altmış

433 69 20
                                    

"Şu okul açılmasa olmaz mıydı gerçekten ya?" diye söylenerek kendimi yere attım.

Dersten yeni çıkmıştım. Berkin'le Gökçe beni kampüste beklemişlerdi. İkisinin dersi de benimkinden erken bitmişti.

"Üniversiteye başladığın günden beri şu lafı söylemediğin gün yok." Berkin'e bakıp omuzlarımı silktim. "Her zaman böyle düşünüyorum." diye konuştum.

Gökçe ikimizle de ilgilenmeden fotoğraf çekiliyordu.

Berkin'e doğru yaklaşıp kolumu beline doğru sarıp omzuna başımı yasladım.

Berkin de kollarını bana sardı. Gökçe bu halimize de artık alışmıştı. Berkin'e olan itirafımın üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti.

Berkin başımdan öpünce gülümsedim. İstediği zaman beni öpmesini gerçekten seviyordum. Bunu yapabilmeyi uzun zamandır istediğini bilmek ve şimdiki mutluluğunu düşünmek beni daha da mutlu ediyordu.

"Uykum var." diye mırıldandım. Şu an yan yana oturuyo gibi gözüküyorduk ama benim kollarım beline sarılıydı. Berkin'in kolu da sırtımdan karnıma doğru sarılıydı. Başım da hâlâ omzundaydı.

"Uyumak istiyorsan bugün erken ayrılalım." diye konuştuğunda 'cık' diye bir ses çıkardım.

"Şuna baksanıza." Gökçe telefonunu bize doğru uzatınca ona döndük. Çektiği fotoğraflardan birisini gösteriyordu.

"Benim gözlerim normalde de böyle mi gözüküyor?" diye ağlar gibi sordu.

"Sen mükemmel gözüktüğün için telefonunun mükemmelliğini kaldıramayıp gözlerini öyle çekmiş." Berkin'in dediklerine ben gülerken Gökçe de sırıtmıştı.

"Buna inanıp mutlu olayım biraz." deyip telefonunu kendine geri çekti. Berkin de yüzünü geri bana dönmüştü.

"Bu yıl stajlarımız olacak. Gözüm korkuyor." Berkin konuştuğunda ondan ayrılarak yüzüne baktım. "Of sorma ya ben de çok korkuyorum niyeyse." diye cevap verdim.

"Korkup beni de korkutmayın lütfen." Gökçe uzandığı yerden kalkıp bize döndü. "Staj zamanına kadar rahat bir kafada olmak istiyorum." dedi.

Haklıydı sanırım. Düşünüp stres yapmaya gerek yoktu.

"Ben Kumru'nun annesiyle babasıyla aynı masada yemek yemiş insanım. Baika hiçbir gerginlik bana zarar veremez."

Berkin kendinden emin bir şekilde ileriye doğru baktığında elimi uzatıp işaret ve orta parmağımla yavaşça yanağına vurdum. "Aynı şey mi?" dedim gülerek.

Berkin elimi tutup yüzüme baktı. "Sen bana şiddet mi uyguluyorsun?"

Konudan konuya atlamakta ustaydı.

"Söylenilenlere göre benim vurduğum yerden gül bitmesi gerekiyor." dediğimde Berkin parmaklarımı çevirip bakmaya başladı.

"Niye parmaklarının ucunda gül tohumu mu var?"

Gökçe'ye bakıp Berkin'e döndüm. Gökçe de ben de susmasını istercesine suratına bakıyorduk.

"Siz benim esprilerimi anlamıyorsunuz. Kırıcısınız." diyerek elimi bıraktı.

Küsmüş çocuk moduna girmişti yine.

Ne yapalım biz de onu böyle kabullenmiştik.

*

Siz kabullenmezseniz Berkin'i kabullenecek başkalarını bulabilirim Kumrubebeğim👉👈

Bu arada bugün kitabı yayınlayalı bir ay olmuşş🥺🥺🐥

Yıldızları parlatalımm❤

Hoşça Kal | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin