne yapmak istediğini anladığında ise gülmeye devam edip, yanına yaklaşmıştı.
"Bir şey mi arıyorsun?" demişti. Sesi Jungkook'un kulaklarına ulaştığı gibi sinirle gözlerini kapatıp, derin bir nefes almıştı
Burada böyle durmanın ,kendini daha da hedef haline getirmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyordu. Şişeyi onun yatağında bulmuş olabilirdi ama yaptığı diğer şeylerden haberi yoktu. Sessizce beklediği dakikaların ardından kafasını iyice toparlamak için arkasını dönüp çıkmak istemişti ama attığı ilk adımda duyduğu sözlerle yerine çivi gibi çakılmıştı.
"Hedefi şaşırdın ama iyi denemeydi" koğuş arkadaşının ağzından dökülen kelimelerle derin bir nefes alıp öfkeyle yumruğunu sıkmıştı. Yeterince korkunç bir gün geçirmiyormuş gibi üstüne binmeye devam eden yüklerle derin bir nefes almış ve arkasını dönmüştü.
"Ne saçmalıyorsun?" demişti. Karşısında zevkle sırıtan adamın ağına hemen düşmek istemiyordu ama bir şeyler bildiği ortadaydı. Yoksa Kim Taehyung tarafından aylardır korunan birine tekrar bulaşmak gibi bir hata yapmazdı. Ki adamın tekrar konuşmasıyla düşüncelerinin doğruluğu yavaş yavaş örtüşüyordu.
"Diyorum ki" derin bir nefes alıp cebinden çıkardığı küçük şişeyi tutarak sallamıştı. "Abinin sözünü dinleyen uslu bir çocuksun ama yanlış kişiye yanlış bir hamle yapacak kadar da acemisin." dediğinde Jungkook yeniden sert bir nefes alarak gözlerini kapatmış ve geri açmıştı.
"Sana yakın davrandığı için kolayca onu öldürebileceğini mi düşündün? Üstelik sana söylenenin aksine birkaç damla zehirle?" kahkaha atıp şişeyi yeniden cebine koyup arkasındaki duvara yaslanmıştı. Sessizce onu dinleyen çocuğu harekete geçirecek olan cümleyi de tam o anda kurmuştu.
"Birazdan burada olur. Bana anlatma ama ona açıklaman gereken şeyler olacak hah?" dediğinde ise Jungkook öfkeyle yakasına yapışıp, bağırmıştı. "Ne istiyorsun lan sen?" tükürürcesine bağırıp, serçe sarsmıştı. Shwa ise öfkelenip daha fazla oyalanmak istemediğinden Jungkook'u hızlıca itip belinden çıkardığı ucu sivri demiri ise boğazına dayayıp, köşeye sıkıştırmıştı. Bu kargaşada şişe düşüp kırılmış ve bu da ikisinin de daha çok öfkelenmesine sebep olmuştu.
" Mücevherlerin nerede olduğunu söyle!" diyerek sesini alçak tutmaya çalışarak konuşmuştu. Jungkook neyden bahsettiğini anlamamış ve hızlıca onu üstünden itip, yüzüne yumruğunu indirmişti. "Ben bir sik bilmiyorum yolumdan çekil bulaşma bana!" bağırıp sesinin tüm alanda yayılmasına izin verdiğinde derin bir nefes almıştı.
"Oradan bakınca aptal gibi mi görünüyorum çaylak?" dudağındaki küçük kan damlasını elinin tersiyle silip öfkeyle yine çocuğun üstüne yürümüştü. "Kim Taehyung'un altına yatıyorsun, sürekli onun yanındasın ve sana bununla ilgili hiçbir şey söylemedi öyle mi?" yeniden öfkeyle gülüp konuşmaya devam etmişti. " Yıllardır bu herifle uğraşıyorum lan ben! Bir kere bile birine dokunduğunu görmedim ama senin etrafında sürekli. Ne halt dönüyor aranızda bilmiyorum ama her şeyi biliyorsun. Oyun oynama bana!" demiş ve Jungkook'un yüzüne yumruğunu geçirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Devotion | taekook
FanfictionJeon Jungkook, girdiği cezaevinde başına aldığı belalardan kurtulmanın yolunu ararken, Kim Taehyung'un ağına düşer...