Hevesini yitirmek kadar silikti artık günler.
Öylece geçip gidiyor, giderken de bizden bir şeyler alıyordu.
Her gün biraz daha eksiltiyordu bizi, her gün biraz daha tüketiyordu...Yatağına oturmuş, konuşulan şeyleri aklında tekrar tekrar başa saran çocuğun bakışları, boşluğa dalıp gitmişti. Taehyung'un gerçekten ona böyle bir şey yapabileceği ihtimali yoktu onun için. Çünkü Taehyung, iyi olman için her şeyi yapacağım demişti saatler öncesinde. Jungkook için iyi olan bir an önce burada çıkmasıydı. Yaşadığı şeyler ve kendine ait özel bir alanı bile olmaması onu çok etkiliyordu. Kafası çok karışıktı, onlarca ses vardı kafasının içinde. Artık en çokta kendinden kaçmak istiyordu. Sürekli düşünmek ve düşündükçe daha da dibe batmak onu çok yıpratıyordu. Bir yandan abisi, diğer yandan hoşlandığı adam varken kime nasıl davranacağını şaşırmıştı.
Elindeki şişeye baktı. Avucunu sıkıp şişeyi iyice hapsetmişti. İçinde zehir olduğunu bilmiyordu. Basit bir bulantı ilacı olduğunu düşünüyordu. Aksi olsa elinde tutmak bir yana dursun, kabul etmez abisini en sert şekilde kovardı. Çünkü içinde bir şeyler filizlenmeye başladığı günden beri Taehyung'a zarar vermeyi istememişti. Bunu düşünmemişti bile.
Tamam belki de ilk zamanlarda ondan gerçekten kurtulmak istemiş olsa da şimdilerde durum farklıydı. Öyle ki ona iyi gelen tek kişi olmayı başarmıştı Kim Taehyung. Kalbi onu sevmeyi istemişti ve bu duygunun peşine takılmış olsa da sonsuza kadar burada kalmak istemediğini de biliyordu. Belki de en başından beri ona karşı bir şeyler hissetmemeliydi. Ne de olsa Taehyung müebbet hapis cezasıyla yargılanan bir mahkumdu. Jungkook ise bir aksilik olmazsa tek duruşmada serbest kalabilirdi.
Bir arada nasıl kalacakları bile belli değildi. Bu gerçekle yüzü iyice asılan çocuk sıktığı şişeye biraz daha baskı uygulamış ve öylece durmaya devam etmişti. Taehyung'dan ayrı kalmak istemiyordu ama buradan gitmesi de gerekiyordu. Bu kadar zor olmak zorunda mıydı her şey? Aklının ücralarında nereye koşsa büyük bir çıkmaza giriyordu. Düşüncelerine her sokak çıkmazdı, her kapı kapalıydı.
Derin bir nefes alarak gözlerini kapatıp, başını önüne eğmişti. Birkaç saniye o halde kaldığında kulağına dolan ıslıkla hızlıca kafasını kaldırıp koğuşun kapısına bakmıştı. Taehyung endişeli bir şekilde ona bakıyor ve büyük ihtimalle neden o kadar dalgın ve mutsuz olduğunu anlamaya çalışıyordu. Islığıyla ona dönen çocuğa başıyla işaret vermiş ve gelmesini istediğini belli edip koğuşuna gitmişti.
Jungkook avucunda duran şişeyi yastığının altına hızlıca bırakıp ayaklanarak Taehyung'un peşinden gitmişti. Mahkumlar yavaş yavaş koğuşlarına geçerken dikkat çekmemeye çalışarak, koğuşa girmiş ve kapıyı kapatıp yatağına oturmuş olan Taehyung'a bakmıştı.
"Burada kal bu gece, uyuruz " diyerek altındakini çıkarmış ve rahat bir şeyler giyip Jungkook'a doğru yaklaşmıştı. " Hem belki öncesinde neyin olduğunu da söylersin" gözlerine baktığı çocuk tedirgindi. Bunu anlaması zor değildi. Üstelik dakikalarca izlemişti onu. Kendi koğuşundaki o dalgın ve üzgün halleri Namjoon'un dilini tutmadığını gösteriyordu.
"Onu öldürmem için zorluyor beni" ayağa kalkıp çocuğun yanına gelmiş ve derin nefesler almıştı.
"Kim?" surat ifadesi anında değiştiğinde, bir süre Taehyung'un gözlerine bakıp kimden bahsettiğini anlamaya çalışmıştı. Ardından aklına abisi geldiğinde hemen kafasını sallamış ve Taehyung'u sakinleştirmek için ellerini göğsüne çıkarıp, yavaşça okşamıştı.
" O bir şey demedi aklım başka bir şeye takıldı"
"Neye takıldın?" bir kolunu çocuğun beline sarıp, bir elini de saçlarına çıkarıp tutamlarını düzeltmişti. Jungkook'un dilinin ucunda olan şey belliydi. Namjoon'un dediğini yapacaktı. Emin olmak istiyordu. Taehyung gerçekten de çıkmasını istiyor muydu yoksa onu burada tutup daha da beter hale mi getirmeye çalışıyordu. Belki de daha farklı bir amacı vardı. Bunu bilmiyordu ve öğrenmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Devotion | taekook
FanfictionJeon Jungkook, girdiği cezaevinde başına aldığı belalardan kurtulmanın yolunu ararken, Kim Taehyung'un ağına düşer...