11. Bölüm: Gül Bahçesi

677 72 32
                                    

SELAMLAAAR!

Hepiniz bölüme hoşgeldiniz <3 Birazcık kısa bir bölümle geldim ama bu bölümün burada bitmesi gerekiyordu :( daha uzun bölümlerle geleceğime emin olabilirsiniz 🖤 Korkmayın bu bölümde çok kısa değil :)

Tatbikat'ın kitlesi her geçen gün az da olsa artıyor ve bu beni çok mutlu ediyor. İyi ki varsınız, benim satırlarımda tek bırakmadığınız için çok teşekkür ederim 🌺

Arkadaşlarınıza önerirseniz veya sosyal medya hesaplarınızda destek verirseniz inanın çok ama çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkür ederim 🖤

Sizi bölümle baş başa bırakmadan önce oyları hatırlatacağım, bu hikayemizin büyümesi için önemli ^^ Yorumlarınız da benim için çok özel bir yerde...

Keyifli okumalaaar...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





11. Bölüm: Gül Bahçesi

Sevmek... Neydi? Birini, bir şeyi sevmek nasıl bir histi? Ona kendinden fazla değer vermek miydi mesela? Ya da o olmadan nefes alamadığını hissetmek miydi? Aklım, kalbim ve düşüncelerim donmuştu. Vücudumun koca bir et yığınından ibaret olduğunu hissediyordum. Ruhum sökülüp alınmıştı, en çok da bunu için üzülüyordum. Çünkü ruh olmadan bedenin değeri hiçti. Duygular olmadan beden canlı kalamazdı. Kalanlar ise benim gibi koca bir duvar parçasına dönüşürdü.

Yüreğim sızlıyordu, onu sevememek acıtıyordu. Elimde olmadan sevememek çok kötü bir histi... Neden böyleydim ben? Kimseyi neden sevemiyordum? Sevginin yüreğime işlenmemesi, bana verilen bir ceza mıydı?

Eflal'e içimdekileri itiraf ettikten sonra o odada daha fazla duramamıştım. Kendimi dışarıya atmıştım. Bilerek yolu uzatmış ve yürümüştüm. Birkaç izmarit dudağımda yanıp sönmüştü. İçime işleyen dumanlar beni boğarken, aklımda dönenlerde buna yardımcı olmuştu. Saatler sonra kendimi burada bulmuştum. Deniz kenarında... Hava tamamen kararmıştı ve köprüden yansıyan ışıklar, gelgitli dalgaların üzerinde yansıyordu. Hava serin ve rüzgarlıydı. Üzerimdeki ince tişört beni üşütse de umursamadım. Denizin tam karşısındaki bankta oturmuş, gözlerimi suya odaklamıştım. Hiçbir şey düşünmeden suyun beni dinginleştirmesini istiyordum. Zor oluyordu ama iyi gidiyordum.

Gözlerimi kapattım. Her şeyi daha fazla kavramak için kararttım tüm ışıkları. Suyun dalgalar halinde gelip kayalara çarpması hoş bir melodi oluşturuyordu. Ondan gelen hafif nem, rüzgarla beraber tenimi okşuyordu. Yanımdan geçen insanların sesini bastırmaya çalışmak zor olsa da deniyordum. Uzakta yol alan bir geminin sesi kulaklarıma ulaşmıştı. Dudaklarımı araladım ve usulca nefesimi saldım.

TATBİKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin