Aradan birkaç gün geçmişti, Chanyeol bu cinayetin çözülmesini istemiyordu çünkü suçu ortaya çıkabilirdi ama arkasında bir kanıt da yoktu. Ne olacak şimdi? Suçlu bulunamazsa intihar süsü mü verilecekti? Oturduğu koltuktan kalkıp volta atmaya başladı, bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Elbette hiçbir şeyden korkmuyordu ama insanoğlu işte, ne kadar kurnazca hareket ettiklerini bilemezsiniz daha doğrusu tahmin edemezsiniz.
Volta atarken kurumuş dudaklarını yaladı sonra yerine oturup geriye yaslandı, oturup yaslanmasıyla telefonuna gelen aramayla gözünü telefona kaydırdı. Baekhyun arıyordu ya da onun deyimiyle "Meraklı Dedektif " Baekhyun'a kanı ısınamamıştı, çok fazla meraklı olması Chanyeol'ü geriyordu hem de fazlasıyla, sinirle göz devirip telefonu bir ikili koltuğa doğru fırlattı.
Cevapsız aramalar artmaya devam ediyordu, Chanyeol sesi duymamazlıktan gelse de bu onun bile başını ağrıtmaya yetiyordu, sonuçta her türlü yükseklikteki sesi duyuyordu. Daha fazla dayanamayıp telefonunu eline aldı "10 cevapsız arama" yazısını görünce büyük gözleri daha da açılmıştı.
"Cidden bu kadarı da fazla ne istiyor bu böyle?" Dedi içinden.
Gözlerini devirip derin bir nefes aldı, vücudu ölüydü ama insanlar arasında kalmaktan böyle refleksleri ya da hareketleri olabiliyordu. Doğası bozulmaya başlamıştı ama bunu yenmek için de savaş veriyordu kendince.
Telefona öylece baktıktan sonra omuz silkti, öksürerek boğazını tazeledi, kuruyan dudaklarını yaladıktan sonra rehberine girip Baekhyun'u yani Meraklı Dedektif'i aramaya karar verdi. Bu sefer de Baekhyun bakmıyordu telefonunu, ne yani şimdi kısasa kısas mı yapıyordu? Saçmalıktı Chanyeol'e göre. Beklemekten hoşlanmazdı ama o başkasını bekletmişti. Birkaç dakikadan sonra Baekhyun telefonunu açmıştı."Alo, arama zahmetine girmeseydiniz ya." Dedi.
Gülüyordu ama lafını sokmaktan da geri kalmıyordu. Ukala tavırlarından dolayı Chanyeol işte şimdi daha da çok gıcık kapmaya başlamıştı. Ukala insanlara tahammülü yoktu.
"Müsait değildim, yeni taşındım ve ev yerleştiriyorum. Her dakika eli telefonda olan birisi değilim. Ne için aramıştınız? Sebebini öğrenebilir miyim?" Dedi, sesi soğuk ve boğuk çıkmıştı.
"Bilmem farkında mısınız ama ilgilendiğimiz ve çözmemiz gereken bir cinayet var. Bir an önce katil kimse onu bulup adalete teslim etmeliyiz. Elime geçen iki üç şüpheli kişi var, bunlar hakkında konuşup beyin fırtına-" lafını Chanyeol kesince şaşkınca durdu, lafının kesilmesinden hoşlanmazdı.
"Çözmemiz gereken cinayetin farkındayım. Dediğim gibi ev taşıyorum ve çok meşgulüm. Evden çıkacak çok vaktim yok, bu yüzden bana şüphelilerin fotoğraflarını ve bilgilerini Whatsapp'tan atın, ben de icabına bakayım yani onları inceleyeyim?"
"Bu tek başınıza çalıştığınız bir iş değil, birlikte halletmek için görevlendirildik. Bana evinizin konumunu atın ben sizin yanınıza geleyim ya da bir kafede buluşalım. Evike davet edemem.. Evim müsait değil.." dedi.
Baekhyun çekinircesine söylemişti bunu, büyükannesi belki etkilenir ve korkar diye korkuyordu bu yüzden de istemedi.
"Tamam evimin konumunu atıyorum o zaman görüşürüz." Dedi Chanyeol.
Telefonu kapatıp rahatça başını arkaya verdi, hızlıca evinin konumunu attıktan sonra evine baktı. Evi dağınık değildi ama toplaması da lazımdı özellikle yeni aldığı eşyaları. Hızlıca ayağa kalkıp yeni aldığı eşyaları özel odasına götürdü. Birkaç hareketle de odasını toplayıp yine koltuğuna oturdu.
Evine gelen ilk misafir Baekhyun olacaktı, garip hissettirse de buna alışması gerekti, çünkü belli ki hep buluşup toplantı yapacaklardı. Baekhyun telefonu kapattıktan sonra hızla gelen konuma bakıp kaşlarını kaldırdı. Çok uzak değildi ama yine de belli bir mesafe vardı. Hızlıca üstündeki eşofmanlardan kurtulup, altına siyah bir kot pantolon, üstüne de beyaz bir sweatshirt giydi, işte şimdi hazırdı. Evinden hızlıca çıktı, yoldan geçen taksiyi çevirip konumu tarif etti, on dakika sonra Chanyeol'ün evine gelmişti.
Evi şehir merkezine biraz uzak, ormanlık alana yakın bir arazide kurulmuştu. Büyük bir villa değildi ama yine de heybetli görünüyordu, ancak aşırı zengin insanlar böyle yerlerde oturabilirdi, bulunduğu yerde de zaten çok ev yoktu. Taksiden inip derin bir nefes aldı, bahçe kapısından içeri girip yutkundu, evin kendi kapısına geldiğinde işlemeler dikkatini çekmişti, barok tarzı vardı kraliyet sembollerini anımsatıyordu.
Zile basıp beklemeye başladı, kısa bir süre içinde kapı açılınca karşısında gördüğü uzun boylu adama baktı, hafifçe tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Tatlı Tebessümü {CHANBAEK} [TAMAMLANDI]
Fanfiction" Kasım 1920'lerde Seoul'deki eski büyük saraya yakın bir arazinin çevresinde büyük bir kaza gerçekleşti, arabanın içindeki herkesin ölmesi beklenirken, bir yaşlarındaki küçük erkek çocuğunun yaşadığını öğrendiler. Yetkililer nerede olduğunu bilmeme...