Bölüm 30

1.3K 136 31
                                    

Keyifli okumalar!

Göğsünden vücuduna yayılan ağrının nedenini anlamaya çalışıyordu. Derin nefes almakta zorlandığını fark etti. Gözlerini araladığında kimse yoktu. Başını çevirmeyi denediyse de yapamadı. Burnunun ucuna yerleştirilen şey sanki hayatı boyunca onunlaymış gibiydi. Neden buradaydı? Hastanede ne işi vardı? Ellerini oynatmak istedi başaramadı. Yatağı oturma pozisyonuna benzer biçimde şekillendiğinden etrafını daha iyi görebiliyordu. Pencerede ona bakan birileri vardı. İlk önce tanıyamadı. Annesini tanıdığında acısını daha derinden hissetti. Yanında kaygılı görünen babası da heyecanla ona bakıyordu. Peki diğeri kimdi?

Gazel gelmiş olabilir miydi? Onu geride bırakmak zorunda kalmıştı. Kardeşini düştüğü bataklıktan çıkarmaya çalışırken paçalarının kirleneceğini tahmin etmişti fakat bu kadar derine batacağını ummamıştı. Onu, bu kaostan uzak tutmak istemişti. Bir açıklama dahi yapmamıştı ona. Gazel'i ve doğacak bebeğini korumak zorundaydı.

Ölseydim. Ölseydim ne olurdu? Diye düşündü. Gazel'i bir başına geride bırakmış olacaktı. Ağrıları daha fazla düşünmesine engel oluyordu. Nefes almak bile güçken daha fazla düşünemedi. Gözleri kapandı.

Haftalar sonra odaya çıktığında neden hastanede olduğunu, başından bir an bile ayrılmayan genç kızın kim olduğunu biliyordu.

Evren Sarıca ölmüş ve yeniden doğmuştu. Etrafında cıvıldamaktan bir an bile vazgeçmeyen kıza baktı. O yaşatmıştı Evren'i. Anlatılan buydu. Evren gözlerini kapatırken onun sesi yankılanmıştı kulaklarında. Gözlerini açtığında onun yüzü belirivermişti karşısında.

Adının Ada olduğunu öğrendiği kızın onu iyileştirme çabalarını tepkisiz kalırken kardeşi Samet hem tedirgin hem de rahatlamış gibiydi. Elbette rahatlardı. Ağabeyi onun yüzünden az kalsın ölüyordu. Bulaştığı bok çukurundan o bile çıkaramamış, birlikte dibe batıyorlardı. Ta ki Ada Evren'in hayatını kurtarana kadar.

İyileşme sürecinde ve aynı zamanda yeniden öldürülme tehdidiyle karşı karşıya kaldığı anlarda yanında Ada vardı. Mustafa Korkmaz'ın adamları tarafından tehdit edildiği sırada Ada onlara meydan okumuştu. Yetmemiş ağabeyiyle konuşmuştu.

İğrenç bir adamın kardeşinden böyle bir iyilik görmek nedendi? Aptal değildi Evren. Ada'nın ona olan hayran bakışlarının farkındaydı. Yaşamının anahtarı, hayatını geri kazanmanın ve bu bataklıktan çıkmanın anahtarı, Ada'nın aşkıydı.

*

Korkunç bir baş ağrısı çekiyordu. Bir an bile yanından ayrılmayan Ada'nın yanında yöresinde dolaştığını gördükçe ağrısı daha da şiddetleniyordu sanki. Bir dilek hakkı olsaydı da onu odadan hatta mümkünse bu evden gönderebilmenin bir yolu olsaydı.

"Kimin evinden kim gönderiyorum." Diye mırıldandı.

Birkaç kere derin nefes aldı. Sigara içmek istedi fakat dumanına katlanacak halde bile değildi. İyi değildi. Öğrendiklerini hazmetmeyi başaramamıştı.

Önüne koyulan ağrı kesici ilaç ve suya baktı. Ada'nın saf görünmesini sağlayan tebessümünü istediğini sanmıyordu. Ada'yı istediği de yoktu. Fakat daha iyi bir seçeneği de yoktu. Hayatı, bir adamın iki dudağının arasındaydı ve Evren aptal kardeşini ve kendini garanti altına almak için ona aşık olan bu kızı istemekten başka çaresi yoktu.

Kızın avucunun içine sıkışmış ilacı aldı gülümseyerek. Suyu da içtikten sonra ona ilgiyle bakan genç kıza "İyi ki varsın." Dedi. Sahiden iyi ki vardı. Ada'nın varlığının kazanımlarını yok sayamazdı. Kaybettikleri mi? Tam da o mesele başını ağrıtıyordu.

GAZEL - Gerçek Olmasa BileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin