Selamlar yeni bir bölüm ile karşınızdayım 💜
Bölüme geçmeden önce oy vermeyi ve her yere yorumlarınızı bırakmayı unutmayın <3 Tepkilerinizi anlık görmek mutlu ediyorrr
Keyifli okumalar!
Bu bölüm 25.10.2024 tarihi itibariyle düzenlenmiştir!
2. Bölüm: Günışığı
Kapının önünde beklerken içimden asla içeriye girmek gelmiyordu. Sözde eve gelmiştim ama burası asla evim gibi hissettirmiyordu.
Ayaklarım geri geri gidiyordu. Elimde tutuğum anahtarı çevirip durdurdum birkaç saniye. Daha sonra ne kadar beklersem bekleyeyim bir şeylerin değişmeyeceği gerçeğini kabullenip anahtarı yuvasına yerleştirip çevirdim. Birkaç çevirmeden sonra kapı açıldı ve içeriye girdim. Sessizce kapının arkasına geçip kapatırken kulaklarım evin içinde geziniyordu. Kapı kapandığında mutfaktan annemin kafası uzandı. Bir ya da en fazla iki saniye gözleri üzerimde oyalandıktan sonra hiçbir şey demeden tekrardan mutfağa döndü.
Aniden gözlerime yaşlar yürüdü ama göz pınarlarıma ulaşmadan engelleyebilmiştim neyse ki.Ne bekliyordum ki?
Sıcak, samimi bir sarılmayı mı? Ardından heyecanla günümün nasıl geçtiğini sormasını ve bunun üzerine dakikalarca konuşmayı mı...
Aslında evet. Tam da bunu istiyordum.Kahretsin ki içimdeki çocuğu susturamıyordum. Sevgisiz, merhamet isteyen o çocuk hâlâ peşimi bırakmıyordu. Ne kadar ben umudumu kesmek istesem de bu duyguların tümünden, o minicik kız çocuğu hala inatlaşıyordu. Ama elbet o da öğrenecekti sevgiden yoksun olduğumuzu ve ümit etmemeyi. Bu yolda yürürken dizleri düşmekten yara bere içinde kalsa da öğrenecekti. Öğrenmek zorundaydı.
Derin bir nefes alıp kalbimi ve ciğerlerimi rahatlatmak istesem de yapabildiğim sadece küçük bir nefesti. Boğazımı yakan bir nefes. Adımlarımı bir ölü gibi cansız bir o kadar da aceleci atıyordum. Odama ulaşıp her şeyi arkamda bırakmak istiyordum. Hiçbir şey düşünmemek, hiçbir şey yapmamak... Ne kadar başarılı olabilirsem tabii.
Birkaç dakika içinde çantamı bir kenara atmış, perdelerimi sonuna kadar kapatmıştım. Odayı olabildiğince loş bir hale getirip kendi zihnimin içinde, boşluğa dalmak istiyordum. Ancak o zaman kendimi daha iyi hissediyor ve nefes aldığımı hissediyordum. Kapının arkasına yaslanıp dizlerimi kendime çektim. Kafamı dizlerime yasladığım kollarımın arasına yerleştirip saçlarımın yüzüme akmasına izin verdim. Sadece odadaki sessizliğe odaklanmaya çalıştım. Zihnimin de bu oda gibi sessiz olmasını diledim.
Acaba bir gün kafamdaki tüm bu sesler susacak mıydı? Bir gün ben de tam anlamıyla yaşayabilecek miydim.
Çünkü şu an bir ölüden farkım yoktu. Kalbi atan bir ölü.
Yine de engel olamadım birkaç damla yaşın kayıp gitmesine. Fakat çok da önemsemedim.
Çok yorgun hissediyordum kendimi.
-
‘’Çıkıyorum ben.’’ Diye bir ses yankılandı evin içinde. Tabii ki anneme aitti. Başka bir şey demedi ve öylece çıkıp gitti. Bir taş gibi hareketsiz ve duygusuzdum. O yüzden hiçbir şey demedim, kılımı dahi kıpırdatmadım.Çocukluğumdan itibaren yalnız olarak büyümüştüm. Fakat ne yazık ki bu yalnızlık sadece fiziksel değildi.
Sekiz yaşındayken evde tek başıma oynuyordum oyuncaklarımla. Bir rüzgar sesinden korkup yorganın altında saatlerce titrediğimi hatırlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATBİKAT
Teen Fiction-"Gençler, bugün biraz sonra okulumuzda deprem tatbikat yapılacak." dedi. * "İki dakika sonra siren çalacak ve herkes bir dakika sırasının altına çök-kapan taktiğini yapacak. Bir dakika dolduktan sonra ben size komut...