2.Bölüm-Elveda

446 64 25
                                    

Eve biraz daha hafiflemiş şekilde döndüm.Ama eve yaklaştıkça kasvetli hava beni şimdiden sarmıştı.Ben ayaklarıma ileri komutu verirken geri geri gidiyorlarmış gibi hissediyordum.Belkide bunu istiyordum.Evet kesinlikle bunu istiyordum.Yeniden o gösterişli kapıdan geçerker hala annem için dua ediyordum.Farkındayım fazla safım.Ama bu benim suçum değil.Hatice annem bana böyle öğretmişti.Diğer öğrettiğikleri ise 'hiç kimseye bağlanma.Ölçülü sev.Ve en önemlisi hiç kimsye güvenme.Çünkü herkes kendini düşünür.'Evet tüm hayatları bana bunları öğretmekle geçmişti.Ve kimseye güvenmem gerektiğini bir kez daha tekrarlamıştı ve gitmişti,sonsuza dek.

İlk işim annemle babamın odasına gitmek olmuştu.Yeniden bu görüntüyü görmek istemesem bile annemi görmek istiyordum.Belki az da olsa yardımım desteğim dokunur diye düşünmüştüm.Her filmde kitapta olduğu gibi annemle babam konuşuyordu.Ve bende oradi saf kızı oynuyordum.Tabii rolüm gereği durup dinlemiştim.

"Hale dayanamıyorum artık.Olmuyor hem vicdan azabı hem gururum baş edemiyorum.Olmuyor Hale olmuyor.Çok canım yanıyor."Daha sonra annemin cılız çatlamış sesini duydum.Sanırım ağlıyordu.

"Lütfen Ahmet ben öldükten sonra...Ben öldükten sonra...O'nun çöküşünü izlemek istemiyorum...Az kaldı çok az..."

Duydukalarımı hazmedemiyordum.Kalbimdeki boşluk yerini nefrete bırakırken halaa iyi şeyler düşünmeye çalışıyordum.Kimi kandırıyorum ki Polyanacılık oynamak bitmişti.Gerçek dünyaya dönüş zamanı diye tekrar ettim içimden.Ayaklarıma son kez emir verip çatı katındaki odama çıkmıştım.Evet oldukça havalı bana olan ilgisizliklerini istediğim ya da isteğimi sandıkları şeyleri alaraak örtmeye çalışıyorlardı.Çift kişilikten biraz daha büyük olan yatağıma atladım.Normal şekilde yatmaya taakatim dahi yoktu.Gözyaşlarım yeniden kapılara dayandıklarında bir kez daha izin vermiştim akmalarına.Bugün ne çok ağalamıştım böyle.Sonra en tatlı uyku olan ağlaadıktan sonraki uykuya hızlı bir geçiş yapmıştım.

                                                            *****************

   İstanbul'un ayazında tam 2 saattir Serkan'ı bekliyordum.Hangi akla hizmet sadece 2 haftadır tanıdığım biriyle buluşmaya geldim biliyorum.Ama bir yandan da evin kasvetli havasından kurtulduğum için mutluydum.Annemin durumu daha kötü olmuştu.Babam sanki daha da uzaklaşmıştı benden.Ama fark etmiyordu artık.Çünkü Serkan ile tanıştığımdan berri her şey iyi gözükmüştü gözüme.Korkacak bir şey yoktu bana göre.Çünkü Serkan sevgilisinin resmini göstermişti.Okulunu söylemişti.(Ne kaadar aptalım sırf bunları yaptı diye güvenmiştim ona.Bana daha ne kadar zarar verebilir diye düşünmüştüm.Yani yine Polyanacılık oynamıştım.Tabii ki bunları şimdilik bilmiyordum.)

     Serkan ile sahilde buluşmuştuk.Benim Serkan'a olan güvenimin temeli kız arkadaşı da geldi.Hem ayazı yiyip hem konuşuyordum.Bakışların bana dönmesiyle bir şeyler kaçırdığımı anladım.Utangaçça başımı eğdim.

"Anlamadım?"

"Diyorum ki sende gece bizimle gelebilir misin?"

"Nereye?"

"Bara"

Bunu o kadar net bir biçimde söylemişti ki sanki kahve içmeye çağrıyordu.Ben o kadar şaşkındım ki resmen dilim tutulmuştu.Ben hayatta böyle yerlere gitmezdim, gidemezdim.

"Biliyorsun annem hasta hem babam da izin vermez."

