4

847 61 22
                                    

canımın acımasıyla gözlerimi
araladığımda güneş ışınları yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. yandaki komidinin üstünde duran telefonu elime aldığımda saatin 6.34 olduğunu gördüm. daha uyanma saatine vardı fakat bir kere uyanmıştım daha da uyuyamazdım.

yataktan kalktığımda banyoya gittm ve kan olmuş havluyu çöpe attım. yara hala duruyordu fakat kan akmıyordu, kolumdaki kanları temizleyip dolapta duran sıvıyı aldım ve pamuk yardımıyla yaraya sürdüm. iyice yayıp sargı bezini yaramın olduğu kısıma sarıp makas yardımıyla kestim.

yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım ardından odaya geçtiğimde dolabın kapağını açıp, altıma siyah eşofmanımı geçirdim, üstümdeki siyah sweati çıkartmaya gerek duymadan saçlarımı dağınık topuz yaparak odadan çıktım.

ortak salona geçtiğimde her yer çok sessizdi muhtemelen babamlar hala görevden gelmemişlerdi. natasha ise diğerleri yok diye kahvaltı yapmaya gelmemiş olabilirdi.

dolaptan bir tane sandviç alıp asansöre doğru yürüdüm. asansörüm yanında duram çantamı da alıp asansöre bindim. 0. kata bastığımda asansör hareket etti.

aşğıya indiğimde happy yoktu çünkü normalde daha geç çıkardık. evde yapacak bişeyim olmadığı için kendim okula yürüyerek gitmeye karar vermiştim. happye kısaca bir mesaj attım ve kulaklıklarımı takıp yürmeye başladım.

en sonunda okula geldiğimde duraksamadan içeri girdim ve kafeterya ya gittim. nerdeyse kimse yoktu, bir kaç tane ders çalışan arkadaşlar vardı.

kantinden bir bardak kahve aldıktan sonra duvar kenarında ki boş masalardan birine ilerledim ve oturdum.

boş boş masaya bakıp kahvemi yudumlarken karşıma birinin oturduğunu hisettim. kafamı kaldırdığımda o kişinin geçen gün peterın bakmaktan salyaları aktığı çocuk olduğunu gördüm.

şaşırdığımı anlamış olmalı ki "biraz garip oldu biliyorum, ben okula yeni geldim ve pek arkadaş edinmek isteyeceğim tipler yok bu okulda." diye açıkladı kendini

"yani benimle arkadaş mı olmak istiyorsun? belki bende diğer tipler gibiyim?" sorarcasına konuştuğumda bana tebessüm ederek baktı

"eper o tipler gibi olsaydın şuan da burada tek başına oturuyor olmazdın, ayrıca şu tatlı çocukla da takılmazdın." dedi bilmişcesine

"tatlı çocuk? peterdan mı bahsediyorsun?" diye sorduğumda kafasını salladı.

"peki öyleyse adlarımızı söylemekle başlayabiliriz."

kafasını sallayarak ve elini uzatarak "wade, wade wilson."

elini tutup sıktığımda "madison stark."

"tanıştığımıza memnun oldum madison stark." dedi elimi bırakırken.

kahvemin bittiğini anladığımda bir tane daha almak için ayağıya kalkacaktım fakat wade buna izin vermeyip benden önce ayağıya kalktı ve "kahve almaya gidiyorum, ister misin?" diye sordu kahve bardağımı işaret ederek.

kafamı salladığımda oyalnmadan arkasını döndü ve kantine doğru ilerledi. bakışlarımı çektiğimde yanıma doğru gelen peterı gördüm. gülümseyerek masaya oturdu "hayırdır? bu saate ne arıyorsun burada."

"uyuyamadım, kulede kimse yok diye bende okula geleyim dedim. burdasındır diye düşünmüştüm."

bir anda aklına bir şey gelmiş olmalı ki heycanla söze başladı "dün akşam o çocuğun instagram hesabını buldum ve stalkladım! takip isteğimi anında kabul etti ve geri istek attı!" heycanla ve biraz yüksek sesle konuşurken peterın arkasında bize doğru gelen wade göründü.

madison stark/natasha romanoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin