16. Bölüm: Mucize

555 47 71
                                    

Hepiniz hoşgeldinizzz! Söz verdiğim gibi bölümü yetiştirdim ve yayınladım. Yarın için matematik quizim vardı ama çalışmayıp sizler için bölüm yazdım ;)

O yüzdeeeeen

Oyları verip, satır aralarına da yorum yaparsanız, bu bahtsız öğrenciyi çok mutlu etmiş olursunuz :')

Bence beni kırmazsınız,

O zaman kaçtım ben,

Baay!

Keyifli okumalar ❤️







16. Bölüm: Mucize

Ellerimiz birbirine kenetli ama sadece ellerimizde hissetmiyorum bu kenetlenmişlik hissini. Sanki kalbimizde birbirine sımsıkı sarılmış. Aynı anda atıyor ve aynı anda kan pompalıyordu vücudumuza.

Güneş bugün en iyi derecede ısıtıyor, gökyüzü en iyi tablosunu sunuyordu yeryüzüne. Kuşlar başka cıvıldıyor ve hayat daha bir güzel devam ediyordu. İnsanlar daha mutlu, hayvanlar daha özgürdü. Ya da bütün bunların yanı sıra ben mutluydum.

İnsan mutlu olunca hayat daha mı güzel oluyor? diye geçirdim içimden. Sanırım öyleydi. Üzgünken bakışlarım yere kilitleniyor, hiçbir şeye odaklanmıyordum. Gökyüzüne bakmadığım için güzel olduğunu bilmiyordum ya da insanlardan kaçtığım için suratlarına dahi bakmıyordum.

Ama şimdi her şey daha farklıydı. Daha güzeldi. Ellerimiz sımsıkı sarılıyken bile ikimiz de çekiniyorduk sanki. O yüzden hastaneden beri ağzımızı bıçak açmamıştı. Sadece nereye gideceğimizi en kısa kelimelerle karar vermiştik. Onun haricinde sessizlik içinde geçmişti dakikalar. Ama ikimiz de halimizden memnunduk.

Boğaz kenarına girmeye karar vermiştik.

Her şeyin başladığı o yere...

Aren'le hayatlarımızın birleştiği yere...

Ve belki de az kalsın mezarım olacak yere...

Her ne kadar Aren oraya gitmenin kötü anıları hatırlatacağını söylese de o boğaz kenarı beni kendime getiriyordu. 'Bak' diyordu 'Bak işte nasıl zamanlar geçirdin? ' O hırçın suları görünce, beni içine çektiği zaman nasıl bir ruh halinde olduğumu hatırlıyordum. Garip bir şekilde iyi geliyordu orası. Sanırım artık daha iyi olduğum içindi. O zamana kıyasla çok daha mutlu olduğum için o boğaz kenarı canımı acıtmıyordu. Aksine beni kendime getirip toparlanmamı sağlıyordu.

-"Kahvaltıyı nerede yapalım?" dedi Aren yürümeye devam ederken. O an aç olduğumu dahi fark etmemiştim söyleyene kadar.

-"Simit, çay?" dedim. Geçen sefer yaptığımız kahvaltıya gönderme yapmıştım.

-"Yok ya, simit yemekten incecik kaldın zaten. Sana iyi bakmamız lazım artık." dedi. Sesi kulaklarıma ninni kadar usul ve sakinleştirici geliyordu. Bunun yanında kurduğu cümleler de etkisini arttırıyordu.

-"Bence simit - çay gayet de iyi!"

-"Buldum ben nereye gideceğimizi. Ama açsan önce kahvaltı yapalım?" diye sordu. Değildim aslında, hem yürüyüş yapmak da iyi geliyordu.

TATBİKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin