20. Bölüm: "Final"
🌙
Aşkı nasıl bulacağımı her zaman merak ederdim. Ama bu şekilde bulacağımı hiçbir zaman düşünememiş, hayal dahi edememiştim.
Kader bir şekilde bizim yollarımızı birleştirmiş ve bizi birbirimize ait kılmıştı.
O dağ evinde kaldığım sürece dönüp baktığımda yaşananların çoğu bir kabus gibi geliyordu. Ama Altay'ın olduğu anlar güzel bir rüya gibiydi. Aradan yıllar geçmişti. Altay'ı ailemle süt annemin köyden yakını diye tanıştırmıştım.
Annemle babam Altay'ı fazlasıyla sevmişti. Zaman geçtikçe, her ne kadar zorlansada Altay'da İstanbul'a alışmıştı. İlk zamanlar mahallemizdeki küçük bir berberde işe girmiş daha sonra işi tamamen öğrenince kendine merkezde küçük bir dükkan dahi açmıştı. İstanbul'daki insanlara ve hayata alışması çok zor olmuştu. Çoğu zaman bir köşede oturur sessizleşirdi ve ben o anlar aslında burada olmak istemediğini anlardım. Onu doğup büyüdüğü hayattan koparıp yabancısı olduğu bu hayata soktuğum içinde üzüntü duyuyordum. Ama Altay hiçbir zaman karşıma geçip 'of' dahi dememişti...
Kendi işinin sahibi olduğu süreçte biz nişanlanmıştık. Kısa süre sonra ise küçük aile arasında bir düğün yaparak evlenmiştik. Şimdi ise dört yaşında ikiz oğullarımız vardı. İsimleri Arda ve Aras'tı. Birde karnımda olan beş aylık kızımız Yıldız vardı. Çocuklar hayatımıza girdikten sonra her şey daha güzel olmuştu.
Geriye dönüp baktığımda zaman hızlı geçmişti. Hızlı geçmesi sorun değildi, çünkü hızlı geçen bu zaman çokta güzel geçmişti...
"Anne Aras babamın bana aldığı mavi arabayı kırdı." Arda ağlamaklı bir sesle mutfağa girdiğinde salata doğramayı bırakıp ona baktım. Gözlerinden akan yaşlar yanaklarına doğru düşmüştü. Konu ne olursa olsun bebeklerimin ağlamasına dayanamıyordum.
Bacaklarıma sarıldığında ellerimi silerek eğildim ve yüz yüze gelmemizi sağladım. "Annecim yanlışlıkla yapmıştır kardeşin."
"Hayır!" Diye bağırdı ağlamaya devam ederken. "Bilerek kırdı. Aldı yere attı!"
"Tamam aşkım. Yenisini alırız. Ağlama sen yeter ki." Arda sakin, sessiz bir çocuktu ama Aras Arda gibi değildi. Hırçın, hareketli ve durdurmakta zorlandığımız bir hiperaktivifliğe sahipti.
"Ona sonsuza dek oynamama cezası ver!" Sakince güldüm ve gözlerinden akan yaşları sildim.
"Gel kardeşinle konuşalım olur mu?"
"Olmaz ben küstüm ona."
"Ama bebeğim, kardeşler arasında küslük olmaz ki. Gel konuşalım anlaşalım." Elini tutup onu odaya götürdüğümde suratı asıktı.
Aras elinde tuttuğu kılıçla koltuktan koltuğa atlarken bizim içeri girdiğimizi görünce duraksadı.
"Aras oyununa ara verir misin? Biraz konuşalım."
Ne hakkında konuşacağımızı anladığı için hemen red etti. "Olmaz anne şimdi düşmanlarla savaşmam gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alfa | Kurt Adam
FantasyZeynep 22 yaşında genç bir yazardır. Yeni kitabını yazmak için, artık onu yoran İstanbul gürültüsünden uzakta yazmaya karar verir. İstanbul dışında ormanın arasında gürültüden epey uzakta olan bir eve taşınır. Lakin huzur içinde yaşayacağını tahmin...