yirmi bir

524 88 50
                                    

Eray'la olan konuşmamızdan dolayı moralim bozuktu. Söylediğim son cümle aklımdan çıkmıyordu. Kesinlikle kalbini kırmıştım. Keşke zamanı geriye alabilseydim.

"Kumru abla ne düşünüyorsun?" Birce'nin sesini duyunca gözlerimi ayaklarımdan çekip ona baktım.

Birce aramızsa bir yaş var, bana abla demek zorunda mısın bebeğim?

"Öyle dalmışım." dedim sadece. Şu an Berkin yanımızda değildi. O olmadığında biraz çekiniyordum. Ve inanılmaz acıkmıştım.

"Berkinle baban ne zaman gelir?" diye sordum. Babasıyla birlikte bir şeyler almak için gitmişlerdi. Ne alacaklardı bilmiyordum ama gideli birkaç saat olmuştu?

Birce saate bakıp bana döndü. "Birazdan gelirler." diye cevapladı beni.

Kafamı sallayarak geri ayaklarıma bakma işime geri döndüm. Sobanın yanına yer minderine oturmuştum. Bacaklarımı karnıma çekmiş çenemi de dizime yaslamıştım.

"Mutfağa gidelim mi?" Birce bana bir teklifte bulununca kafamı iki yana salladım. Mutfak buz gibiydi.

"Ben gidiyorum o zaman." deyip kalktı ve gitti. Şimdi odada Sultan teyze ve ben kalmıştık.

"Ne diye astın sen öyle suratını?" Bir anda konuşunca şaşırarak ona döndüm. Geldiğimden beri benimle bir iki kelime anca konuşmuştu.

Hatta sırf bu yüzden gelmemi istemediğini düşünmüş ve üzülmüştüm.

"Canım sıkıldı biraz." diye konuştum. Berkin'in babaannesi başını salladı. "Seni koyunlara götüreyim mi?" dediğinde gülümsedim.

"Yok Sultan teyze üşürsün sen şimdi. Biz sonra Berkin'le gider bakarız." diye cevap verdim. Sakince başını salladı.

Elindeki örgüye geri döndü. Ne ördüğünü bilmiyordum.

"Ne örüyorsun Sultan teyze?" diye sordum merakla. Sultan teyze elindeki örgüyü okşayarak bana baktı.

"Berkin'in çocuğuna yelek örüyorum." demesiyle adeta anırarak gülecektim ki elimi ağzıma kapattım.

Berkin'in çocuğuna yelek mi?

Bir ara buna bağıra bağıra gülmem lazımdı.

"Çok erken değil mi bunun için?" diye sordum saygıyla. Gülersem yanlış anlayabilirdi. "Ben öreyim de o ne zaman evlenirse evlensin. İyice yaşlanıyorum, ileride bir şey öremem."

Gülümseyerek başımı salladım. Anlıyordum onu.

Ama yine de Berkin'e bunu söyleyip gülmezsem ölürdüm.

Evin kapısına vurulma sesini duyunca başım anında kapıya döndü. "Kalk kapıya bakıver kızım." Sultan teyzenin dediğine başımı sallayıp hemen ayağa kalktım.

Odadan çıkıp dış kapıya hızlı adımlarla ilerledim. Kapıyı açtığımda suratı kıpkırmızı olmuş Berkin' görür görmez beni yine bi' gülme almıştı.

Berkin soğukta çok kızarırdı. Bir de ağladığı zaman.

"Çok komik gözüküyorsun, gir içeri geç." diyerek kapıyı tamamen açtım. "Dondum yemin ediyorum, dondum." deyip koşarak sobalı odaya gitti.

Arkasından bakakalmıştım maalesef. Berkin'in babası da kapının önüne gelince onun içeri girmesini bekledim. Elinde birsürü poşet vardı. Berkin hiçbirini almamıştı. Hain evlat.

Kapıyı kapatıp ben de sobalı odaya gittim. İçeri girdiğimde yere uzanmış Berkin görmeyi beklemiyordum tabii.

"Sonunda bayıldın mı Feriha?" dediğimse gözledini açıp suratıma baktı. "Bu soğuğa ne Feriha dayanır ne de başka birisi."

"Üzerindeki montu çıkarsana." diye konuştum. Kafasını iki yana salladı. "Hareket edecek halim yok."

"Çıkar da sırtını sobaya ver, ısınırsın." Sultan teyze de konuşunca Berkin mecburen yattığı yerden doğruldu.

"Ölüyorum sanırım. Hakkını helal et Kumru. Seni tanımak çok güzeldi."

Üzerindeki montu çıkarıp kendini ölmüş gibi yere attığına gülerek ayağımı bacağına yavaşça geçirdim.

"Ölülere şiddete hayır." deyip başını diğer tarafa çevirdi.

Bu kişiyle 10 gün boyunca ne yapacaktım ben acaba?

*

Şey eğer düşünürsen Eray'dan ayrılıp Berkin'e aşık olmanı tavsiye ederim ben yazar olarak👉👈

Bugün kitabı okuyan yeni kişiler görmeye başladım. Çok şükür Allah'ım bismillah

Birsürü kalp❤💓💕💖💗💙💚💛💜💝💞💟❣

Hoşça Kal | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin