Günlerim Şirret Akademide ders vererek ve Şirret dergisinde editörlük yaparak geçiyordu.İyi kazanıyordum.Bankadaki paramın günden güne arttığını görünce insanları da iyice umursamaz olmuştum.Cüzdanım dolduğu sürece insanların aptal suratlarına da katlanabilirim diye düşünüyordum.
Dergide her şey aynı tekdüzelikteydi,akademideyse işler bazen tuhaflaşıyordu.Ders verdiğim yaratıklar ders bittiği halde benimle konuşmaya falan çalışıyorlar bazen de bana teşekkür ediyorlardı.Böyle zamanlarda tek kelime etmeden öğretmenler odasına giriyor ve kapıyı yüzlerine kapatıyordum genelde.
Akademide ders veren sayısız profesör,doçent ve benim gibi bir dergi veya gazetede çalışan elemanlar vardı.Patronun bu kadar çok kişiyi nasıl akademisinde çalışmaya ikna ettiğini düşündüğümde hiçbir cevap bulamıyordum ve daha da önemlisi bu kadar kişinin maaşını nasıl ödüyordu bu?Her şey tuhaftı.
Tabi tüm bu elemanların içlerinde en iyisi bendim.Bu kadar mükemmel olmak benim suçum değildi.Mükemmel doğduysam elden ne gelirdi ki? Kendime bayılıyordum.
Elimden geldiğince iletişimden kaçınsam da Seok Jin adlı bir herif başıma bela olmuştu.Her gün bana sorular soruyor ve cevaplarım karşısında tuhaf kahkahasıyla saatlerce gülüyordu.Neye güldüğünü asla anlamıyordum lanet adamın.
Yine boktan bir gündü ve dergiden çıkıp akşam dersi için akademiye gelmiştim.Derse bir saat olduğundan öğretmenler odasında fayansları izliyordum ki korktuğum başıma geldi.
"Jungkook hocam!Nasılsınız bugün?"
Jin'e boş boş baktım.
"Sanane amk nasılsam nasılım."
Jin bana alışmış olduğundan olsa gerek hiçbir şey söylemeden yanıma oturdu.
"Jungkook hocam bugün ne öğrendim biliyor musun?"
"Nereden bileyim amk"
"Size daha önce bahsettiğim üniversitedeyken aşık olduğum çocuk kimmiş biliyor musunuz?"
Boş boş bakmakla yetindim.
"Zengin Kim ailesinin varislerindenmiş.Hatta zengin züppe hani annesi Kore güzeli olan Kim Taehyung'un kuzeni oluyormuş.Tüm şansımı kaybettim.Öyle soylu bir aile ile iletişim kurmak bile oldukça zorken tek yapmam gereken aşkımı kalbime gömmek sanırım."
Yüzümü buruşturdum.Bu aileyi bu kadar abartmaları sinirime dokunuyordu.
"Ne soylu ailesi amk.Ben Kim Taehyung'la çık..yani bir şeyler oldu işte aramızda.Annesini de bilirim.Boktan bir karı.Hiçbir vasfı yok o ailenin amk."
Jin gözlerini büyüterek bana baktı.
"Jungkook hocam!Eğer bunlar doğruysa bana yardım etmek zorundasınız.En sevdiğiniz iş arkadaşınıza bunu çok görmeyin."
"Banane amk.Hem sen en sevdiğim iş arkadaşım falan değilsin."
Jin öfkelenmişe benziyordu.
"E ben değilsem kim o zaman?Kim o söyle bana!Söyle dedim Jungkook hocam!Bana kimle ihanet ettin söyle!"
O sırada öğretmenler odasının kapısı büyük bir gürültüyle açıldı.Gelen Jimin'di.
"Benim!"
Jin öfkeyle Jimin'e bakarken Jimin de korkunç olduğunu düşündüğü ama hiçte korkunç olmayan bakışlarıyla Jin'e bakıyordu.
"Evet doğru duydun!Benim ben! Jungkook'un on yıllık ev arkadaşı da iş arkadaşı da en iyi arkadaşı da benim!Anla bunu adam!"
Jin Jimin'in üzerine yürüdüğünde Jimin koşarak arkama saklandı.
"Jungkook kurtul şu adamdan!"
"Amk sen ne arıyorsun burada?"
Jimin kapıda durup onları izleyen patronu işaret etti.Patron şen bir kahkaha atarak yanıma geldiğinde yüzümü buruşturdum.
"Jungkook'çum dedim ki güzel kadınlar eksik olmasın akademiden hahahahabah"
Jin ve Jimin hala öfkeyle birbirlerine bakarlarken ve patronun iğrenç kahkahası kulağımda çınlarken tek yapabildiğim parayı düşünerek sakinleşmeye çalışmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
madman | taekook
FanfictionSen tüm o aptal, sıkıcı ve gereksiz insanların içinde resmen parlıyordun çünkü sen hepsinden daha aptal daha sıkıcı ve daha gereksizdin.Ben de bu yüzden sana aşık oldum.