MULTİMEDİA NEFES
"Yankı"
"Efendim"
"Hadi artık gidelim, biliyosun ki bugün matematik sınavı var"
"Tamam", banktan kalkınca Yankı elimi tuttu.
Eve geldiğimizde "Okulda görüşürüz" deyip arabadan indim.
Eve girdiğimde Sevda teyze sofrayı hazırlıyodu, "Günaydın kızım nerdeydin?"
"Dolaştım biraz"
"Gel hadi sofra hazır" deyince, masaya oturup birkaç şey atıştırdıktan sonra odama çıktım.
Üzerime formamı giyip, çantamı hazırladıktan sonra aşağı indim.
"Günaydın Nefes", annemin neşeli sesiyle ona döndüm.
"Günaydın"
"Hadi gel kahvaltı yapalım"
"Ben atıştırdım, çıkmam gerek" dedikten sonra annemin yanağını öpüp, diğerlerinede el sallayıp evden çıktım.
Dersler dışında okul ortamını çok özlemiştim, biz Yankıyla yine aynı yerimizde oturuyorduk, önümüzde ise sadece Doruk vardı...
"Doruk çalıştın mı sınava"
"Yok amk ne çalışcam"
"Bana bak Doruk sınavda kopya ver diye beni rahatsız edersen sıçarım ağzına"
"Ya, Yankı azcık cömert ol sen ne pis bi insansın yaa"
"Hoca geldi" dediğimde ikiside sustu.
Hoca kağıtları dağıtırken, Doruk hatim indiriyordu, hoca "Hüseyin, sen Doruğun yanına geç" dediğinde gülmemek için dudağımı ısırdım. Yankıya baktığımda o da benden farksız değildi. Hoca fazla otoriter olduğu için Doruk ses çıkaramamıştı.
"Yankı, 1. sorunun cevabı ne lan"
"Siktir git Doruk"
"Nolur nolur"
"Sus lan"
Yankıyla, Doruk fısıldaşırken gülmemek için kendimi zor tutuyodum. Ben daha 3. sorudayken Yankı soruları neredeyse bitirmişti. Ben sınav kağıdıyla bakışırken sınav kağıdı önümden çekildi ve Yankının kağıdı geldi. Yankıya bakınca kendini kaptırmış benim sorularımı çözerken gördüm. Yankı benim sınav kağıdımı bitirince kağıtları tekrar değiştirdi.
Hoca kağıtları toplayıp, snıftan çıktıktan sonra hızla Yankıya sarıldım. "Aşkım yaa, çok teşekkür ederim" deyip yanağını öptüm.
"Ulan piç Nefese dökül, bana bi bok verme"
"Defol git Doruk"
Doruk "Tamam gidiyorum, ama yokluğum koyar bilmiş ol" deyince dayanamayıp kahkaha atmaya başladım.
Eve geldiğimde ortalıkta kimse yoktu, "Sevda teyzee" diye bağırarak mutfağa girdim. Sevda teyze yemek yapıyordu. Yanağına bi öpücük kondurup "Millet nerede?" diye sordum.
"Annen, Selim beyle iş görüşmesi için yemeğe gittiler, Utku ve Rabiada arkadaşalarına gittiler, Berfinide işi varmış gelmicekmiş"
"Hmm, peki o zaman ben arkadaşlarımı çağırıyım"
"Tamam canım"
Mutfaktan çıkınca odama gidip, Doruğa ve Yankıya gelmeleri için mesaj attım. Sonra üzerime siyah taytımla gri bol tişörtümü giydim. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra aşağı indim. Gülde mutfaktan çıkıyodu, "Gül, Yankıyla Doruk gelicek sende bizimle oturursun demi" dedim.
"Olur"
Kapı çalınca koşarak girişe gidip kapıyı açtım. "Hoşgeldiniz" dedim.
Doruk "Hoşbulduk" deyip yüzüme bile bakmadan içeri girince Yankıya dönüp "Noldu buna" dedim.
"Hüseyinle oturmak kafa yaptı" ( 1 yıl çektim Allah kimsenin başına vermesin :P) dedi gülerek, bizde salona geçince Doruk Gülle konuşuyodu, "Abartma Doruk, Hüseyinin nesi var ki ne güzel işte ağzı var dili yok" dedim.
"Buse , Aylin, Selin, Yeliz, sınıfta bi ton kız varken niye Hüseyin ha Nefes niye!" diye yakınınca kendimi tutamayıp gülmeye başladım.
"Manda yavrusuna benziyo"
Yankı "Sen farksızsın sanki" deyince gülmekten ölüceğimi bile düşündüm.
Gülmeyi kesince "Hadi film izleyelim" dedim. Hepsi tamam deyince, "O zaman siz film seçin bizde Gülle mısır patlatalım" dedim ve Gülle mutfağa girdik, bilerek mısırları iki kapa koymuştum. belki mısıra uzanırken elleri falan birbirine değerdi, ben mısırları Gül ise içecekleri getiriyordu. Biz salona girince Yankıda filmi koydu, "Hangi film?"
"Yem"
"İyı" deyip Yankının yanına kuruldum. Yankı kolunu omzuma atınca onu mu izliyim, yoksa filmi mi, karar veremedim"
Sonunda hafta sonu gelmişti. Yatağımı toplayıp üzerime toz pembe, bisiklet yaka, dizimin biraz üzerinde elbisemi giyip,yine toz pembe renginde olan vanslarımı giydim. Saçlarıma maşayla büyük bukleler yaptıktan sonra hazır sayılırdım. Hafif bi makyaj yapıp boynum metal kolyemi taktım. İşte hazıdım telefonumu alıp aşağı indim.
Herkes masadaydı "Günaydın" deyip yerime oturdum. Kahvaltı bittikten sonra evden çıktım. Yankı arabayla gelmişti ama bu sefer ki Lamborghiniydi, . Arabaya binince "Günaydın canım" deyip dudağına ufak bi buse kondurdum.
Yankının telefonu çalınca cebinden telefonunu çıkarp açtı.
"Efendim"
"..."
"Tamam geliyorum" deyip telefonu kapattı.
"Nereye gidiyoruz?"
"Şirkette"
"Peki, sonra" dedim asıl gidiceğimiz yeri hala söylememişti.
"Süpriz"
"Peki"
Şirketin önüne gelince arabadan indim. Yankı elimi tutuştu. Kaç aydır çıkıyoduk ama yinede her dokunuşunda sanki ilk kez dokunmuş gibi heycanlanıyordum.
Şirkete girince danışmandaki orospu yiyecek gibi Yankıya bakarak, "Hoşgeldiniz , Yankı bey" dedi karıda ki cilve yüzünden sinirim tavan yapmıştı.
Yankı orospuya gülümseyip kafasını eğerek selam verince , sinirim bin katına çıktı.
Yankıya kimse cilve yapamaz, kimse onunla konuşamaz, hatta hiçbiri ona bakamaz çünkü o benim.
Asansöre bindiğimizde konuşmanın zamanı gelmişti. "Yankı bu danışmanda ki kız resmen sana yavşıyo"
"Boşver hayatım, takma ne yaparsa yapsın"
"Ne demek ne yaparsa yapsın lan, yani sana rahatça yavşasın, öyle bi dünya yok canım öldürürüm senide o kaşarıda kimse sana yavşayamaz anladın mı çünkü, sen benimsin!, anladınmı benim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Novela JuvenilNefes gibisin, içimde tuttuğum sürece benimsin, bırakırsam gideceksin, bırakmazsan öldüreceksin