12. Bölüm: "Mühür"
🌙
Soğuk havaya rağmen üzerlerinde sadece dizlerine kadar kesilmiş kot şortlar vardı. Sadece kızın üzerinde göğüslerini kapatan sıfır kollu göbeği açık bir tişört vardı. Dışarıda ki soğuk hava onlara etki etmiyor gibiydi.
Gözlerim bana bakan keskin yeşil gözlerdeydi. Nedenini bilmediğim bir nefret vardı o gözlerde. Çenesine kadar uzanan siyah saçını ters bir tavırla kulağının arkasına sıkıştırdı ardından gözlerini gözlerimden çekerek Altay'a çevirdi.
Beni görmüştü bu yüzden saklanmamın bir anlamı yok diyerek, kapıyı biraz daha araladım ve hepsinin görüş açısına girdim. Erkeklerden biri en az Altay kadar uzun ve yapılıyken, diğeri onlara göre daha kısa ve sıskaydı. Yüzü yaşının diğerlerine göre küçük olduğunu ele veriyordu. Küçük olan gamzelerinin yanaklarında belirmesine neden olacak şekilde bana doğru gülümsedi. "Merhaba." Sesi oldukça canlı ve samimiydi.
Onlar kimdiler bilmiyordum, ufak bir merak içimde kendini gösterdi. Muhtemelen Altay'ın tanıdığı birileriydi. Ama burayı nasıl bulmuşlardı ve nasıl bu şekilde dura biliyorlardı?
"Altay?" Diye mırıldandım. Sesim tereddütlüydü. Az önce çatı katında yaşadığım şeyden dolayı birazda korkuyordum. Altay yavaşça bana doğru dönerken siyah gözleri gözlerime çarptı. "Onlar kim?"
Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama kaşlarını çatıp bana baktı. Sorduğum soruyu görmezden gelerek, "Zeynep sen iyi misin?" Diye sordu.
İyi falan değildim ve o an karşısında duran tanımadığım insanları umursamadım. "Değilim. Az önce bir şey oldu."
Altay'ın siyah harelerinde endişeyi net olarak gördüm. Tamamen bana doğru döndükten sonra verendanın merdivenlerini çıkarak yanıma geldi. "Sorun nedir? Ne oldu?" Sesinde de gözlerinde ki gibi net bir endişe vardı.
Kısa bir an içimdeki karmaşanın dinmesini bekledim. Kendimi daha iyi hissettiğimde yavaşça yutkundum. "Az önce çatı katında sesler duydum. Yemin ederim yaşanan halisünasyon gibi bir şey değildi-"
Altay'ın kaşları çatıldı. "Nasıl sesler?"
Soğuk hava titrememe neden olurken kollarımı göğsümde bağladım. Gökyüzünden yer yüzüne yavaş yavaş kar taneleri düşmeye başladı.
"Fısıltılar duydum..." Bir an duraksayıp az önce çatıda yaşadığım ana gittim. Ürpererek Altay'a baktığımda bana bakıyordu. "...Bir çok fısıltı."
"Mühür çoktan onu damgalamaya başlamış. Her şey için çok geç, ölmesi gerekiyor." Kısa saçlı kızın soğukkanlı bir şekilde konuşmasıyla irkilerek ona baktım. O benden mi bahsediyordu?
Altay bir kasırga gibi ona dönünce kızın bakışları benden ona çevrildi. Altay'ın yüzünde nasıl bir ifade gördü bilmiyorum ama korkarak bir adım geriye doğru gitti. "Sakın! Sakın bir daha böyle bir şey söyleme. O ölmeyecek!" Altay'ın sert ve soğuk sesi beni bile olduğum yerde titrememe neden oldu. Ondan asla böyle sert bir tavır beklemezdim, bana karşı o kadar farklıydı ki, şu an bir süredir yaşadığım Altay değilde, başka biri gibi geldi bana bir an için. Ama yinede içim Altay'ın yanında güvende hisseden tarafım hala vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alfa | Kurt Adam
FantasyZeynep 22 yaşında genç bir yazardır. Yeni kitabını yazmak için, artık onu yoran İstanbul gürültüsünden uzakta yazmaya karar verir. İstanbul dışında ormanın arasında gürültüden epey uzakta olan bir eve taşınır. Lakin huzur içinde yaşayacağını tahmin...