Bölüm 14

2K 180 59
                                    

Canım okurlarım, yorumlarınız enn büyük motivasyon kaynağım. Bol bol yorum ve oy vermeyi unutmayın. ❤

Keyifli okumalar! 🥰

"O deftere sadece yalanlarımızı yazacağımızı sanıyordum." dedi güçlükle.

"Hiçte değil, ikimizin de aynı ağızdan konuşması için tutuyoruz o defteri. Aptal kardeşim bir daha böyle bir soruyla gelirse vereceğimiz cevabı artık  biliyoruz." deyip gülümsemişti. Bedenini geri çekip yatağa doğru attı kendini genç adam.

Hem erkekliği sızlıyor hem de Gazel'e karşı ne hissettiğini düşünüyordu. Cinsel anlamda elbette. Onu çekici bulup bulmadığını kararlaştıramazken kadının dudaklarını sömürmeyi biliyordu. Üstelik fazla direnmeden teslim olmuş, karşılık vermişti. Şişkin göğüslerini avuçladığında ise aklı başından gitmişti.

Yine de emin olamıyordu. Onu mu arzuluyordu? Rahatlamak istediğinden mi bu haldeydi, çözemiyordu. Anlamanın tek yolu ilk birlikteliklerinden sonraki süreçti. Ona da daha çok vardı.

Boynu ve beli fena halde tutulmuştu ve yatağa atladığı an dudaklarından acı dolu bir inleme fırladı.

"Baba olmak zor işmiş," derken kızının gece boyunca göğsünde uyuması geliyordu aklına. Kerata sadece yürürken ağlamıyordu. Bu yüzden tüm gece odayı adımlamıştı. En sonunda bitap düşüp koltuğa kıvrıldığında biraz olsun uyuyabilmişti.

Gazel adamın değişen duygu durumuna hayretler içinde kalmıştı. Biraz önce öpüşmemiş kadar rahat hareket etmesine şaşırmaması mümkün değildi. Derin bir nefes alıp olduğu yerde durmaktan vazgeçti.

Deren'in odasına girip kapıyı kapattı. Hırkasını öfkeyle üzerinden çıkarıp yere bıraktı. Aynı hızla elbisesini de çıkardı. Lohusa elbiselerine geri döndü hemen. Ara ara kan geldiği için bedini de değiştirmeyi düşündü. Bedeni bitap düşmüştü. Uyumak istiyordu ama Deren yanında yokken içi rahat etmiyordu. Kirli çamaşırlarını sepete atıp banyoya girdi. Yatağa uzanıp kızının gelmesini bekledi.

*

Fırat'ın yanlarından ayrılmasıyla baş başa kalan ikili bir anda aralarındaki mesafeyi açtılar. Duygu burnundan soluyordu. Böyle anlarda Harun ona küçük çocukmuş gibi davranır ve keyfini yerine getirmeye çalışırdı fakat bu kez durum öyle değildi. Harun da en az kendisi kadar sinirlenmişti.

"Sana ne ağzımdan çıkan laflardan?" dedi Duygu gözlerini havaya dikerken.

Harun yere bakıyordu. Yavaşça başını Duygu'ya çevirip "Her laf her yerde söylenmez, özel hayata saygı diye bir şey duymadın mı hiç? Haktan hukuktan en çok bahseden sensindir üstelik," demişti. Harun'un sesindeki sakinlikten haz etmedi genç kız. Her zamanki canlılıkta değildi, kibardı ama resmiydi. Harun'u kendine uzak bulduğunu hep söyleyen Duygu, aralarındaki mesafeyi ilk kez Harun'un kelimelerindeki o yumuşaklıkta hissetmişti.

Bundan hoşlanmadığını hissetti fakat hiçbir zaman gündeme getirmeyeceği bir ayrıntıydı. Zaten birazdan unuturdu.

"Ben gördüğümü söyledim. Sence onların bir araya gelip çocuk yapmak için efor sarf etmiş gibi bir halleri var mı?"

Nedense Harun'a daha açık kelimelerle konuşamamıştı. Utanmış mıydı? Haha! Harun'dan mı? Daha neler!

Harun gerçeğini bilmesine rağmen oldukça inandırıcı bir ifadeyle "Eğer öyle olmasaydı ağabeyin onunla evlenir miydi? Cihan Çağdaş'tan bahsediyoruz, İpek'le bile evlenmeye bir türlü yanaşmayan ağabeyinden." demiş ve bakışlarını ayaklarına dikmişti. Duygu'ya gerektiğinden fazla yakın bulunmuştu ve içinde bir şeyler bunun yanlış olduğunu haykırmıştı sanki. Yüzüne bile bakmak istemiyordu bu nedenle.

GAZEL - Gerçek Olmasa BileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin