Arabaya bindiğimde yüzümde hala aptal sarsak bir gülümseme kalmıştı. Yolda giderken bu sefer Mert sessizliği bozdu.
"Uçakla döneceğiz İstanbul'a. Muhtemelen bizi izliyordur çok sevgili babacığın"
Bu iğnelemesini yok sayarak O'na döndüm.
"Salih bankonotların seri numarasını aldıklarını söylemişti. Başına iş açmasın?"
"Benim başıma değil açsa açsa O Selman şerefsizinin başına açar o işi. Tabii o da benim işime gelir."
Selman, Selman ismini neraden hatırlıyordum. Mutlaka bir yerde duymuştum. Mert sanki aklımı okuyormuş gibi sözlerine devam etti.
"Bu Selman pisliğinin pavyonları var. Ama kızları bağımlı yapıp kendine çalıştırır. Yani Serkan'ın seni satmaya çalıştığı Selman o Selman. Sen dua et de peşine düşmemiş olsun O Selman iti, yoksa işimiz zor tabii."
"Çok mu güçlü ki bu Selman denen şerefsiz?"
Mert yine ruhsuz bir gülümseme bahşetti. Sonra bana dönüp 'ciddi misin?' Der gibi baktı. Ben de O'na 'ne var?' Der gibi bakınca bıkkınca nefesini verdi.
"Bak kızım tek Selman şerefsizi olsa iyi ama ülkenin en ünlü iş adamları da var. Yani Selman'a dokunanı dakkasında harcarlar. Çünkü Selman'a dokunan o el aslında hepsine dokunuyor."
Babam hep şerefsiz bir iş adamı olmaktansa şerefli bir fakir olmayı yeğlerim derdi. Tabii bana değil anneme derdi ya neyse, oraları karıştırmayalım.
"Sen bu Selman denen şerefsiz ve O'nun sahiplerinden kurtulmak ister miydin?"
Eğer evet derse ne yapacağımı, ne halt edeceğimi tam olarak bilemesem de evet demesini istiyordum.
Mert'in şen kahkahasıyla hızla başımı çevirdim. Mert gerçekten gülüyordu. Aman Allah'ım Mert gerçekten gülüyordu. Hızla arabayı sağ çekip durdurdu. Koşarak gelip kapımı açtı, kolumdan yakalayıp arabadan çıkardı. Ve bana sıkıca sarıldı. Ben de hapis olduğum bu sert erkeksi ve çikolata kokusunun tadını çıkardım.
"Sen bir tanesin nihayet intikamımı alacağım O şerefsizlerden." Beni kendinden uzaklaştırıp yüzümü avuçlarının içine aldı ve devam etti."Hayatımda ilk defa yapacağım belki de bunu. Teşekkür ederim Asel. Ömrüm boyunca yapmayı planladığım intikamımı senle alacağım."
Mert vurdu gol oldu! Ne olduğunu dahi anlayamamıştım. Tek sorduğum Onlardan kurtulmak isteyip istemediği ama O'nun anladığı intikamına yardım etmem. İntikam? Ne intikam mı?
"Ne intikam mı Mert?"
Cümlemi bitirmemle gamzeleri yeniden görünmezlik kalkanına bürünmüştü. Ah neden sadece dilimi tutup bu anın tadını çıkartmadım ki?
"Hadi bin arabaya. Belki sonra anlatabilirim. Ama benim intikamım sanma tüm meseleyi bu işte senin de intikamın var. Serkan şerefsizinden yanındaki kaltaktan hepsinden sen de intikam alacaksın. Ve unutma küçük, intikam bir insanı ayakta tutan tek şeydir."
Dediğini yapıp arabaya bindim. 10 dakika boyunca ikimizde konuşmadık. Neden sonra Mert konuşmaya başladı.
"Seninle daha çok vakit geçireceğiz gibi. Tahmin ettiğimden daha çok işe yarıyorsun."
"Sağ ol ya."
Dediğim şey üzerine Mert'den ufak hatta saniyelik denilebilecek bir kıkırtı yükseldi. Ne yalan söyleyeyim Mert, gibi birinin kıkırtısı güzeldi ama lanet olsun yine kıkırtıydı işte. Ama ilahi bir melodiden farksızdı bu kıkırtı. Ne çok kıkırtı demiştim öyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEYL
ChickLitUmut, maviyle birleşti. Kırmızı, tutkuyla harmanlandı. Beyaz, masumluğa bağlandı. Siyah ise kötülükle cezalandırıldı. Oysa belki de siyah bu hikayede en masum olandı. •