|13|Benim yanımda güvendesin!

3K 346 563
                                    

Birazcık yorum istiyorum 🥺

Kader, kafa karıştırıcı bir yol ayrımı gibidir. İnsanoğlu kendi sonunu yaptığı seçimlerle belirler ve işler istedikleri gibi gitmediğinde kaderi suçlamayı tercih ederlerdi ama aslında hiçte öyle değildir. Tanrı adildir ve tek bir seçenek sunmayacak kadar merhametlidir. Önüne iki yol çizilir ve hangisini seçeceğin, seçtiklerinin sana yaşatacakları tamamıyla senin iradene bağlı kılınır.

İnsanoğlu yanlış olana koşmayı severdi ama...

Yanlış olduğunu bilse de kendini türlü türlü bahanelerle avutup, devam eder ve sonunda pişman olur. Bu onların da kaçmak istemediği ve kötü olsa bile bile bile sarıldığı sonsuz bir yanılgıydı.

Jungkook için de böyleydi. Aslında çoğu şeyin farkında olsa da kendi düşüncelerinin önüne birer set örüp, kendini avutmaya devam ediyordu. Öyle ki görüş alanına girdiği gibi koşarak Namjoon'a sarılması bunu kolayca açıklıyordu.

"Abim" boynuna sarıldığı adamın varlığı değerliydi onun için. Son zamanlarda kötü şeyler olsa da bu hayatta ondan başka kimsesi yokken onu itemezdi. Abisi onun her şeyiydi...

"Canım" sarıldığı adamın kolları da onu sardığında kısa bir sarılma anının içine girmişlerdi. Geniş alanda farklı masalarda oturmuş, aileleriyle görüşen mahkûmların dikkatini biraz olsun çekmişlerdi. Onların bakışlarını hissettiklerinde ayrılmış ve oturmuşlardı. Her ne kadar onları uzaktan izleyen bir çift gözden haberleri olmasa da...

Taehyung onları uzaktan izliyor ve Jungkook'un ısrarla Namjoon'a yapışması canını sıkıyordu. Temasları da aynı şekilde onu öfkelendiren şeylerden bir tanesiydi.

"Çok özledim seni. Geldiğini söylediklerinde inanmadım" diyerek heyecanla konuştuğunda Namjoon gülmüştü. Gülüşünü korumaya devam ederken onu gülen gözlerle izleyen çocuğa konuşmuştu.

"Ben de özledim seni"

"Abi ne zaman çıkacağım buradan? Dayanamıyorum artık hani çok kısa sürecekti?" zamanlarının az olduğunu biliyordu. Bu yüzden aklına ilk gelen şeyi sormuştu. Namjoon kısa süreceğini söylemişti. Onu içeri sokmuş ve bu uzun süreçte hiçbir şey yapmamıştı.. Jungkook'un merakı giderek artıyordu. Buradaki her şey ona ağır geliyordu ve artık evine gitmek istiyordu.

Oysa ki hiçbir zaman bir evi olmadığını bilmiyordu. Karşısındaki adamın onun hakkındaki gerçek duygularını da, aslında hiç ait olmadığı o hayatı da...

"Çıkaracağım seni buradan ama Kim Taehyung işlerime engel olup duruyor. Jungkook onun icabına bakmamız lazım yoksa her şey daha da zorlaşır." asıl geliş amacını iyi kötü belli ettiğinde Jungkook'un yüzü düşmüştü. Elbette onu merak ettiği için gelmemişti!

"Ben ona bir şey yapamam ki! Ne yapabilirim?"

"Ondan haber götürüyor musun? Bak bu bile çok önemli!" sesini kontrol etmeye çalışarak etrafı kolaçan etmiş ve Jungkook'a dikmişti bakışlarını. "Bana bir şey anlatmıyor ki! Ben bilmiyorum abi gerçekten olsa söylerim o kadına." bakışlarını kaçırması Namjoon'u uyandırmıştı.

"Jungkook bir şey biliyorsan söyle!"

"Bilmiyorum"

"Ben aptal bir adam değilim. Bunu en iyi sen biliyorsun. Şimdi beni sinirlendirmeden anlat!" diyerek jungkook'un üstündeki baskınlığına devam ederken, karşısındaki çocuk giderek küçülüyordu. Namjoon'a değer verdiği kadar ona olan saygısı da üst düzeydeydi. Bu yüzden ona kızması Jungkook'un çekingen bir tavır sergilemesine sebep oluyordu.

No Devotion | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin