Bölüm 11

2.2K 157 49
                                    

Keyifli okumalar, yorumlarınızı eksik etmeyin ❤

Sofraya, Cihan'ın yanına oturduğunda bininci kez hatırlattı kendine artık bu hovarda ve beş para etmez adamla evlendiğini. Yukarıda mışıl mışıl uyuyan bebeği öyle çok istemişti ki kayınvalidesi ve kayınpederi olacak insanların rahatsız bakışlarına katlanmak zorunda kalıyordu. Adamın tok ve geren sözleri, Feryal Hanım'ın iğrenen bakışları epey zorlayıcıydı.

Onu merak ediyorlardı. Sürekli sorular soruyorlardı ve cevaplarken  lokmaları boğazına takılıyordu. Anne babasının nerede ve ne yaptığını sormuşlardı. Onların kendisini başıboş yetiştirdiğini, bu sebeple zengin adamlarla takıldığını düşünüyorlardı belki de.

Bu onun ayıbı mıydı? Kesinlikle hayır. Peki Sıla'nın mı? Kısmen evet. Fakat şüpheye düşürmeyecek bir ayıplı aranıyorsa uzakta aramamak gerekirdi. Bu, yanı başında çorbasını içmekle meşgul olan Cihan'dan başkası değildi. Diyelim -Sıla- para avcısı biriydi, Cihan bunu göremeyecek kadar kör müydü? Neden dikkatsiz davrandı? Neden onunla birlikte oldu?

Dik duruşu ve mimiklerindeki kayıtsızlığa bakılırsa ortamdan rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. Sanki Gazel her akşam o masada yemek yiyor ve uzunca bir süredir karısıymış gibi olağan davranıyordu. Görünen bu olsa da aslında durum böyle değildi. Gazel'in varlığından rahatsızdı. Kim tanımadığı bir kadınla hayat paylaşmak isterdi ki? Ama daha da önemlisi anne babasının aradığı kurban, artık sadece kendisi değildi. Olur olmadık yerde sokulan laflar olsa da üzerindeki baskıyı paylaşan biri vardı. Memnundu ve masadaki tavrı da bundan mütevellitti. Ara sıra sanki Gazel olduğu yerden kalkıp gidecekmiş gibi bakıyor, Gazel'in suratına bakmadan yemeğine dönüyordu. Elbette bu zaman diliminde anne babasının soruları sağ olsun birtakım bilgiler öğrenmişti.

Gazel dört kardeşten ilkiydi. Annesi o küçükken vefat etmiş. "Tek ortak noktamız bu," diye geçirdi içinden.

Üniversiteyi bu şehirde okumuş, dört yıla yakındır çalışıyormuş, babası emekli memurmuş falan. Nikah ve çocuk işini ailesine nasıl açıklayacaklarını sorduklarınd aişte o zaman geniş omuzları geriye doğru gitti, elini ensesine götürme isteğini güçlükle bastırdı. Soru Gazel'e sorulmuştu, araya girip cevap vermek istiyordu, bunu yapacağı esnada bacağında hissettiği küçük bir sızı açılan ağzını kapatmasına neden oldu ve bacağının üzerindeki ele baktı. Gazel kendince bacağını çimdiklediğini sanıyordu. Canı yanacak düzeyde bir acı değildi çünkü bacak kasları fazlasıyla sertti fakat dikkatini dağıtmaya yetmişti.

Gazel kayınpederinin sorusuna "Cihan'ın ısrarları sonucu doğurduğum bebeğin sorumluluğunu almalıydık. Benim için kolay değildi bu kararı vermek," bu esnada bacağına olabildiğince tırnaklarını bastırdığı adama baktı belli belirsiz bir tebessümle. "Aileme bunu kabullendirmek de Cihan'a düşüyor, bu sebeple içim çok rahat."

Feryal Hanım, oğlunun kullanıldığını hissettikçe küplere biniyordu. Nasıl da oyun oynuyordu? Neymiş Cihan istemişmiş. Cihan değil çocuk istemek bir kediyi bile sahiplenemezdi, kime ne anlatıyordu?

Cihan bacağında gittikçe artan acının uyuşmasını beklemeden Gazel'i destekledi. "Evet babacığım, Ayşe Deren yeterince büyüdüğünde ziyaretlerine gideceğiz."

Duygu'nun şaşkın çığlığı aradaki gerilimi bıçak gibi kesmiş, Gazel bu kez Cihan'a şaşkın bakışları yöneltmişti.

"Annenin adını mı koydunuz?" dedi gözleri kocaman açılmış, otuz iki diş gülümserken.

Gazel'in bebeğin adından haberi bile yoktu. İsmi birkaç saniye anlamayı bekledi. İçinden üç kez tekrar etti. Cihan bacağını sıkan parmakların gevşediğini fark etti hemen. Gazel'in şaşkın bakışlarını da elbette.

GAZEL - Gerçek Olmasa BileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin