4. Bölüm: "Davetsiz Misafir"
🌙
Yabancısı olduğum bir his kalbimi kuşatması altına aldı.
Şu an tek hissettiğim duygu korku olmalıydı ama ben korkunun yanı sıra farklı bir şey hissediyor ve hissettiğim o duyguyu da adlandıramıyordum.
Kurdun siyah gözlerinden gözlerime uzanan görünmez bir sarmaşık var gibiydi.
Bembeyaz karların içinde simsiyah bir ölüm bekçisi gibiydi. O kadar büyük ve heybetli bir kurttu ki bu nutkumu tutturmuştu. Normalde hiç canlı bir şekilde kurt görmemiştim ama televizyondan gördüğüm kadarı ile kurtlar bu kadar büyük değildi. Kafam karmakarışık bir şekilde düşüncelerim birbirine girmişti. Olduğum yerde taştan bir heykel gibi kıpırtısız duruyor ve bana bakan siyah kurtta bakıyorum.
Zaman durduğu yerden ilerlemeye devam etti.
Bir atak bekledim kurttan. Aniden bana doğru atlamasını ve beni saniyeler içinde parçalara ayırmasını ama bunu yapmıyor sadece bana bakıyordu. Simsiyah gözlerinin içinde saldırganlık ifadesi yoktu. Sanırım bu iyi bir şeydi. Belkide benim zararsız olduğumu anladığı için bana saldırmaktan vazgeçmişti. Bilmiyordum. Şu an tek bildiğim korktuğum, aynı zamanda daha önce hissetmediğim farklı hisler hissettiğimdi.
Kendimi toparlamaya çalıştım. Düşüncelerimin dört bir yana savrulduğu zihnimi topladım.
Aklıma gelen ilk şey arkama bile bakmadan kaçmak oldu. Hızlı koşardım ama ne kadar hızlı koşarsam koşayım boyum kadar bacağı olan kurttan kaçamazdın. Yinede bu şekilde akşama kadar durup öylece her an beni öldürmesini bekleyemezdim. Belki kaçarsam bir şansım olur diyerek gözlerimi kurttan ayrımadan geriye doğru bir kaç adım attım.
Kurt yerinden kıpırdamadı.
Gözlerimi gözlerinden ayırmadan arka arkaya adımlar atarak aramızda ki mesafeyi açtım. En sonunda beklenmeyen bir anda arkamı dönüp tüm gücümle koşmaya başladım.
Kara batıp çıkan botlarım beni yavaşlatsa bile duraksamadım. Arkamdan herhangi bir ses gelmese bile sanki kurdun nefesini hemen ensemde hissediyor gibiydim. Nefeslerim düzensiz bir şekildeydi. Karnıma ağrı girdi. Hızlı koşmanın etkisi ile örgümden firar eden bir kaç tutam saçım yüzüme düştü ama yüzüme düşen saçları geriye çekecek vaktim bile yoktu. Tek yaptığım ardıma bile bakmadan koşmaktı.
Nereye gittiğimi bilmeden, ne kadar koştum bilmiyordum. Ama en sonunda bacaklarım yorgunluktan yavaşladı ve ben en sonunda koşamayacak bir hale geldğimde bir anda duraksayarak olduğum yerde dizlerimin üstüne çöktüm. Nefes nefese kalmıştım. Burnumdan ve ağzımdan aldığım sık nefesler cigerlerim için yetersiz gibiydi. Kara batan dizlerim ıslandı ve kar sopuğunu tenimde hissettim. Ellerimi bacaklarıma yaslayıp, başımı arkama çevirerek etrafa bakındım. Siyah kurttu görmeyince birazda olsa rahatladığımı hissettim.
Yorgunluktan bir hitap düşmüştüm ama durup dinlenecek vaktim yoktu. Tekrardan o kurt veya başka bir yırtıcı havyavanla karşılama ihtimalim vardı. O yüzden nefes nefese çöktüğüm yerden güç belada olsa doğruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alfa | Kurt Adam
FantasyZeynep 22 yaşında genç bir yazardır. Yeni kitabını yazmak için, artık onu yoran İstanbul gürültüsünden uzakta yazmaya karar verir. İstanbul dışında ormanın arasında gürültüden epey uzakta olan bir eve taşınır. Lakin huzur içinde yaşayacağını tahmin...