Duyduğum kelimeler beynimde girdap misali dönerken tek düşenebildiğim asla O'na aşık olmayacağımdı. Bundan o kadar emindim ki. Beni delirtmeye çalışan bir adama asla aşık olmayacağıma adım kadar emin olduğum adamdı O ama bunu O'na söylemek tabii ki de yemedi. Bir psikopata bunu diyecek kadar cesaretim yoktu. Korktuğum tek şey beni tekrar o iğrenç odaya götürmesiydi. O'na ne kadar direnirsem direneyim, ne kadar O'na karşı gelirsem geleyim acı gerçek O'ndan korktuğumdu.
"Uyuyabilir miyim?"
Yüzünde yine aşalayıcı bir şekilde gülüp gereğinden fazla yaklaştı. Çok fazla yaklaştı. Daha fazla yaklaşırsa oyun hamuru gibi iç içe geçip birbirimize karışabilirdik. Geri geri gitmeye çalıştım ama hayalet Casper olamadığım için yatak başlığından geçemedim.
"Ne olduğu ufaklık? Nerede kaldı cesaretin? Bir kibarlaştın dikkat et kibarlıktan kırılma."
"Aman ne komik sorsak suç sormasak suç öküz ne olacak?"
Alaycı gülümsemesi yüzünde donarken öfkesi elle tutulur düzeye çıkmış gibi gözüküyordu. Korku içinde birkaç kez yutkundum. Dudakları düzgün bir çizgi halini alırken iyi ki insanların gözlerinden lazer ışını çıkmadı diye geçirdim içimden. Eğer gözlerden lazer ışını çıkıyor olsaydı şu an gerçekten ölmüş olurdum.
"Anlaşılan o ki küçük hanım akıllanmamış. Ya da depoyu mu özledin?"
Hızlıca başımı iki yana salladım. Her korktuğum ve paniklediğim zaman olduğu gibi gözlerim sonuna kadar açılmış dudaklarım öne doğru büzülmüştü. Anlık bir şekilde gözleri dudaklarıma kaydı ama hemen toparladı kendini. Bu durumdan cesaret alarak nefes almayı bile unutarak konuşmaya başlamaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü o kadar hızlı söylemiştim ki ben bile anlamamıştım.
"Hayır! hayır! Elbette gitmek istemiyorum. Ne istersen yaparım yeter ki oraya tekrar götürme."
Eğer içinizde dengesiz olduğumu düşünen birileri varsa, tebrikler doğru tahmin ama kendinizi benim yerime koyun. Ve bir daha dengesiz olduğumu düşünün işte o zaman dengesiz değil çok güçlü ve kendime bile yabancı olduğumu anlayacaksınız.
Yüzünde çarpık bir gülümseme peydah oldu. Ama tabii ki gözlerine uğlaşamadan söndü. Nefesi tenimi yakarken yutkunmadan edemedim. Benim yutkunmam hoşuna gitmiş olacak ki anlık bir tebessüm yerleştirdi mükemmel yüzüne. Ama dediğim gibi anlık sonra hemen normale döndü.
"Aferin akıllı ol! Şimdi bana kim olduğunu ve o s*kik kafalı Serkan'la ne işin olduğunu anlat."
Derin bir nefes aldım. Aklımdan çıkmayan olayları beni bu hale, bu psikopatın yanına sürükleyen olayları dile dökmek çok zor olacaktı. Kendime bile itiraf edemediğim şeyleri nasıl anlatacağımı bilememezlik nefes almamı bile zorlaştırıyordu. Ama O'na yalan söylemeyecektim. O'na yalan söylemek kendime yalan söylemek gibi geliyordu. En kötü huylarımdan biri söylediğim yalana bir süre sonra inanmamdı. Tıpkı bir şizofreni hastası gibi kendi hayal dünyama inanıyordum. O yüzden O'na yalan söylemek istemiyordum sanırım. İşin aslı biraz da korkuyordum sonuçta o iğrenç yere tekrar ayak basmak istemiyordum.
"Tipik zengin depresyonu gibi gelebilir sana ama öyle değil. Annem, babam beni hiç sevmiyordu. Yani o yüzden midir bilmem hiç arkadaşım yok. Meğer işin aslı çok tuhafmış. Beni liseye başladığım yıl Paris'e gönderdiler. Her tatil gelmeyim diye türlü bahaneler buldular. Geldiğimde ise 2 hafta durdurdular en fazla. Bu yıl aceleyle beni Türkiye'ye çağırdılar. Meğer annem akciğer kanseriymiş. Öldüğünde babam yani üvey babam annemin günlüğünü verdi. Öz babam olarak bildiğim herif meğer üvey babammış. Annemi istedikleri gün kuzeni tarafından te-tecavüze uğramış. Be-ben o heriftenmişim. O yüzden sevmemişler beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEYL
ChickLitUmut, maviyle birleşti. Kırmızı, tutkuyla harmanlandı. Beyaz, masumluğa bağlandı. Siyah ise kötülükle cezalandırıldı. Oysa belki de siyah bu hikayede en masum olandı. •