Bölüm 34

491 36 6
                                    


Nil: "Nedenmiş o? Yoksa aradığımız kişi sen misin?"

Aytaç: "Hayır, fakat açmak istemiyorum."

<Mesaj> 0507...: " Sırrını yanında taşıyacak kadar cesur olan arkadaşımız, belki onu bizimle de paylaşmak ister."

"Nil: Al işte konu dağıldı yine. Cevaplamayıp dediğimi yapalım diyeceğim ama her seferinde mesaj gelince ister istemez ona dalıyorsunuz."

Uğur: "Bence bunu tartışmaya gerek yok çünkü sorunun cevabıyla senin arama isteğin aynı noktaya çıkıyor gibi. İki türlü de birinin yanındaki bir şeyi bulmamız gerekiyor, ki sanırım cevabı da biliyoruz."

Aytaç'ın şüphelendiğim kişi olduğuna pek inanmıyordum veya inanmak istemiyordum. Eğer dışarıyla iletişimi sağlayan kişi oysa zamanında beraber yaşadıklarımızın arkasında da o var demekti. Ama aramızda geçenlerin yalan olduğunu pek düşünmüyorum çünkü duygularının sahteliğiyle ilgili hiçbir belirti göstermedi. Onunla son zamanlarda konuşmayan da bendim, onun pek suçu yoktu. Sakladığı başka bir şey olmalıydı, hatta büyük bir şey olmalıydı. Çünkü zamanında sakladığı şeyin açığa çıkmasını istemediğini de söylemişti.

Yukarı doğru baktı, derin bir çekti. Bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı.

Aytaç: "Tamam. Gördüğüm üzere kendin söylemeyince ihbar ediliyorsun. İnanın en son isteyeceğim şey bu. Lütfen gördükten sonra siz de bunu yapmayın, sizi etkileyen bir şey yok."

Çantasından içinde beyaz tozlar olan küçük plastik poşetler çıkarıp gösterdi.

Aytaç: "Bunları birisi için aracı olarak satıyorum. Biliyorum çok kötü bir şey ama yapmak zorundayım."

Aslı birden kahkaha atmaya başladı. Resmen durduk yere gülme krizine girdi. Bir süre sakinleşince konuşmaya başladı.

Aslı: "Ay sinirlerim bozuldu. Her türlü suçu işleyen biri çıktı aramızdan. Bence bir sonrakini tahmin etmek için ceza kanununa falan bakalım oradan bir şeyler buluruz."

Aytaç: "Her neyse. Gördüklerinizi unutun yeter."

Hakan: "Unutmazsak ne olur?"

Aytaç: "Burada konuşulan ve konuşulacak her şeyin dışarı çıkmasını istiyorsan unutma, sen bilirsin."

Gerçekten her şeyin böyle tek tek açığa çıkması, kimsenin saklı bir şeyi kalmaması, gerçekten içim şişti. "AY YETER" diye bağırmak geldi içimden. Bir şekilde her kesin açığa çıkması, bunun bitmesi mi gerekiyordu? Belki de hiç uğraşmayıp çıkıp gitmeliydim. Ama hayır, koydum bir kere kafama onu bulmayı.

Nil: "Tamam Aytaç değilmiş ama asıl konumuz bu değil. En son hepimizi arayalım diyordum. Başka itiraz eden var mı?"

Bir süre sessizlik oldu.

"Yoksa güzel. Kendimden başlıyorum." Çantamı açıp içindeki her şeyi, ceplerimi gösterdim.

"Başka bir yerimi aramak isteyen arayabilir. Bende bir şey yok." Daha sonra telefonumu açıp açık tüm uygulamaları gösterdim. Herhangi bir yere bağlı değildim.

İlk olarak kendi arkadaşım Ezgi'den başladım. Herkese göstererek onun da eşyalarını aradım. Daha sonra da beraber diğerlerini kontrol etmeye başladık. Uğur, Kaan ve Burak dışında herkesi kontrol etmiştik, sona onlar kalmıştı. Ama sonra yine arayışımız bölündü.

<Mesaj> 0507...: "Sözüme uyup seni ihbar etmiyorum. Ama kendin de yakalanmamaya dikkat et. Buraya onlarla geldiğine göre çok dikkatli değilsin gibi. Büyük finale çok az kaldı! Hızımızı kesmeden devam edelim. Birini çok çaresiz, savunmasız duruma düşürmek. Herhangi biriniz için bir şey ifade ediyor mu?"

İlk anda kimseden ses çıkmadı, doğal olarak. Ben de durup bir süre diyeceği olan var mı diye bekledim.

Nil: "Kimse bir şey demiyorsa aramaya devam edelim mi?"

Uğur: "Biraz yavaşlamamızda fayda var diye düşünüyorum. Dikkat dağıtman yüzünden birisi daha büyük zararlar görebilir."

Ezgi: "O zaman belki de önce seni aramalıyız?"

Uğur: "Arayabilirsin, bir şeyim yok. Ama biri cevap vermezse ne olacağını bilmiyoruz değil mi?"

Sena ağlamaktan kızarmış gözlerini silerek yarım bir ağızla konuştu. "Önemi var mı, sonuçta ne olursa olsun hak etmiştir."

Uğur: "Sen de başına gelenleri hak ediyorsun yani? Bu duruma düşürülmeyi?"

Sena: "Belki hak ediyorumdur."

Ezgi: "O zaman yok mu bir şey söyleyecek?"

Hafifçe başlar sallandı, kimseden yine ses çıkmadı. Kaan zaten konuşamıyordu, sadece yere bakıp oturuyordu. Uğur bir şey düşünmeden etraftakilere bakıyordu, ben de aynı şekilde insanları gözlüyordum. Burak ve Aslı bir şeyler düşünüyor gibiydi. Belki de cevabı düşünüyorlardı, "Acaba ne yaptım?" diye. Bir dakika, belki de cevap bendeydi. Ben de cevap bendeyse ne olabilir diye düşünmeli miydim? Ama söylenen şey bana hiç tanıdık gelmiyordu. Zaten çok da düşünmeme fırsat olmadan süre doldu.

<Mesaj> 0507...: "Geçen yıl sınıfı terk eden kişiyi belki hatırlarsınız. Özellikle Aslı ve Kaan hatırlar diye düşünüyordum. Ancak pek hatırlamadınız. Aslı; şu ana kadar hep mağdur, her şey sana saldırıyor gibi davranıp isyan ediyordun. Ancak gerçekten böyle davranmayı hak ediyor musun? Bir çok kötü olayın başlangıcını yaptığının farkında değil misin? Hiçbirinizin haberi olmadı ama Aslı, Zeynep'le arkadaş olsa bile onu gizli gizli, ufak ufak zorbalıyordu. Tehdit edip sürekli kendine para vermesini sağlıyordu. Başta bunu yapabilecek güce sahip olmak sana 'havalı' gelmişti değil mi? Şu an herkesin senin gerçek yüzünü görmesi de 'havalı' geliyor mu? Belki sonradan yaptığın şeyin kötülüğünün farkına varıp bırakmış olabilirsin ama ona bunları yaptıktan sonra nasıl zayıf düştüğünün farkında değil miydin? Belki de pişman olduktan sonra yaptığın zorbalıkları bırakmak yetmiyordu, onu biraz da korumalıydın. Sen onun psikolojisini bozduktan sonra başına gelenleri de biliyor musun? Bilmiyorsanız, belki aranızdan başkası devamını anlatmak ister. Anlatmaya başlamak için süresi 1 dakika."

Sırlarınızı BiliyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin