2. Bölüm: "Kitap"
🌙
Tuhaf olaylar yaşayarak geldiğim dağ evinde sonunda tek başımaydım. Mustafa beyin arkasından öylece kapıya bakmış, hemen ardından portmantoya bıraktığı anahtarı alarak kapıyı kilitlemiş ve anahtarı da kapının üzerinde bırakmıştım.
Babamın ne olur, ne olmaz diyerek cebime koyduğu biber gazını portmantonun üzerine bıraktıktan sonra merakla evi gezmeye başladım.
Evin dekorasyonu tam istediğim gibiydi. Açık ve sade renklerle kullanılan mobilyalar yerdeki kahverengi parkeler, beyaz duvarlar ile uyum içindeydi. Sade ve huzur verici bir hava hakimdi evde. Oturma odası ile mutfak birdi. Mutfak bölümünde uzunca bir masa vardı ve etrafında sadalyeler mevcuttu. Oturma odasında bej renginde büyükçe iki koltuk ve bir tanede tekli koltuk vardı. Koltukların üzeri oldukça rahat oldukları bakınca bile belli olan renkli yastıklar ile doluydu. Benim oturma odasında en çok beğendiğim şey, camın yerden tavana kadar uzun ve büyük olmasıydı. Böylelikle oturduğunuz yerden karşınızda bulunan büyüleyici ormanı izleyebilirdiniz. Yere eski ve neredeyse tüm oturma odasını kaplayan kırmızı, üzerinde tuhaf şekiller olan bir halı serilmişti. Oturma odasının bir köşesinde henüz yanmayan bir şömine, şöminenin önünde ise büyükçe iki minder duruyordu.
Oturma odasından çıkıp uzun ve ince koridorun en sonunda ki kapıyı açtım. Açtığım kapının ardından beni küçük, sade ama kullanışlı bir banyo karşıladı. Yumurta şeklinde bir küvet ve küçük bir dolap vardı banyoda.
Banyodan çıktıktan hemen sonra çaprazında ki odaya girdim. Girdiğim oda bir ay boyunca kalacağım yatak odasıydı. İki kişilik kocaman bir yatak, bir duvarı boydan kaplayan kahverengi bir dolap vardı. Ekstra olarak makyaj masam ve hemen camın önünde bulunan siyah bir tekli koltuk vardı odamda. Bir ay boyunca kalacağım oda benim için idealdi.
Evin içerisi soğuk olduğu için önceliğim şömineyi yakmak olmuştu. Şöminenin hemen yanında duran üst üste dizili odunları alarak şömineyi yaktım. Şöminenin yanında ki odunlar beni bir süre idare etse bile daha sonrasında garajda bulunan diğer odunları buraya taşımam gerektiğini biliyordum.
Şömineyi yaktıktan sonra, koridorda bıraktığım çantalarımı alarak odama taşıdım. Kişisel bakım ürünlerimi, makyaj malzemelerimi odamda ki masanın üzerine dizdim. Daha sonra bavulumu yatağımın üzerine koyduktan sonra, fermuarını açarak kıyafetlerimi tek tek dolaba yerleştirmeye başladım.
Kısa sürede işimi bitirdim. İki gündür yolda olduğum için üzerimi değiştirmek gibi bir şansım olmamıştı. Kendimi oldukça pis hissettiğim için duş alma kararı aldım. Yeni düzenlediğim dolabımdan temiz kıyafet ve beyaz bir havlu ayırarak banyoya geçtim. Hızlıca bir duş aldıktan sonra beyaz havluyu göğsümden bağlayarak banyodan çıktım. Odama geçtikten sonra yatağın üzerinde bıraktığım siyah iç çamaşırı takımını, siyah taytımı ve yeşil bol kazağımı üzerime geçirdim. Normalde saçlarımı tarar kuruması için öylece bırakırdım. Ama yoldan gelmiş ve oldukça üşümüştüm, hasta olma ihtimalimi düşünerek banyoda bulduğum eski saç kurutma makinası ile saçlarımı kuruttum. Daha sonra saçlarımı tepeden topuz yaparak bıraktım. Kahkülkerim alnıma dökülürken, bir kaç tutam saçımda asi bir şekilde topuzuma tutunmayıp ensemden ve kulağımın üstünden düştü.
İşlerimi hallettikten sonra oturma odası ile bir olan mutfağa geçtim. Yanan şömine içeriyi çoktan sıcacık yapmıştı. Mutfak masasında olan telefonumu elime alarak bildirim var mı diye kontrol etmiştim. Annemden toplam 23 cevapsız çağrı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alfa | Kurt Adam
FantasyZeynep 22 yaşında genç bir yazardır. Yeni kitabını yazmak için, artık onu yoran İstanbul gürültüsünden uzakta yazmaya karar verir. İstanbul dışında ormanın arasında gürültüden epey uzakta olan bir eve taşınır. Lakin huzur içinde yaşayacağını tahmin...