6.Bölüm- Aşk

233 44 41
                                    

"Beni hatırlıyor musun ufaklık?"

"Ben seni hatırlıyorum ama sanırım sen beni unutamadın."

Evet, bunları ben demiştim. Ani gelen çıkışlarıma ben bile şaşırır oldum artık. Hele de böyle bir adama bunları söyleyecek cesareti nerden buldum gerçekten şaşmıştım.

Ben bunları dedikten sonra yüz ifadesi dondu. Çenemi tutan eli sertleşti. Hızla çenemi bırakıp beni ayağa kaldırdı. Beni omzuna atıp homurdanmaya başladı. Sert ve erkeksi kokusu başımı döndürmeyi başarmıştı bile. Hem çırpınıp hem sırtını yumruklamak hem de bağırmak cidden çok yorucuydu. Ayrıca bu koca öküze karşı gelmek kim ben kim. Bodrum kata inmiştik sanırım. Merdivenlerde dengesini kaybeder gibi olsa da yine bırakmamıştı beni.Karanlık, nemli ve havasız bir odaya attı beni. Sadece hafif klasik müzik çalıyordu ama tam olarak nerden geldiğini kestirememiştim.

"Cezanı çek küçük hanım. Bana karşı gelmenin cezasını çek, çek de Mert Yiğit'e karşı gelmek ne demekmiş öğren!"

*******************

Kaç gündür, kaç aydır veya en ufak bi ihtimalle kaç saattir buradayım bilmiyorum. Deliriyorum. Gerçek anlamda deliriyorum. Ardı ardına çalan klasik müziklerin de delirmemde payı oldukça büyüktü. Çoğunlukta çalan Beethoven, Mozart,Vivaldi, Bach gibi bestesicilerin eserli Mert denen bu psikopatın çok iyi bir zevki olduğunu kanıtlıyordu.

Buraya atıldığım günden berri sadece kapının altında olan bölmeden yemek atılıyordu. Yemk dediğime bakmayın sadece 2 dilim küflü ekmek ve 1 bardak su veriyorlardı. Tabii bir de böceklerle beraber kullandığım alaturka tuvalet vardı. Ne bir insan yüzü görmüştüm ne de başka bir şey. Sadece düşünüyordum. Sadece Mert Yiğit'i düşünüyordum.

Neden hala beni burada tutuyor, ne yapacak bana? Ve daha bir sürü soru. Ama anlayamıyordum bir türlü. Satacak olsa şimdiye kadar satardı. Tecavüz olsa şimdiye kadar -ne kadar inkar etmek istesem de- şimdiye kadar yapardı. Ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlıyamamıştım.

İşin en nefret ettiğim yanı hala o mavi gözlerin tutsaydım. Ve o gözler sanki her geçen gün beni kendisine bağlıyordu. Ama bu olanaksızdı. O bir sadist, psikopat hatta katil bile olabilirdi. Peki katil olması O'nun esiri olduğum gerçeğini değiştircekmiydi? O'nun katil olma ihtimali beni değiştirebilcekmiydi?

İyiden iyiye kafayı yemeye başladım. Neler düşünüyordum böyle. Her geçen saniye biraz daha mayışıyordum. Duvara attığım kandan çeltikleri saymaya başladım.

"Bir, iki, üç, dört, be-beş, a-altı, ye-yedi."

Sayı sayma işimi kahkahalarım bölmüştü en başta daha sonra hıçkırıklara dönüşmüştü. Her zaman yedi de kalıyordum. Bir çeltik daha attım duvara. Kandan çeltiklerim duvarı boydan boya donatmıştı neredeyse. Bu sefer müzik değişti. Ve o gür ses kulaklarıma doldu.

"Akıllandın mı?"

Histerik bir kahkaha atıp ayağa kalktım. Gözümün kararmasını umursamdım. Uzunca bir süredir oturduğum için her tarafım uyuşmuştu. Dengemi birkaç saniye sağlayamasam da sarsak adımlarla odayı dolaştım.

"Neyi bekliyorsun lan neyi bekliyorsun! Delirmemi mi? Delirdim sayende delirdim! Satacaksan sat, kendin kullancaksan kullan artık hiçbir şey umrum da değil! İstersen öldür! Ama sana bir şey söyleyeyim mi? Ölüler ikinci defa öldürülmez ve hiçbir şey hissetmezler. Ben çoktan öldüm adam duydun mu beni hiçbir şey hissetmiyorum ve hiçbir şeyin önemi yok artık. Kendimin bile. Sana söylüyorum adam ya beni hemen burada öldürürsün ya da bırakırsın!"

VEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin