On dakika sonra oldukça rahat olan koltuğun üzerinde hiç olmadığı kadar gergin bir hisle oturuyordu. Hayatı boyunca hiçbir zaman görmek istemeyeceği iki kişiden biri olan Evren'in onunla görüşecek neyi olabilirdi ki? Neden yanına gelmek için bir neden yaratmıştı da onunla karşılaşmak durumunda kalmıştı? Hoş, iyi de olmuştu. En azından ne yaptığını daha doğrusu ne yapmaya çalıştığını öğrenebilir ve buna göre yol haritasını oluşturabilirdi. Adamı içeri davet etmesi için asistanı Görkem'e talimat verdi. Dakikalar sonra kapısının usulca açılmasını ve Evren'in ofisine adım atmasını seyretti.
Genç adamı uzun süredir görmüyor oluşu onun hakkındaki izlenimlerini tazelemesine neden olmuştu. Birincisi Evren'le hiç benzemediklerini bir kez daha hatırladı. Evren, daha genç ve daha yakışıklıydı. Onu Gazel'in yanında hayal etmek istemediğine karar verdi. İkincisi kibar ve her durumda nezaket gösterebilen bir adamdı. Çok insanla çalışmıştı ve Evren'in pek çoğuna nazaran artı özellikleri vardı. Şu ana kadar zihninden geçirdiklerine bile kadınların bayıldığını biliyordu ve bu hiç hoşuna gitmedi.
Derin bir nefes alıp ona tebessümle bakan adamın elini sıkmak için ayağa kalktı. Ondan nefret ediyordu fakat bunun için tatmin edici tek bir nedeni bile yoktu.
"Cihan Bey," dedi Evren nezaketle elini sıkarken.
Cihan gergin bir ifadeyle adamın elini sıkıp dudağının kenarını kıvırmaya çalıştı. "Uzun zaman oldu."
Evren gözlerini başka yöne çevirirken başını salladı. "Öyle oldu." derken Cihan'ın eliyle buyur ettiği koltuğa oturdu.
Evren, Cihan'ın eskiye nazaran daha gergin olduğunu fark etti. Belki de araya giren onca zamanın etkisi vardı. Her gün bir arada olduklarında ilişkileri de isteseler de istemeseler de gelişmişti. Oysa şimdi olduğundan daha mesafeli görünüyordu. Tabii bu yalnızca ilk izlenimiydi. Belki de yanılıyordu. Aralarında patron işçi ilişkisi olmadığını düşünerek hareket edecek ve konuşacaktı.
"Nasılsın? Neler yapıyorsun?" diyen Cihan kasıntı da olsa bir gülüş yerleştirebilmişti yüzüne.
"Uzun bir süredir memleketteydim. Birkaç gün önce döndüm."
"Bunu biliyorum," diye geçirdi içinden Cihan. Peki neden döndün, demek istiyordu ama acele etmemeliydi.
"Evet, öyleymiş. Feride Abla bahsetmişti."
"Bir atölye açmaya hazırlanıyorum."
Cihan eğer bir yaban hayvani olsaydı onu tedirgin eden bu cümlelere karşı kulağını dikmiş biçimde dikkatle dinliyor gibi görünebilirdi.
Hafifçe başını eğdi Cihan. Anlaşılan gitmeyecekti.
"Ne üzerine?" dedi gerçek bir merakla.
"Bir tekstil atölyesi."
Genç adam başını salladı usulca ve içinden bir an önce iflas edip bulunduğu şehri terk etmesini diledi. Üstelik kiminle açacaktı merak etmişti ama sormayacaktı.
"Hayırlı olsun şimdiden." Diyen adama samimiyetle gülümsedi Evren. "Belki birlikte iş yaparız Cihan Bey."
Bu, Cihan'ın hiç hoşuna gitmedi. Öncelikle küçük firmalarla çalışmazdı. Üstelik henüz var bile olmayan bir iş yeri ile çalışma vadedecek bir politikaları yoktu. Ve son olarak Evren'den kurtulmanın yollarını ararken bir ilişik kurma çabasına içinden kocaman küfretti.
Evren ise asıl geliş sebebini söylemek için hazırlanıyordu. Cihan başını eğip hafifçe gülerken "Aslında size bir şey sormak istiyorum," dedi Evren. Adamın gözlerindeki huzursuzluğun tanıdık olduğunu düşündü Cihan. Zira Evren'in varlığını hissettiği günden beri ayna karşısında gördüğü adam da tıpkı böyle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAZEL - Gerçek Olmasa Bile
RomanceBebek bekleyen iki kadın! Baba olmak istemeyen iki adam! Ortada kalan bir bebek!