Arabella- Arctic Monkeys____________
"Nereden buldun bu parayı?"
Jungkook, karşısında dikilen ve elindeki parayı yoklayan adamı daha fazla çekebileceğinden emin değildi. Bu yüzden bıkkın bir nefes verip, yanındaki Jisung'a dönmüştü. Jisung da onun gibi bıkmış bir ifadeyle Shwa'yı izliyordu.
Jay parayı bulmuştu. İçeri para almak sıkıntılı olsa da arası gardiyanlarla iyi olan Park için bu zor olmamıştı. Parayı Jisung'a teslim ettikten sonra Jisung, doğruca Jungkook ile birlikte Shwa'ya gelmişti. Yemekhaneye geçmeden önce ona parayı vermek istemişlerdi ama Shwa'nın soruları ikisinin de sabrını tüketiyordu.
"Orta Doğu'da bir söz vardır Shwa." Jisung bıkkınlıkla Shwa'ya ithafen konuştuğunda Jungkook anlamını bildiği cümleyi Jisung'tan önce kurmuştu. "Üzümünü ye, bağını sorma!" Jisung çatık kaşlarına ters düşecek sırıtma ile Jungkook'a döndüğünde, iri gözlü gencin de ona aynı bıyık altı sırıtışla dönmesi hoşuna gitmişti.
Shwa ikilinin anlamını bildiği ve ona karşı kullandıkları cümleyi siktir edip, parasını sarı tulumunun cebine koymuştu. "Ne dediğinizi anlamadım ama şimdilik elimden kurtuldun Jeon Jungkook! Bir dahakine böyle kolay kurtulamazsın!" sıkıcı ve siklenmeyen uyarısını Jeon'a karşı yaptığında, genç çocuk gülüp, alayla kafa sallamıştı.
Shwa aldığı parayla yanlarından uzaklaştığında Jisung, Jungkook'a dönüp dostça omzunu sıvazlamıştı. "Bak hallettik." söyledikleriyle birlikte Jungkook da gülümseyip, yemekhaneye doğru adımlamış ve Jisung'un da ona eşlik etmesini sağlamıştı. Shwa hakkında konuştuları kısa bir sürenin ardından yemekhane salonuna giriş yapmışlardı. Birer tepsi ve plastik kaşık-çatal alıp, yemekler için sıraya girmişlerdi.
"Bir daha tekrarlanmaz değil mi? Bir daha Shwa ile uğraşmak istemiyorum." Jungkook yemeklerini sırayla alırken Jisung, yalnızca tepsisine bir kâse salata bırakmıştı. Ardından bakışları Jungkook'u bulmuş ve dudak büzerek olumsuz anlamda kafa sallamıştı.
"Zannetmiyorum. Tek derdi paraydı. Onu da aldığına göre bulaşmaz sana." Jungkook, kahverengi saçlı gencin söyledikleriyle sıkıntılı bir nefes almış ve boş buldukları bir masaya doğru adımlamışlardı. Yemeğini masaya bırakıp, Jisung'un yanına oturmuş ve salonda göz gezdirmişti.
Mahkûmlar usul usul yemeklerini yiyordu. Yaşlı, genç, yetişkin... Onlarca insan vardı ve hepsinin farklı bir amacı ,farklı hikayeleri vardı. Neyse ki bu Jungkook'un pek ilgisini çekmiyordu. İnsanlara daha fazla bakmak ve dikkat çekmek istemediği için önüne dönecekken başından beri izleniyormuş hissi şimdi daha baskın hâle gelmişti ve Jungkook bu hisle birlikte en solda karşı tarafta duran masaya taşımıştı bakışlarını.
Geldiği ilk gün gördüğü tek gözü beyaz olan korkunç adam, giydiği beyaz atletten görünen dövmeli bir genç ve sol gözünün üstü çizilmiş donuk bakışlı bir başka mahkûm vardı. Gözü çizik olan onlar gibi sarı tulum giyerken diğer ikilinin tulumları siyahtı ve tam olarak Jungkook'u soğuk bakışları eşliğinde izleyen de sarı tulumlu, çizik gözdü. Jungkook bakışlarından rahatsız olup, çenesini oynatmış ve tabağına dönmüştü.
"Bu arada teşekkür ederim Jisung." ağzına biraz patates püresi atıp, Jisung'a dönmüş ve ondan bir cevap bekler gibi yüzüne bakmıştı. Jisung ise asla yemediği ama karıştırarak işkence ettiği salatayı rahat bırakıp, gülümseyerek dönmüştü Jungkook'a.
"Önemli değil. Ne de olsa başına bu derdi ben açtım sayılır." tatlı bir tebessüm sunup, Jungkook'un yüzünde oldukça dikkat çeken piercinglere bakmıştı. Jungkook da bunu fırsat bilip, karşısındaki genci kısa bir süre incelemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Devotion | taekook
FanfictionJeon Jungkook, girdiği cezaevinde başına aldığı belalardan kurtulmanın yolunu ararken, Kim Taehyung'un ağına düşer...