Tabii ki izin verirdi.Babam benden kurtulduğu için mutlu bile olurdu.Tek sorun benim oraya giderek mutsuz olmamdı.Ama bunu söyleyemezdim.Evim sahil kenarında olduğu için bu konuşmadan sonra hızlı adımlarla eve girdim.Ama başka bir tuhaflık evin içindeydi.Evin içinde yoğun bir tempo vardı.Tuhaf olan bu değildi.Tuhaf olan bu tempoyu yapan sağlık görevlileriydi.Koşarak üst kata annemin odaasına gitttim.Babam duvar kenarında oturmuş ağlıyordu.Koskoca Ahmet Gençoğlu ağlıyordu.Gözümden kaçan bir damla yaşa aldırmadım.Yavaş adımlarla babamın yanına gidip  oturdum.

"Baba"

Ağzımdan tek bu çıkmıştı.Cılız bir o kadar aciz sesimden tek bunlar duyulmuştu.Babam hızla başını çevirdi.Ağlamaktan kızarmış gözlerinde nefret ateşi fark edilmeyecek gibi değildi.Hızla ayağa kalktı.Daha ben ne olduğunu anlamadan önüme bir defter attı.Ağlamaktan boğuk çıkan sesiyle bana bağırmaya başladı.

"Bir daha bana baba dersen yemin ederim seni öldürürüm.Ben senin baban değilim."

Hızla yanımdan uzaklaştı.Oysa ben daha söylediklerini hazmedememiştim.Titreyen ellerimle siyah kaplı defteri açmaya çalıştım.Ama başarısız oldum.Bu defterde yazanların hayatımı değiştireceği büyük bir gerçek gibiydi.Ve içimden bir ses bu defteri açmam konusunda ısrarcıydı.Derin bir nefes alıp kalın kapağa kaldırmaya çalıştım ama annemin odasından çıkan doktor dikkatimin dağılmasına neden oldu.

"Asel Hanım anneniz sizi çağrıyor.Fazla yormayın lütfen."

"Sağolun.Peki du-durumu nasıl?"

"Son demlerini yaşıyor.Elinizden geldiğince moralini yüksek tutmaya bakın."

"Peki."

Bilmediğim bir şey söylememişti.Yavaş adımlarla odaya girip annemin yatağının kenarına iliştim.Sanki benim gelmeme ihtiyacı varmış gibi, sanki ben onun nefesiymişim de nefesi gelmiş gibi derin bir nefes aldı.

"Asel kızım.Ben her şeyin farkındayım.Sana asla iyi bir anne olamadım"

"Anne lütfen böyle yaparak hiçbir şey elde edemezsin.Sende çok iyi biliyorsun bunu."

Annemin gözünden düşen bir damla yaş elime düstüğünde sanki kalbime alev düşmüş gibi hissettim.Ama annem beni umursamadan cılız ve titrek sesiyle konuşmaya devam etti.

"Biliyorum ben çok kötü bir anne oldum.Ama bilmediğin şeyler var.Babanın verdiği deftere iyi bak kızım her şey o defterde saklı."

Artık ikimizde ağlıyorduk.Annem oksijen maskesini takınca biraz rahatlamıştı.Annemin hala konuşacağı elinin maskenin üzerinde tutmasından anlaşılıyordu.Ve tahmin ettiğim gibi konuşmaya başladı.

"Ama şunu söyleyim kızım sen benim öz kızımsın bunu sana hissettiremesemde de.Ne olur kızım beni affet."

"Annem neden neden beni sevmediniz hiç?Ben size ne yaptım?Doğduğum zamandan berri hiç yüzüme baktınız mı ?Hayır! Bana tek bunu niye yaptığınızı söyleyin ben tek bunu istiyorum sizden."

"Defter"

Annem belkide son nefesiyle soruma kaçamak bir cevap vermişti.İşin acı kısmı bu onun gerçekde son nefesiydi.Daha sonra da elimi tutan elleri gevşedi, ve gözlerinden bir damla yaş süzüldü.Ben de artık o yaş gibi dökülmüştüm.Asla normal bir anne-kız olamasak bile asla ondan vazgeçmemiştim.Ama şu an elimi tutan kadın benden vazgeçmişti. Ve bir kez daha annem ellerimi bırakmıştı.Ve bir kez daha ben karanlık kuyularda tek başıma ve ışıksız kalmıştım.Zaten annem asla benim ışığım olmamıştı.Ama belki de bu ışıksızlığın sebebi o defterdeydi. Peki ben o defterde beni bekleyen büyük sır neydi ?

Arkadaşlar fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum.Ve lütfen vote verin.

VEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin